Depremin ilk haftası hem iklim şartları hem de hasarın olağanüstü büyüklüğü karşısında bazı şeylerin eksik yapılmış olabileceğine işaret eden Karaismailoğlu, şöyle devam etti:
“Yunanistan büyüklüğünde bir coğrafyadan, 3 Hollanda büyüklüğünde alandan bahsediyoruz. Bunların hepsine aynı anda müdahale etmeye çalışıyorsunuz. Birisine müdahale ederken birisine müdahale etmemiş olabiliyorsunuz. Onun verdiği sıkıntı ve vicdani hassasiyet de vardı. Bir taraftan da vefat eden vatandaşlarımızın cenazelerini kaldırıyoruz. İlk bir hafta çok yoğun ve sıkıntılı süreç yaşadık. ‘En gelişmiş ülkeler’ denilen ülkelerde böyle bir olay olsa 1 ayda bu bölgelere müdahale edemezlerdi, ulaşamazlardı hatta. Biz ilk saatlerde burada işimizin başındaydık. Burada çalışma yaparken diğer depremi de karşıladık. Yılmadık, usanmadık, uyumadık, çok büyük özveriyle çalıştık.”
Bölgede olayın büyüklüğüne karşın herkesin yapılması gerekenin çok daha fazlasını yaptığını vurgulayan Karaismailoğlu, “Şimdi 1 ayı aşkın süre geçti. Burada artık normal hayata dönüşün izleri gözükmeye başladı. Mücadelemiz devam ediyor, buradan hiçbir zaman elimizi çekmeyeceğiz. Burada tek geri getiremeyeceğimiz kayıplarımız, onun dışında her şeyi eskisinden daha iyi hale getirip, buraları daha iyi inşa ve ihya etmeden buralardan ayrılmayacağız. Ondan da herkes müsterih olsun. Bundan sonra bize gereken sadece zaman.” ifadelerini kullandı.
Karaismailoğlu, AA Editör Masası toplantısının Adıyaman’ın Altınşehir Mahallesi’ndeki konteyner kentte gerçekleştiğine dikkati çekerek, “Burası Adıyaman’ın batı kısmında. 1800 aileyi barındıracağımız bir alan. Burada yaşam başladı, 300 ailemizi misafir ediyoruz. Yarın 500’e çıkacak. 1 hafta içinde 1800 aileye kadar tamamlayacağız.” dedi.
Bu şekilde Adıyaman’da 15 konteyner alanı oluşturduklarına işaret eden Karaismailoğlu, “Şehrin doğu kısmında 2 bin 400 konteynerlik alanımız var. Şehrin güney kısmında 2 bin 700 aileyi barındıracağımız prefabrik şehir kuruyoruz. Mart ayı sonu itibarıyla burada 10 bine yakın aileyi konteyner kentlerde misafir etmeye başlayacağız. Nisan ayında da bu konteyner işini tamamen bitirmiş olacağız ve vatandaşımıza kalıcı konutlara geçmek için ara formül olan geçici yaşam alanlarında rahat ettirmenin çözümlerini üretmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Depremin ilk günlerinde GSM hizmetlerinde yaşanan aksamalara da açıklık getiren Karaismailoğlu, şöyle konuştu:
“Haberleşmede çok önemli aşamalar kaydettik. Deprem öncesinde buralarda şehir merkezlerinde haberleşmeyle ilgili önemli altyapılarımızı halletmiştik. Dünyanın en şiddetli depremini yaşadığınızda birtakım sorunlar arkasından geliyor. Bunlar ilerleme sağlamak istediğimiz konulardı. Baz istasyonlarının binalarda olması, elektriğin kesilmesi vesaire, bu konular neticesinde haberleşmede bazı sıkıntılar yaşadık. Burada aslında bizim baz istasyonlarında jeneratörlerimiz, UPS’lerimiz var, belirli süre sonra onlar da devreden çıkmaya başladı. Onun sıkıntılarını ilk günlerde yaşadık ama 3’üncü günden daha fazla mobil baz istasyonlarıyla problemi çözdük ama o aradaki eksiklikleri de iyi gördük. Onların da gerekli cezalarını, gerekli yaptırımlarını GSM şirketlerine yaptıracağız. Böyle olası durumda bunları yaşamamak için neler gerektiğine de bakacağız. Onların da bazı mazeretleri var. Bağımsız kule kurmak istediklerinde yaşadıkları zorluklar ve kamu binalarına baz istasyonu kurmakta yaşadıkları zorluklar var ama bunların hiçbiri mazeret değil. Bu ihtiyaçsa bu ihtiyacın her halükarda 7 gün 24 saat giderilmesi için ne gerekiyorsa bunu yapmak lazım.”
