İcra ve İflas Hukuku konusunda Av. Talih Uyar, tasarrufun iptali davalarında Yargıtay’ın ‘borçlandıktan sonraki işlemler ancak iptal davasına konu olur’ kararının hatalı olduğunu belirterek, kötü niyetli borçluların, tasarruflarını borçlanmadan kısa süre önce başkalarına devrederek kurtardıklarını söyledi. Uyar, “Kötü niyetli borçlulara prim vermeyelim, borçlanmadan kısa bir süre önce yaptığı işlemler hakkında da iptal davası açılabilsin” dedi.
Mersin Barosu, ‘İcra ve İflas Hukuku’ semineri düzenledi. Gökdelen Baro Hizmet Birimi’nde Av. Talih Uyar’ın verdiği seminere, Mersin Barosu Başkanı Ali Er ile çok sayıda avukat ve stajyer avukat katıldı. Baro Başkanı Er, seminerin açılışında yaptığı kısa konuşmada, ‘İcra ve İflas Hukukunda Son İçtihatlar ve Güncel Konular’ başlıklı seminerin Mersin Barosu’nun Eğitim Hizmetleri Merkezi tarafından düzenlendiğini belirtti. İcra ve İflas Hukuku’nun, avukatların meslek hayatlarının neredeyse tamamını kapsadığını dile getiren Er, oldukça önemli olan bu konudaki son içtihatları, konunun ‘duayeni’ olarak nitelediği Av. Talih Uyar’dan dinleyeceklerini söyledi.
“İcra ve İflas Kanunu değişikliğine yönelik komisyon çalışmaları, bu tempoyla 4-5 yıl daha sürecek”
Daha sonra kürsüye, bugüne kadar 68 kitabı ve 400’ü aşkın makalesi yayınlanan, Adalet Bakanlığı İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunda Türkiye Barolar Birliği adına yer alan Av. Uyar çıktı. Seminerde, Yargıtay’ın İcra ve İflas Hukuku’na ilişkin son kararlarını, farklı dairelerce verilen çelişen kararlara da işaret ederek anlatan Uyar, bu son kararların çok önemli olduğunun altını çizdi.
İcra ve İflas Kanunu değişikliğine yönelik komisyon çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Uyar, komisyonda çalışmaların çok yavaş ilerlediğini söyledi. Çalışmaların iki yıldır devam ettiğini anımsatan Uyar, bu yıl bitirebileceklerini zannettiğini, ancak bu tempoyla 4-5 yıl daha süreceğini tahmin ettiğini vurgulayarak, “Bunu da Bakanlık doğal karşılıyor, çünkü acele etmeye gelmiyor, sonra kanunda sorunlar yaşıyoruz. Gerekçesi, adamakıllı, güzel hazırlanması. O yüzden 3-4 sene daha mevcut kanunumuzla yetineceğiz, 5 seneyi de bulacak maalesef, çünkü çalışmalar aksayarak devam ediyor” dedi.
“Kanımızca Yargıtay, borcun doğum tarihini hatalı olarak kabul ediyor”
İlk olarak, ‘tasarrufun iptal davaları’nda Yargıtay’ın yaptığı son değişikliği anlatan Av. Uyar, tasarrufun iptal davalarının günümüzün en güncel davası olduğunun altını çizdi. Bu davanın temel özelliğinin, doktrinde tartışmalı olmakla beraber borcun doğum tarihi olduğuna dikkat çeken Uyar, “Borcun doğum tarihine Yargıtayımız bizce maalesef önem veriyor ve borçlu borçlandıktan sonra bir takım mallarını başkalarına kaçırırsa alacaklılar tarafından kaçırılan mallar hakkında iptal davası açılabileceğini, borçlanmadan önce yaptığı tasarrufların ise iptal davasına konu olmayacağını kanımızca hatalı olarak kabul ediyor” diye konuştu.
“Borçlunun borçlanmadan önce yaptığı tasarrufları da iptal davasına konu olmalı”
İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunda borcun doğum tarihi üzerinde özellikle durduğunu belirten Uyar, “Gidebilirsek değişikliğe gideceğiz. Gidemezsek bu içtihatlar aynen devam edecek. Borcun önem tarihi çok önem taşıdığı için İsviçre’de böyle bir konu yok. Orada borç doğmadan önce borçlunun yaptığı tasarruflar da iptal davasına konu oluyor. Bu bize has. Bu yüzden doktrin ikiye bölünmüş durumda. Biz borçlunun borçlanmadan önce yaptığı tasarrufların da iptal davasına konu olmasını savunuyoruz. Diğer grup ise çoğunluk genelde Yargıtay’ın görüşünü benimseyerek, ‘borçlandıktan sonraki işlemler ancak iptal davasına konu olur’ diyor” ifadelerini kullandı.
“Kötü niyetli borçlulara prim vermeyelim”
Günümüzde artık borçluların çok bilinçli hale geldiklerine dikkat çeken Uyar, konuyu yaşadığı bir örnekle açıklayarak, şunları söyledi: “Bir televizyon kanalında katıldığım programın sonunda bir vatandaşımız soru yöneltti. Sorusunda, ‘ben esnafım, bir bankayla anlaştım ve kredi talebinde bulundum. Bana kredi vereceklerini söylediler. Ben eğer ekonomik kriz nedeniyle bu kredi borcumu ödeyemezsem ne yapar banka diye düşündüm ve oturduğum evi satabilir, sahip olduğum arsa, bir araba var, bir yazlık var, bunları satabilir. Bu yüzden önlem almak için bunların hepsini eşimin üstüne yaptım. Ben bu krediyi gerçekten ödeyemezsem banka benim yaptığım bu işlemleri bozamaz değil mi’ dedi. Biliyor bozulmayacağını. Bunu komisyondaki arkadaşlara da yazılı olarak bildirdim, ‘bu maddede değişiklik yapalım. Siz farkında değilsiniz ama bakın iş bu hale geldi artık’ dedim. Millet tasarrufunun, yaptığı işlemin bozulmaması için minareyi çalıyor, kılıfını da önceden hazırlıyor. Bu bakımdan kötü niyetli borçlulara biz prim vermeyelim, borçlanmadan kısa bir süre önce yaptığı işlemler hakkında iptal davası açılabilsin. Bu tartışma devam ediyor.”