Bursa’da 28 Şubat mağdurları o dönem yaşadıkları zulmü anlattı.
BİHMED üyesi onlarca kişi dernek binasında bir araya gelerek, 28 Şubat döneminde yaşadıkları zulmü anlattı. 28 Şubat döneminde BİHMED başkanlığı yapan İbrahim Güney, “28 Şubat zulmünü iliklerimize kadar yaşadık. 28 Şubat zulmünün sac ayaklarından bir tanesi imam hatip liseleri, din eğitimi ve baş örtüsü üzerinden yürütüldü. O dönemde biz işin tam içerisindeydik. Bu bahsetmiş olduğum projelerden bir tanesi imam hatiplerin kapatılmasıydı. O dönemin genel kurmay ikinci başkanı Bursa’ya gelerek, dönemin valisi Orhan Taşanlar ile birlikte Bursa’daki imam hatip okullarının kapatılması, baş örtüsü yasağının uygulanması ve din eğitiminin engellenmesi hususlarını takip etti. Bursa’da ilk kapatılan imam hatip lisesi de Yeşil Kız İmam Hatip Lisesi oldu. Okulumuzda hem Kur’an-ı kerim okunuyor, hem de okula baş örtülü öğrenci almıyorlardı. O dönemde derse giremeyen öğrenci Dilek Gürgen, okul bahçesinde dersini çalışırken trafik kazası geçirdi. Bu kaza neticesinde bir ayağını kaybetti. Devletin trafik vakfının her Türk vatandaşına vermiş olduğu yardım Dilek kardeşimize de çıktı. Bunu en son valinin onaylaması gerekiyordu. O dönemin valisi, öğünerek basına şöyle bir demeç vermişti: ’Ben bu kişinin yardımını engelliyorum. Çünkü bu imam hatip öğrencisi’. Buna benzer bir çok trajedi yaşandı” dedi.
28 Şubat’ta bunu çok sağlıklı yorumlama imkanı olmadıklarını ifade eden BİHMED Başkanı Kadir Oruç ise, “Bugüne geldiğimizde bunu daha sağlıklı yorumluyoruz. İmam hatipler Türkiye’de dini doğru anlayan ve hayatında onu tatbik etmek isteyen bir camiaydı. Bir takım güçlerin ileriye yönelik projeksiyonlarını uygulamada önlerine mani olarak çıkacaklarını düşündüler. FETÖ’nün naslarla oynayan durumları ortaya çıkmaya başlamıştı. İmam hatip eğitiminde bunları sorgulayan bir eğitim vardı. O dönemde imam hatip okulları kapanınca, Türkiye’deki mütedeyyin insanlar çocuklarına alternatif bir eğitim zemini arayacaklardı. Bu da kendilerine dini bir cemaat görüntüsü veren FETÖ için çok iyi bir kaynaktı. FETÖ buradan maddi kaynağa ulaşacaktı, ama esas hedefi mütedeyyin insanların çocuklarını ele geçirmek, bunları mankurtlaştırmaktı. Bu, bir taşla birkaç kuş vurma hesabıydı. Kendileri açısından da bu hesabı başarılı bir şekilde ele geçirdiler. Ta ki 15 Temmuz’a kadar… 15 Temmuz’da Cenab-ı Allah onların oyunlarını bozdu. Kendilerini bir terör örgütü olarak deşifre ettirdiler ve millet bunların karşısına çıktı” şeklinde konuştu.
28 Şubatta çaresizliği gördüklerini söyleyen post modern darbe mağduru Mutlu Keskin, “Bursa’da Yeşil İmam Hatip Lisesi önüne gittiğimizde, velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin ve idarecilerin çaresizliğini gördük. Bazı aileler çocuklarının başını açıp içeriye girmesini istiyor, öğrenciler girmek istemiyordu. Çocuklar ağlıyor ve üzülüyordu. Veliler de ağlıyordu. Polisler öğrencilerin okula girmesini engelliyordu. Biz polisin çaresizliğini gördük. Ben gizli gizli ağlayan polisleri gördüm” dedi.