İlçe Müftüsü Kazım Güzel, son zamanlarda artan intihar vakalarının yanı sıra toplum içerisinde gerçekleşen ve kötü örnek teşkil eden olaylarla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunarak, ” Dünyanın denenecek ve sınanacak yer olduğunu iyi belletirsek o zaman varlıklarla şımaran, yokluklarla ümitsizliğe kapılıp bir anda intiharlara kalkışan güçsüz ve iradesiz olmaktan insanımızı kurtarmış oluruz” dedi.
İlçe Müftüsü Kazım Güzel, son zamanlarda artan intihar vakalarının yanı sıra toplum içerisinde gerçekleşen ve kötü örnek teşkil eden olaylarla ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İlçe Müftüsü Kazım Güzel, “Bizim inancımızda Cenab-ı Hakk bizi yeryüzüne imtihan için gönderdi. Bu imtihanın da konusu kulluktur. Kulluğun birçok boyutu var. Yaratan ile olan ilişkilerimiz, kendimiz ile olan ilişkimiz, diğer yaratılanlarla olan ilişkilerimiz gibi birçok boyutları var. Cenab-ı Hakk bu denenme, sınanma konusunda bizi yerine göre zenginlikle şükür imtihanına tabi tutacağı gibi zaman zaman da fakirlikle sabır imtihanına tabi tutabilir. Cenab-ı Hakk bizi bazen sağlıkla imtihan eder bazen hastalıkla… Rabbimiz hayatın bütün anlarını, zamanın, dünyanın mevsimleri gibi yazıyla, kışıyla, ilkbaharıyla, sonbaharıyla insana gösterdiği gibi insan ömrünün de mevsimlerinin olabileceğinin kulluğun bir olduğunu bize bildiriyor. Dolayısı ile varlığa şımarmak, azmak, nankörlük etmek inancımıza sığmadığı gibi yokluğa veya darlığa, hastalığa ya da Cenab-ı Hakk’ın bize verip de tekrar aldıklarına sabretme yerine isyan etmeyi de kulluğun ölçüleri ile gereği ile bağdaştırmayacağını haber veriyor. Dolayısı ile Müslümanlar olarak biz imanımızın bir gereği olarak, Yunus’un ifadesiyle; ‘Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni’ bilinci ile hareket etmemiz lazım. Cenab-ı Allah; ‘Biz sizi korkuyla, açlıkla imtihan edeceğiz. Mallardan biraz eksilterek, canlardan biraz eksilterek sizi imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdeler’ diyor. Kulluk imtihanını kazanmanın en önemli yollarından birisi dünyaya geliş gayemizi bilmek olduğu gibi diğer bir husus da bu dünyadaki imtihanın sonucunda sabredersek ulaşacağımız Cenab-ı Hakk’ın bize lütfettiği cennettir. O nedenle insanoğlu yeryüzüne nimete ermek için değil de nimetlere kavuşmak için bir imtihan adına burada bulunduğunu bilirse bu sıkıntılara, bu denenmelere katlanmış olur. Acılar, sıkıntılar aslında insanı olgunlaştıran, arındıran, kemale ulaştıran unsurlardır. Efendimiz Hadis-i Şerif’inde; ‘bir kişi yoktur ki ona bir acı, bir yokluk, bir sıkıntı, bir elem, bir keder, bir hastalık, hatta ayağına bir diken batmaz ki o yüzden Allah onun günahlarını silmesin, derecelerini yükseltmesin ve onu arındırıp kemale ulaştırmasın’ diyor. Dolayısı ile gelecek nesillerimize nimete şükrü ve nimetlerin elimizden alındığı zaman sabrı bir kulluk bilinci olarak verirsek ve bu dünyanın nihai noktada asıl nimete erilecek yer değil, nimete kavuşmak için denenecek ve sınanacak yer olduğunu iyi belletirsek o zaman varlıklarla şımaran, yokluklarla ümitsizliğe kapılıp bir anda intiharlara kalkışan güçsüz, iradesiz insan olmaktan insanımızı kurtarmış oluruz. İmanla, tevekkülle, sabırla, kulluk bilinciyle, ihsanla, ahrette ulaşacağımız büyük mükâfatları idrak ederek bu dünyadaki zaman zaman uğradığımız sıkıntı ve kederlerle arınıp kemale ulaşacağımız şuurunu idrak ederek gençliğimize yeni bir iç donanım, yeni bir ruhi zenginlik ve yeni bir terbiye eğitimi verirsek bu işlerin çözümü kolaylaşmış olacak. Aksi takdirde dünyaya geliş amacını unutan, nereye gideceğini, gittiği yerde ne ile karşılaşacağını idrak edemeyen ve dahası kulluk şuurundan uzak bir nesil yetiştirirsek onların önünü kesmemiz zorlaştıracaktır. Efendimiz 5 şey gelmeden 5 şeyin kıymetini bilin dediği; ihtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sıhhatin, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilme ölçüsü önemlidir. Allah’ın bize verdiği bu ömrün, gençliğin, malın, neslin ve tüm aklın bize verilen nimetlerin hesabını vereceğimiz bir günün olduğu bilinciyle hareket edersek bize verilen bu can emanetinin haini değil emini olma noktasında gayret etmiş oluruz. Bu can bizim değil, Allah’ın bize vermiş olduğu bir emanettir. Emaneti koruma titizliği ile canımız üzerinde titremeliyiz ve bu emanetlerin her birinin hesabını vereceğimiz o güne hazırlık yapmak adına hareket etmeliyiz, o bilinci taşımalıyız. Can, sağlık, ömür o kadar önemlidir ki, vakit nakittir diyorlar ama bu söz son derece yanlış, vakit nakit değildir, trilyonlar verseniz ömrünüzü 1 dakika uzatamazsınız. Vakit hayattır, vakit fırsattır, vakit emanettir, vakit sorumluluktur. Zamanın kıymetini iyi bilen, hesabını verebileceğini düşünen bir eğitim vermeliyiz evlatlarımıza. Bu emaneti de cenneti kazanmaya bir fırsat görüp o fırsatı değerlendirmeliyiz. Sağlık, sıhhat içerisinde imanla, azimle gayret eden, nimetlerin şükrünü ve zevalinin de sabrını idrak edecek bir anlayışın tüm neslimize ve insanımıza sahip olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.