Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi Numan Şeker, “Bir daha bu ülkede 28 Şubatlar olmayacak. Bu millet 15 Temmuzda iradesine sahip çıkarak rüşdünü ispat etmiştir” dedi.
İl Temsilcisi Numan Şeker, 11 iş hizmet kolunun yönetim kurulu üyelerinin de iştirakiyle 28 Şubat post modern darbesiyle alakalı sendika binasında basın açıklaması yaptı. Post modern darbenin 20. yıl dönümünde anti demokratik hareketi lanetleyen Numan Şeker, “Darbe anayasasının baş vesayet kurumlarından Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat 1997 tarihindeki kararlarıyla Refah-Yol hükümetine yönelik gerçekleştirdiği illegal müdahale, daha doğru tabirle darbe, Türkiye için yeni bir cendereye alınmayla sonuçlandı. Esasen 28 Şubat, o meşum MGK toplantısının toplantı tarihiyle anılsa da aslında 90’lı yılların başında başlayan ve 2000 yılının ilk çeyreğine kadar devam eden bir darbeler süreci olarak görülmelidir. Refah-Yol hükümeti, faiz lobisini rahatsız eden ve Siyonizmle birlikte batı dünyasını endişelendiren D-8 girişimleriyle vesayetçi çevrelerin tepkisini çekecek yerli bir siyaset izliyordu. Bu tepki 28 Şubat’ta vesayetçi çevrelerin sivil ve askeri kanatlarının birlikte hareket ettiği bir müdahaleye dönüştü. Bir yandan cuntacılar Sincan’da tankları yürütürken, diğer yandan ‘Beşli Çete’ denen cunta tetikçisi sivil toplum örgütleri ile malum medya darbenin sivil ayağını oluşturdular. Sivil-asker cuntacı kesimler, hem kendi alanlarında darbeyi meşrulaştırma hem de el birliği ile bu derin operasyonu gerçekleştirme çabalarına hız verdiler” diye konuştu.
Siyasi zeminde var olan vesayetin, sosyolojik düzlemde de var edilmesi için üniformalı bir mimari çalışma yürütüldüğünü belirten Numan Şeker, “Vesayetlerinin keskinliğini göstermek için namaz kılandan oruç tutana, baş örtüsüyle görev yapandan üniversiteye devam edene hemen herkes kamu hizmeti görmekte ya da almaktan men edildi. Yaptıklarının doğru olduğunu göstermek için ikna odaları kuracak kadar yoldan çıkan bu güruh ikna edemediklerinin haklarını imha etmeye yeltendi. Milletin parasıyla kurulan üniversiteler milletin baş örtülü kızlarına turnikelerle yasaklandı. İmam hatipler kapatıldı. Bütün bu dayatmalar, zorlamalar ve zulümler sadece kamu hizmetleriyle sınırlı kalmadı, vesayet treninin özel sektör vagonları da kendi mecralarında benzer zulümler yaşattı ve kendi alanlarıyla sınırlı bir av başlattı. Bu süreçte milyonlarca kişi ‘Batı Çalışma Grubu’ tarafından fişlendi. Bu sayede fişleyen ve vesayete boyun eğmeyenleri dışlayan bir devlet pratiği hakim kılındı. Daha da vahimi bu insanlar brifingli yargı mensupları tarafından hukuksuz bir şekilde hapse atıldı. Bu yolla toplumun bütününe yönelik bir korku atmosferi oluşturuldu. Milli medya büyük bir baskı altına alındı. Anadolu sermayesine, ‘Ya vesayete boyun eğeceksin ya vesayete kurban gideceksin!’ tehdidiyle cumhuriyet tarihinin en büyük sermaye kıyımı gerçekleştirildi” şeklinde konuştu.
“28 Şubat ürettiği mağduriyetler giderildiğinde sona ermiş olacak”
Bin yıl sürecek denilen darbe sürecinin ortadan kalktığına işaret eden Şeker, “Darbecilerin getirdiği yasaklar ortadan kaldırıldı, özgürleşme ve demokratikleşme ile birlikte 28 Şubat darbecileri yargılanmaya başlandı. 28 Şubatta yürüyen tankların paletleri çöpe atıldı, ancak o paletlerin kamu vicdanlarında açtığı yaralar kanamaya devam ediyor. Mağduriyetlerin bir kısmının hala sürdüğünü görmek ve bunların da sona ermesi için çaba sarf etmek zorundayız” diyerek, şöyle devam etti: “28 Şubatta brifingli yargı kararlarıyla hukuksuz cezalara çarptırılan mahkûmların mağduriyetlerinin giderilmesi için gerekli adımların atılması, cezaevinden çıkmış olanlarınsa mağduriyetlerinin tazmin edilmesi gerekmektedir. Çünkü ’28 Şubat’ ürettiği mağduriyetler giderildiğinde sona ermiş olacak.”
2000’li yıllarla birlikte milletin iradeyi tekrar ele alması sonrasında farklı görünümlerle devam ettirilmeye çalışıldığının altını çizen Numan Şeker, “2007 yılında 27 Nisan, 6-8 Ekim Kobani bahaneli kalkışma ve çukur terörü, 7 Şubat ve 17-25 Aralık yargı kaynaklı darbe teşebbüsleri, Gezi kalkışması ve nihayet 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü bu girişimlerin farklı görünümleri olarak tarihe kaydedilmiştir. Bütün bu süreç bize, vesayetçi güruhun vesayeti yeniden tesis etmek noktasında boş durmadığını, durmayacağını göstermektedir. Çünkü bu güruh, idarenin ve iradenin millette olmasından hiçbir zaman hazzetmedi. Onlar egemen değil, vesayet karşısında boyun eğen millet istiyorlar. Milletimiz de bunun farkında, vesayetin yeniden hakim olmaması için üzerine düşeni büyük bir fedakarlıkla yapmakta kararlı olduğunu 15 Temmuz’da göstermiştir. Bir daha bu ülkede 28 Şubatlar olmayacak. Bu millet 15 Temmuzda iradesine sahip çıkarak rüşdünü ispat etmiştir. Darbe üreten sistemin ve darbeci düşüncenin bütün tortularıyla ortadan kalkması için 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumu yepyeni bir imkândır. Memur-Sen olarak, millet ve emek için ‘Evet’ diyeceğimizi ilan ettiğimiz referandumun milletten onay almasıyla kurulacak yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile darbe üreten bürokratik oligarşi ve vesayet sistemi tamamen ortadan kalkacak, milletin dirayeti ve etkili karar alma mekanizmalarıyla darbe niyeti niyet edenlerin kursağında kalacaktır” dedi.
Şeker, 28 Şubat mağduru Necmettin Erbakan’ı rahmet ve minnet yâd ettiklerini sözlerine ekledi.