Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, Dolar/TL’de yaşanan süreci analiz eden önemli bir yazı kaleme aldı. Yıldırım, ‘Küresel Krizde’ dip seviyesini 9 Mart 2009’da gören finansal piyasalar 12 yıldır bol ve ucuz paranın etkisiyle mega trendini sürdürüyor. Bu süreçte TL’nin yüzde 76’ya varan kaybının yarısı dışarıdan, yarısı içeriden gerçekleşti.” dedi.
12 YILDIR SÜREN MEGA TREND: UMUT HALA VAR
Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, küresel piyasalarda yaşanan 12 yıldır süren ‘mega trend’in Türkiye ekonomisine ve TL’ye etkilerini kaleme aldı. Yıldırım, “TL’nin 12 yıllık yüzde 76’ya varan kaybının yarısı dışarıdan, yarısı içeriden.” dedi.
Küresel Krizde dip seviyesini 9 Mart 2009’da gören finansal piyasalar 12 yıldır bol ve ucuz paranın etkisiyle mega trendini sürdürüyor. 25 Şubat 2021 sonrasında mola alan ve dalgalanan piyasalar son 12 yılda bunun benzeri birkaç çalkantıyı daha yaşadı.
Krize çare olsun diye 2008 yılının ikinci yarısında küresel çapta ve eşgüdüm içinde faizler tarihin en düşük düzeyine indirildi. Merkez bankaları ayrıca görülmemiş bir parasal genişlemeye gitti. Nihayetinde finansal piyasalar Mart 2009’dan itibaren toparlanmaya başladı. Risk iştahı arttı, para getiri arayışına girdi, varlık fiyatları da buna gayrimenkul dahil yükseldikçe yükseldi. Hatta sık sık balon tartışmaları da gündeme geldi.
MOLALARLA GEÇEN 12 YIL
-Bitişikteki tabloda 9 Mart itibariyle 2009-2021 yılları değerleri ve aradaki değişim oranları yer alıyor.
Piyasaların toparlanmasında alınan ilk mola Mayıs 2010’daydı. MSCI Endeksiyle tüm dünya borsalarının bu moladaki gevşemesi yüzde 15 ile sınırlı kaldı.
– 2011 yılında Yunanistan krizi ile başlayıp Avrupa krizine dönen molada da dünya borsaları yüzde 21 geriledi.
-2011’in son çeyreğinden başlayan toparlanma yaklaşık 1.5 yıl sürdü ve 22 Mayıs 2013’te FED’in parasal genişlemeyi durduracağı açıklaması ile kesildi. Tüm dünya borsalarının düşüşü yüzde 8 ile sınırlı kaldı. Asıl yıkım gelişmekte olan piyasalardaydı. FED’in bunu ağır ağır yapacağının anlaşılması ile yeniden bir yatışma oldu.
-2015 ortasında Çin etkisiyle başlayıp 2016’nın ilk ayında dibe varan düşüşte yüzde 18’lik düzeltme yapıldı.
-2018’in ilk ayında başlayan genel piyasa düzeltmesi 11 ay sürdü ve borsaların kaybı yüzde 21’i buldu.
-Son düzeltme ise küresel salgının başlangıcında, 2020’de oldu. İki ay sürdü ve yüzde 34.4’e varan düşüşte imdada yine merkez bankaları yetişti. Küresel kriz sonrasının ikinci büyük parasal paketinin açılmasıyla piyasalar yine toparlandı ve bugüne kadar geldik.
12 YILLIK BİLANÇOSU
-12 yılın sonucunda da bitişikte yer alan tablodaki kazançlar veya kayıplar çıktı. Dünyadan başlayalım.
En çok primi kripto paralar yaptı. Ama oran vermeyeceğiz, çünkü 2009 Mart’ına ait elimizde rakamlar da yok. Oranlar da varlıklarla karşılaştırılabilir boyutta değil. Arada çok büyük farklar var.
-Kripto varlıklar dışında son 12 yılda piyasalar içinde en çok artışı teknoloji hisseleri yaptı. Nasdaq Borsası yüzde 806’lık artışla diğer piyasaları ikiye, hatta üçe katladı.
-Gelişmiş ve gelişen olarak tüm dünya borsalarını kapsayan MSCI Dünya Endeksi’nin 12 yıllık toplam artışı dolar bazında yüzde 279.
-Yine aynı endeksle gelişmiş dünya borsalarının artışı yüzde 298’i bulurken, gelişmekte olan borsaların primi yüzde 170’te kaldı.
TÜRKİYE’NİN DURUMU
-MSCI Türkiye Endeksi ise bu dönemde sadece yüzde 9.1 prim yaptı. 2009’da dip düzeye inmesine karşılık, bugünkü seviyesi sadece yüzde 10 daha yüksek. Zaman içinde İstanbul Borsası rakiplerinden net bir şekilde negatif ayrışmış.
-Bunda ekonominin ve şirketlerin yapısal sorunlarının çözülmemesi, piyasa yapısına duyulan güvensizlik yanında endeksin dolar bazında ifade edilmesi etkili diye düşünüyoruz.
-12 yılda doların TL karşısındaki artışı yüzde 325’e varırken, TL’nin dolara göre değer kaybı yüzde 76.5’i buldu.
-TL’nin dolar karşısındaki gerilemesinin yaklaşık yarısının küresel etkilerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Yani bizim gibi diğer ülkelerin para birimleri de dolara göre düştü. JP Morgan Gelişen Ülke Kur Endeksi dolar karşısında yüzde 38 değer kaybetti.
-Yüzde 38’lik kayıp da TL’de son 12 yılda oluşan yüzde 76’lık kaybının yarısı düzeyinde. Buradan hareketle TL’nin değer kaybının yarısının küresel olduğunu söylüyoruz.
-Kaybın diğer yarısı da, bize özgü koşullar, enflasyonun yükselmesi, jeopolitik risk artışı, siyasi gelişmeler gibi ülke içi nedenlerden kaynaklandı.
UMUT NEREDE?
-Küresel krizin dip seviyesinin ve oradan başlayan mega pozitif trendin 12. yıl dönümünde piyasalar yine sallanıyor. Ama ortaya çıkan iki haftalık görüntü, kararlı şekilde sert, yaygın ve güçlü bir satışa işaret etmiyor.
-Daha çok yeni bir fiyatlama ayarlamasına ve varlık değişimine gidildiği izlenimi veriyor. Bu açıdan bir mega trendin sonlanmaya başladığı görüntüsü almıyoruz. Uzun yolculuk arası dinlenmeye, gelişmeleri beklemeye, eksik gedik gidermeye, fazlaları atmaya yönelik bir mola alma dönemi olarak görüyoruz.
-Piyasaların hala merkez bankalarından umudu ve beklentisi var. Ne de olsa küresel salgın sona ermiş değil. Enflasyonun uç vereceğinin beklenmesi tahvil piyasası yoluyla tahribat yapıyor.
-Piyasalar ise merkez bankalarının bu tahribatı azaltıcı rol oynamaları ve kayıplarının telafisi beklentisi içinde.
-Bu umuda ne ölçüde cevap verileceği aslında molanın süresini de, mola sonrası yolculuğu, yolculuğun süresini da belirleyecek.