Ramazan ayının gelmesi ile beraber, ilçemizde bulunan camilerde 5 vakit namaz kılmak için gelenleri sayısı her geçen gün artıyor. İshakpaşa Camii İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş yaptığı açıklamada, bu halin Ramazan Bayramı sonrasında da devam etmesi için insanların sürekli namazlara iştirak etmesi gerektiğini ve burada alınacak manevi lezzetin de Bayramdan sonrası için camilere olan bağlılığın artmasına neden olacağını ifade etti.
İshakpaşa Camii İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş, Ramazan Ayı ile ilgili açıklamalarda bulunarak, vatandaşların normal vakitlerde de camilere iştirak ettiklerini, bazen cami içerisinde yer kalmadığını ve dışarıya sedir sarıldığını ifade etti.
HAYATIMIZI NAMAZA ENDEKSLEMEMİZ LAZIM
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Memiş, “Şimdi zaten özellikle son dönemlerde cemaatimizde, cemaatle namaz kılma konusunda bir bilinç oluştu. Yani evde ya da işyerinde namazı kıldığınız zaman bir sevap elde ediyorsak, cemaatle bunu kıldığımız zaman 27 dereceye kadar daha yüksek sevap elde edeceğimizi Peygamberimiz Hadis-i Şeriflerinde buyuruyor. Dolayısı ile genel olarak bizim halkımız cemaatle namaz kılmayı seviyor. Cemaate de ilgi gösteriyor. Bir de şuan içerisinde yaşamış olduğumuz Ramazan Şerif ayı rahmet, mağfiret ve bereketin bolca müminler üzerine aktığı günlerde, tabii cemaate daha fazla ilgi ve alaka olmaya başladı. Özellikle kendi camimiz açısından düşünürsek gerçekten öğlen ve ikindi namazında, yatsı namazı işte cemaat dışarılara kadar taşıyor desek abartmış olmayız. Yoğun bir ilgi var. İnegöl’ün aşağı yukarı bütün camilerinde aynı ilgi ve alakanın olduğunu biz bilmekteyiz. Temennimiz bu Ramazan-ı Şerif ayı içerisinde böylesine yoğun ilginin bayramdan sonra da devam etmesi. Zaten bütün sohbetlerimizde vaazlarımızda biz kardeşlerimize bunu hatırlatıyoruz. Bu Ramazan-ı Şerif ayı bizler için hayatımızın geri kalan kısmıyla alakalı önemli kararlar alacağımız ve o kararları uygulayacağımız bir Ramazan olsun. Yani bu Ramazan geçmiş hayatımız ne olursa olsun, bir beyaz sayfa açarak bunda sonra ki eskide yapmış olduğumuz hataları tekrarlamadan keşkelerimizi pişmanlıklarımızı geride bırakarak bu Ramazan ile beraber kazandığımız bu güzel hasretleri sabır en önemli Ramazan-ı Şerifte elde ettiğimiz kazanç, cemaatle beraber namaz kılma bilinci duyarlılığı, en önemli elde ettiğimiz kazançlardan bir tanesi, yine Kuran-ı Kerim ile olan irtibatımız. Pek çok insan sabahleyin camilere koşuyor, sabah ezanı ile beraber, ne için; Mukabele takip etmek için, Kuran-ı dinlemek için ve o Mukabeleyi iştirak etmek için. Sonuçta bunlar çok özel ve çok güzel davranışlar. Önemli olan bunları bundan sonraki hayatımızın geri kalan kısmına da yayabilmek, aksettirebilmek. Böyle olduğu zaman gerçekten bu Ramazan’ı en güzel şekilde idrak etmişiz demektir. Öncelikle Ramazan-ı Şerif getirdi, bayram götürdü diye halk arasında bir deyim vardır. Bu tabirin gerçekleşmemesi için bizlerin asgariye ibadet dediğimiz beş vakit namazımıza çok dikkat etmemiz lazım. Bu konu ile alakalı gerekli hassasiyeti gösterebilmemiz için elbette ki bazı bilgilerimizin olması gerekir. Özellikle İslam ile alakalı, namaz ile alakalı bilgilerimizi şöyle bir gözden geçirdiğimiz zaman bununla alakalı cemaate devam etme ile alakalı çok önemli hadisi şerifler olduğunu görürüz. Bunları idrak ettiğimiz zaman, içimize yerleştirdiğimiz zaman ve Ramazan-ı Şerifte de bu perçinleştirdiğin zaman bu bir melek haline geliyor. Aynı onun gibi Ramazan-ı Şerif’den sonrada bayramdan sonrada mutlaka yine bu şekilde cemaate devam etme kültürü otomatikman kazanmış oluyoruz. Yani Efendimizin bulmuş olduğu bir hadisi şerif var mesela cemaate özellikle sabah namazı cemaatine gelmeyenlerle alakalı işte Hz. Ebubekir’in yerime vekaleten Muhammed’e geçirsem de şu hiç bir mazereti olmadığı halde sabah namazına gelmeyenlerin evlerine gidip de onların evlerini yaksam başlarına yıksam tarzında bir hadisi şerif var. Bu cemaate devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gösteren en önemli hadisi şeriflerden bir tanesidir. Zaten Kuran-ı Kerim’e