Dünya genelinde ve özellikle Avrupa gibi gelişmiş enerji piyasalarında sürekli değişkenlik gösteren fiyat sıçramalarını dengelemek ve yenilenebilir kaynaklardan üretimin belirsizliklerini gidermek için enerji depolama sistemlerine küresel ölçekli yatırımlara ve bu yatırımları kolaylaştıracak yasal düzenlemelere gerek duyuluyor.
Özellikle küresel enerji krizi sonrası artan ve gün içinde sürekli değişkenlik gösteren fiyatların dengelenebilmesi için elektrik enerjisi depolama sistemleri olarak adlandırılan büyük bataryaların kullanımı dünya genelinde artış gösteriyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar ve güneş enerjisi üretiminin zaman ve iklime bağlı olarak sürekli değişkenlik göstermesi de enerji depolama sistemlerinin önemini artırıyor.
Ayrıca elektrik talebinin yoğun olduğu zamanlarla yenilenebilir kaynakların üretim zamanlamalarının uyumsuzluk gösterebilmesi nedeniyle enerjinin yoğun üretildiği zamanlarda depolanarak rüzgar ve güneşten üretimin gerçekleşmediği zamanlarda sisteme sunulabilmesini sağlayan depolama sistemlerinin, elektrik sistemindeki dengesizliklerin giderilebilmesi için alternatifsiz bir imkan sunuyor olması da bu sistemlere talebi sürekli besliyor.
Bununla birlikte enerji güvenliğini sağlamak isteyen sanayi üretim tesisleri, elektrik fiyatlarının etkilerini minimize etmek isteyen büyük sanayi kuruluşları ve üretim için yoğun elektrik talebi bulunan tesislerin de sorunlarına çözüm sunan bu sistemlere talebin çeşitlenmesi de bu alanda yapılması gereken yatırımların aciliyetini artırıyor.
Tüm bu gereksinimlere rağmen mevcut batarya teknolojilerinin kapasiteleri ve teknik zorluklar gibi nedenlerle bu sistemlerin yatırım maliyetleri bir çok yatırımcı için yüksek seviyelerde bulunuyor.
Uzmanlar, geçmişe oranla düşen maliyetlere rağmen, elektrik üretim, dağıtım ve iletim sistemlerinin artan talebini karşılamak için bu depolama sistemlerinin düzenlemelerle teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Avrupa Enerji Depolama Derneği (EASE-The European Association for Storage of Energy) Genel Sekreteri Patrick Clerens, Münih’te düzenlenen “EES-Electrical Energy Storage” konferansında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Enerji depolama sistemlerinde özellikle Avrupa Birliği (AB) kapsamında belirlenen yıllık 1 gigavatlık kurulum hedefinin artık sürdürülebilir olmaktan çıktığını belirterek, “Bu hedef belirlendiğinde belki de mantıklıydı ancak 2030’da 200 gigavatlık bir kurulumun öngörülmesiyle şu anda hedefin yıllık 14 gigavata çıkarılması gerektiği çok açık. Mevcut hedeflerin kat kat üstünde bir ihtiyaç mevcut.” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin artırılarak sisteme sunulabilmesini garanti edecek tek çözümün depolama sistemleri olduğunu vurgulayan Clerens, şöyle devam etti:
“Daha fazla yenilenebilir enerji talebini karşılamak, AB iklim hedeflerini tutturabilmek ve enerji güvenliğini garantileyebilmek için hedeflerin büyümesi mecburi. 2050’de yaklaşık 600 gigavatlık bir kurulu güç öngörüyorsak hedeflerimizi değiştirip yatırımları kolaylaştırmak gerekiyor. Aksi halde yenilenebilirde artan kapasiteyi sisteme entegre etmek, AB iklim hedeflerini yakalamak ve enerji tedarik güvenliğini sağlamak zorlaşacak. Fosil yakıtlara bağımlılık devam edecek. Bunlar bizim bir an önce çözmemiz gereken sorunlar. Bu devasa ihtiyacın bir an önce karşılanması için herkes elinden geleni yapmalı.”
Clerens, AB genelinde gerekli regülasyonlar yapılarak yatırım süreçlerinin kolaylaştırılması gerektiğini aktararak, “Önümüzde, önemli sorunların çözülmesiyle gelecek güzel günler var ancak sorunların farkına vararak çözüm iradesini ortaya koymaya ihtiyacımız var. Sorunların hızlı çözümü, daha güvenli ve fiyat istikrarının yakalanabileceği öngörülebilir bir piyasaya kavuşmamız konusunda yardımcı olacaktır.” ifadelerini kullandı.
ABD merkezli Fluence Energy şirketi Politika ve Pazar Geliştirme Kıdemli Yöneticisi Lars Stephan da “AB’nin Rus enerjisine bağımlılıktan kurtulmak ve yenilenebilir enerjiyi enerji güvenliği için merkeze almak üzere geliştirdiği RePower EU, AB elektrik ve enerji pazarı için önemli bir gelişme oldu. AB’nin yeni politikası özellikle yenilenebilir enerji aracılığıyla enerji dönüşümünü merkeze alarak, elektrik depolama sistemlerinin önemini geri dönülmez biçimde artırdı. Bu politika sonrası büyük bir talep artışı kaçınılmazdı. Önümüzdeki yıllarda eski hedeflerin 2 ila 5 katına varan bir taleple karşı karşıya kalacağımızı öngörüyoruz.” dedi.
AB genelinde ülkelerin kurulu elektrik depolama sistemlerinin sağlığı ve büyüklüğü arasında önemli farklar bulunduğunu dile getiren Stephan, “Birleşik Krallık, Almanya ve İrlanda gibi ülkeler bugün gelinen noktada sistemlerini geniş bir kapsamda üst düzey bir yayılımla işletiyorlar. Buna uygun yasal ve teknik düzenlemeleri mevcut. Ancak Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkeler bir çok noktada ilerleme göstermekte zorlanıyor. Bunun için AB genelinde hızlıca yatırımları kolaylaştıracak düzenlemeler getirilmeli. Gelecekte kaçırılan fırsatlar için pişmanlık yaşanmaması isteniyorsa düzenleyici kurumlar veya hükümetler uzun dönemli alım kontratlarıyla elektrik depolama sistemlerini desteklemelidir.” diye konuştu.
Stephan, mevcut teknolojik ve teknik alt yapı bağlamında sermaye ve işletme maliyetlerinin belirli oranlarda karşılayacak politikalarla depolama sistemlerinin teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, sürdürülebilir bir sanayi politikası için Avrupa’nın bir an önce yatırımların önündeki engelleri kaldırma yönünde adımlar atması gerektiğini sözlerine ekledi.