Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan İnegöl Amatör Sporlar Topluluğu’nun daveti üzerine İnegöl’e gelen Merkez Hakem Kurulu eski Başkanı Mustafa Çulcu, öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi.
Türkiye’de derbilerin efsane hakemi olarak bilinen, Merkez Hakem Kurulu eski Başkanlarından Mustafa Çulcu, yardımcısı olan eski hakem Ergün Berdan ile beraber Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan İnegöl Amatör Sporlar Topluluğu’nun daveti üzerine dün İnegöl’e gelerek öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi.
ARAR DENİNCE AKLA İLK ONLAR GELİR
Programın açılış konuşmasını yapan Danışman Öğretmen Mehmet Cıranoğlu, “Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Amatör Sporlar Topluluğu olarak yaptığımız ilk sosyal etkinlik. Masa tenisi turnuvamız sportif olarak ilk etkinliğimizdi. Mustafa Çulcu hocamızın söyleşisi ilk sosyal etkinliğimiz oldu. Mustafa hocamızın spor hayatına katkıları, başarılı spor geçmişi, FİFA kokartlı bir hakem olması hepinizin malumu. Spor topluluğu olarak İşletme Fakültesi’ne Mustafa Çulcu hocamızın gelmesinin nasıl bir ehemmiyeti var? İşletme Fakülteleri ziyadesi ile özel sektör için yönetici yetiştiren fakültelerdir. Yöneticilik demek karar vermektir. Karar vermek deyince akla hakemlik ve hâkimlik gelir. Mustafa Çulcu hocamız hayatı boyunca ortada durup önemli kararlar vermiş biri olması hasebi size anlatacağı çok şey olduğunu düşünüyorum. Sporda da iş dünyasında da sosyal hayatta da başarının bazı ortak parametreleri vardır. Muhakkak o özellikler başarılı bir hakemimiz olarak Mustafa Çulcu hocamızda da vardır. Hem başarılı bir insan olmanın parametrelerini hem de spor geçmişi ile alakalı önemli tecrübelerini aktaracaktır” dedi.
SERBEST GİRİŞ KARTI İÇİN HAKEMLİĞE BAŞLADIM
Cıranoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Eski hakem ve Merkez Hakem Kurulu eski Başkanı Mustafa Çulcu kendisi ve yaşamı ile ilgili kısa bir bilgilendirmede bulundu. Yüzbaşı emeklisi olduğunu belirten Çulcu, “Eskiden statlara itiş kakışla giriyorduk. Bilet almak sorundu, stada girmek sorundu. Futbolu çok seviyorum, askeri okula girince futbol okulum kapanmıştı. TSK’nın dışarıya açılan yegâne penceresi hakemlikti. Statlara girerken itiş kakış olunca kendimi hayvan gibi hissediyordum. İnsanım, biletimi almışım, numaram belli, girip adam gibi oturmalıyım ve tiyatro keyfinde maç seyretmeliydim. Böyle olmuyordu. En büyük hayallerimden biri tel örgülerin kalkmasıydı. Girişteki sorunlardan dolayı maçlara gitmiyordum. Eski bir hakem ağabeyim bana hakemlik teklif etti. Hakemleri sevmediğimi, nefret ettiğimi söyledim. Sonra aklıma geldi, hakemlere serbest giriş kartı veriyorlardı. Sırf bu yüzden hakemliği kabul ettim. Serbest giriş kartına sahip olabilmek için hakemliğe başladım. Kartı aldıktan sonra statlara insan gibi girmeye başladım. Avrupa’da maç yönetirken seyirci uzatsa bana dokunabiliyor ama benim ülkeme geliyorum dikenli teller var. Dikenli tellerin hayvanlar için olduğunu düşünüyorum. İnsan için dikenli tel çağdışı geliyor. Denizli’de ilk tel örgüsüz sahada maç yöneten hakem ben oldu. Denizli-Galatasaray maçında ilk tel örgüsüz maçı ben yönettim. Bu da hoş bir şey. Spor yaparken tüm malzemelerimi kendim alıyordum ama hakemliğe başladıktan sonra para gelmeye başladı, malzemeleri oradan aldım. Bir süre sonra çok hoşuma gitti. Tüm karar sizde. Yönetmek hoşuma gitti. Astsubay olarak görev yaparken yönetilen sınıfındaydım, bunu hazmedemeyerek subaylığa geçtim. Yönetme duygusu bende ağır basıyordu. Hakemlikte bunu çok fazla tattım. Bu ego şişmesi değil. Her türlü başarısızlıkta bile mutlaka bir başarı vardır. Çünkü o maçı herhangi birine vermiyorlar, size veriyorlar, sahaya çıkana kadar bir şeyleri başarmanız lazım. Boş çuval dik durmaz. Hakemlik de böyledir. Sadece düdük öttüren, küfür yiyen, hakarete maruz kalan bir obje değilsiniz. Şuanda görev yapan hakem arkadaşlarımızı saha dışında tanısanız şaşırırsınız, hepsi kendi branşlarında marka olmuş isimlerdir. Ama Türk toplumu maalesef küfür edilen, etki edilen ve baskı altında tutulmaya çalışılan bir topluluk olarak görüyor” şeklinde konuştu.
SPOR CAMİASININ EN EĞİTİMLİLERİ HAKEMLERDİR
Bu sektörün içerisinde en fazla eğitimi alanlar hakemlerdir. Oynayanlar, yönetenler, eğitenler dâhil en fazla seminer gören, konulara hâkim olan, kendini eğiten topluluk hakemlerdir. Hakemliğe başladıktan sonra çok ciddi aşamalar kaydettim. FİFA hakemi oldum. 10 yıl FİFA hakemliği kokartını taktım. Süper Lig’de yönetmediğim derbi kalmadı, çıkmadığım zorlu maç kalmadı, yemediğim küfür, eleştiri kalmadı, yaşamadığım olaylar yaşanmış gibi kamuoyuna aktarıldı. Çok zor ve keyifli bir zanaat. Hakemliği bırakmama 4 yıl kala Kocaeli Hakemler Derneği Başkanlığı, son 2 yılda da Türkiye Genel Başkanlığı yaptım. 45 yaşında hakemliği bırakmak zorundaydınız ve 01.01.2006’da hakemliği bıraktım. Bıraktıktan sonra MHK Başkanı oldum ki hakemlikten daha zor. Hakemken 1 maçı düşünüyorsunuz MHK Başkanı olursanız tüm maçlardan sorumlusunuz. 1,5 sene içerisinde saçlarım beyazladı ve 10 kilo aldım. Zor bir görev ama zoru başarmak da zor. 47 yaşımda bu görevlerin en tepesine çıktım. Sonrasında ise yorumculuk yapmaya başladım. 25 sene bana sallayanlara ben oradan sallamaya başladım, intikam aldım” ifadelerini kullandı.