Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, birinci ve ikinci köprünün konseptinin çok farklı olduğunu ifade ederek, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osmangazi Köprüsü’nün fonksiyonları ve konseptleri de çok farklı. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Bunları birbiriyle kıyaslamak adeta elma ile armudu toplamaya çalışmak demektir” dedi.
Karayolları bölge müdürleri toplantısına katılmak üzere Bursa’ya gelen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, gazetecilerin sorularını cevapladı. Arslan, bir gazetecinin, birinci ve ikinci köprünün gelirlerinin üçüncü köprünün yapımını karşılamadığı yönündeki sorusuna, “Birinci ve ikinci köprünün konsepti çok farklı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osmangazi Köprüsü’nün fonksiyonları ve konsepti de çok farklı. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Bunları birbiriyle kıyaslamak adeta elma ile armudu toplamaya çalışmak demektir. Çok farklı görevleri var, çok farklı fonksiyonları var” yanıtını verdi.
“Hem Osmangazi Köprüsü, hem de Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile devamındaki otoyollar yap-işlet-devret metoduyla yaptırdığımız projelerdir” diyen Arslan, şunları söyledi:
“Bu projeler bize iki şeyi sağlamış olacak. Birincisi insanımızın seyahat konforunu arttıracak. İkincisi ise özellikle ticaretin ve ekonominin büyümesi adına yük hareketini sağlamış olacak. Osmangazi Köprüsü ve otoyolu, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir ve güneydeki bütün şehirlerin birbirine daha da yaklaşması, ticaretin kolaylaşması, ülkemize ilave katma değer oluşturması anlamına geliyor. Bunu sadece geçen araç trafiği ile kıyaslamak doğru değil. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlantı otoyolları da Avrupa ve Anadolu’yu yaklaştıran köprüdür. Onlar da etraflarında sadece geçen araçlardan kaynaklı değil, ülkenin kalkınmasını sağlayacak, ticaretin lokomotifi haline gelecektir. Bunun birinci ve ikinci köprü ile bir alakası yok. Bu duruma böyle bakmak lazım.”
“İşletme döneminin sonunda bu otoyol ve köprüler bize kalacak”
Köprülerin yap-işlet-devret modeliyle yapıldığını anlatan Arslan, “Bu projeler de elbette başlangıçta garantiden kaynaklı fark ödemek zorunda kalacağımız başlangıç fizibilitelerimizde gösteriyordu. Zaman içerisinde bu azalacaktır. Daha önemlisi işletme döneminin sonunda bu otoyol ve köprüler bize kalacak, bizim olacak. Biz de dönüp bunları işleyeceğiz veya havalimanlarında olduğu gibi işletmelerini bu sefer kiraya vereceğiz, ülkemize gelir elde edeceğiz. Dolayısıyla bunları alıp 15 Temmuz Şehitler Köprüsü veya Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile karıştırmak ve kıyaslamak kesinlikle doğru değildir” açıklamasını yaptı.
“Bu kararı biz kabul etmiyoruz”
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin sıkı denetim kararı hakkında da konuşan Arslan, “Türkiye’nin kalkınması, gelişmesi, dünya ticaretinde daha fazla pay alması anlamına geliyor. Biz dünya ticaretinden daha fazla pay aldıkça bunu kendi aralarında paylaşanlar rahatsız olmaya başladılar. Onun için ile Türkiye’nin önüne engel koyma, büyük projelerinin yolunu kesmek adına ellerinden gelen her türlü gayreti gösteriyorlar. Biz de tam tersi buna mukabil durmak yok diyoruz. Bütün büyük projeleri tek tek hayata geçireceğiz ve geçirmeye devam ediyoruz. Bu konuda Türkiye ile baş edemeyenler farklı yöntemlerle siyasi kaygılarla Türkiye’nin önünü kesmeye, imajını bozmaya çalışıyorlar. Herkesin bilmesi lazım ki Türkiye büyümeye ve gelişmeye devam edecek. Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin aldığı bu kararın kesinlikle siyasi olduğu, başkalarına hizmet eder bir uygulama olduğu ve başkalarından kastımızın ne olduğunu biliyorsunuz. Özellikle ülkemizin zayıf düşmesini isteyenlere hizmet eden bir uygulamadır, karardır. Biz bu kararı kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.