baktığımızda, Hz. Peygamber’in hayatına baktığımızda hep cemaat vurgusu vardır. Yani işte “Ayrılığa düşmeyin, parçalanmayın, bir olun, bir cemaat haline gelin, tek bir ümmet gibi olun ayeti kerimesi bize bunu en güzel şekilde ifade etmektedir. Dolayısıyla da bizler bu birlik ve beraberliğimizi bu cemaat kültürüyle anca elde edebiliriz. Ramazan-ı Şerifte yaptık, beş vakit yaptık, hem oruçluyken yaptık, hem çok sıcak günlerde yaptık dolayısıyla Ramazan bittikten sonrada daha rahat bir şekilde bu cemaat alışkanlığımızı devam ettirmemiz gerekir. Tabii bununla alakalı da bir duyarlılığımızın olması lazım mesela geçen bir yazı okumuştum bu namaz platformu ile alakalı Abdullah hoca var Türkiye çapında geziyor, namazla alakalı insanları bilinçlendiriyor. O kendisi naklediyor diyor ki; Dün diyor yine gittik bir yerde yatsı namazı kılacağız. Tabii akabinde teravih namazı da kılacağız. Orada ki insanlar ” yavaş kılınıyor, biraz daha hızlı kıldırın tarzında istekleri olmuş herhalde oda farz namazını kılmadan önce dönmüş cemaate demiş ki; “Aziz cemaatimiz, safları çok sık tutun demiş. Ancak safları sık tutacağınız sık olmasına dikkat ettiğimiz kadar şu kılacağımız namaza da dikkat edelim demiş. Herkes şuan şöyle bir düşünsün, ellerini başının arasına alsın ve düşünsün desin k bu benim Dünya hayatında kılacağım son namaz. Herkes bu namazı o bilinçle kılsın” diye farz namazında önce bununla alakalı kısa bir konuşma yapmış. Ve daha sonra tabii bu Ruh hali içerisinde bütün cemaat ile beraber bu namazı kılmışlar. Kendisine hızlı kılalım, çabuk çıkalım vs. diyen kimselerin namazdan sonra gelip de gözyaşları içerisinde adamla nasıl sarmaş dolaş olduğunu kendisi anlatıyor. Gerçekten bizler her kıldığımız namazımızı son namazımızmış gibi kılarsak hiç bir problem kalmaz. Dünya hayatı çünkü ne derdi biter, ne mal kavgası biter, ne telaşı biter bütün bu hayat içerisinde ki telaşenin, meşguliyetin içerisinde hem bedenen hem de ruhen dinlenebilmek için namaza hayatımızı endekslememiz ve beş vakit camiye gelerek bu ruh dinginliğini sağlamamız lazım” dedi.
ÇOCUKLAR YARAMAZLIK YAPSA DA CEMAAT ARTIK DAHA OLGUN
Çocuklar namazda yaramazlık yapsa da artık vatandaşların bu gibi konularda daha yumuşak davrandığını belirten Memiş, “Sohbetimizin başında da söyledik artık şimdi ki camii cemaatimiz budan on sene yirmi sen önce ki camii cemaati değil. Gerçekten bazı konularda bilinçlenmiş vaziyette özellikle bu çocuk konusu ile alakalı Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı pek çok çalışma sermayesini vermeye başladı. Camiiler çocuklarla dolup taşmaya başladı. Cemaat içerisinde artık ilk dönemlerde ki gibi tepki gösteren, bağıran, çağıran, çocukları döven, onlara şiddet uygulayan onların gelmesinden rahatsız olan kişilerin çok çok azaldığını görmekteyiz. Özellikle şunu da söylememiz lazım yalnız, ya çocuğu hiç camiye hiç sokmuyoruz ya da çocuğu camiye soktuğumuz zamanda hiç ilgilenmiyoruz. Salıyoruz kendi ne hali varsa görsün tarzında bunun ikisinin arasında bir yol tutmamız lazım. Camilerimize çocuklarımızı elbette getireceğiz. Ama sadece camiye gelsin, caminin içerisinde hoplasın, zıplasın mantığıyla değil, aynı zamanda o çocuklara camii içerisinde bir eğitimde vermemiz lazım, onu camii kültürüne alıştırmamız lazım. Yani camide nasıl oturulur, camide nasıl kalkılır camide namaz kılarken nelere dikkat ederiz, caminin yerlerini öğretiriz, mihrabını, minberini, kürsüsünü, çocukların camide nerede durması gerektiğini, birinci safın kimlere ait olduğunla alakalı çocuklara ufak tefek camii kültürü ile ilgili bilgi vermeliyiz. Yoksa bir çocuk camiye geliyor, gidiyor. Hiç bir şekilde eğitim almıyor, hiç bir şekilde camii kültürü ona anlatılmıyor veya bununla alakalı güzel örnekler çocuğun elinden tutulup gösterilmiyorsa bir yerde de yanlışlık yapılıyor demektir. İşte o zaman bunun mutlaka düzeltilmesi lazım. Bunun ikisi arasında bir yol tutmamız lazım. Çocukları camiden uzaklaştırmayacağız, çocukları camiye getireceğiz ama getirdiğimiz çocukları da camide eğiteceğiz, terbiye edeceğiz, onlara güzel bir camii ahlakı, camii kültürü öğreticeğiz” ifadelerini kullanarak konuşmasını sonlandırdı.