Bakan Karaismailoğlu, GSM firmalarının tedbir alıp almadığına yönelik soru üzerine de “Tedbir almadıklarını düşündüğümüz için onlara cezalar verdik. Ayrıca onlar hakkında incelemeler ve soruşturmalar başlattık. Gereği de bunların yapılacaktır. Bunları bugün yapmazsak, bu tür olası durumlarda bunları tekrar yaşayabiliriz. Bu GSM şirketlerinin kurmak istedikleri baz istasyonlarına ve kule kurmada yardımcı olmamız gerekiyor ama onların da yapması gereken çok şey var. Onu da yaptırmak bizim görevimiz, yaptıracağız, yapmıyorsa da gerekli cezai müeyyideleri uygulayacağız.” dedi.
İletişim hizmetlerinde bölgedeki son duruma ilişkin bilgi veren Bakan Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
“İlk 4 gün dışında burada 350 mobil araçla ihtiyaç olan haberleşme hizmeti sağlanmaya çalışıldı. Bu her geçen gün daha da arttı. Bireysel kuleler kurmaya, sabit baz istasyonlarını da yeniden kurmaya başladık. Şu an ihtiyacı karşılayan haberleşme hizmeti var burada. Bunun mobil değil, kalıcı olarak kurulması ve kapasitenin ciddi şekilde artırılması gerekir. Bütün çadır kentlere TÜRKSAT 5B üzerinden ücretsiz Wi-Fi hizmeti veriyoruz. Bakanlığımızın önemli hizmeti.”
Deprem bölgesinde 9 havalimanı bulunduğunu dile getiren Karaismailoğlu, Hatay Havalimanı’nın da depremde hasar gördüğünü hatırlattı.
Karaismailoğlu, Hatay Havalimanı’nın geçmişinin çok eskiye dayandığını belirterek, “1995’te inşaatına başlanmış bir alandı. 2005’te AK Parti hükümetleri geldiğinde burayı bütçe hizmete aldı. Orada bir hafta kadar bir sıkıntı yaşadık. Onu da yaptığımız hızlı müdahaleyle karşıladık. Deprem bölgesinde bulunan toplam 9 havalimanından 700 bine yakın vatandaşımızın tahliyesini gerçekleştirdik. Binlerce ton kargoyu bu havalimanlarından ulaştırdık.” diye konuştu.
Karaismailoğlu, söz konusu havalimanlarının disiplin içerisinde ve sağlıklı bir şekilde çalıştığını, arama kurtarma uzmanları ile yardım ve kargo uçaklarının bölgeye ulaşmasında başarılı bir hizmet gördüklerini anlattı.
Bu havalimanlarının gereksiz olduğuna ilişkin yorumları da hatırlatan Karaismailoğlu, “İşte gördünüz ne gerek olduğunu. Yani bu havalimanları olmasaydı buralara böyle müdahale edilebilir, vatandaşımıza bu kadar hizmet getirebilir miydi? Mümkün değil.” dedi.
Bakan Karaismailoğlu, “Aynı şekilde Adıyaman Havalimanı’nı eleştirenler vardı. Burada havalimanının gereksiz olduğunu söyleyen muhalefet var. Ama bakın burada sırf Adıyaman Havalimanı’ndan 100 bin vatandaşımızın tahliyesini karşılarken binlerce kargo yükümüzü buraya getirerek vatandaşlarımıza anında ulaştırma imkanına kavuştuk. Depremde hasar gören vatandaşlarımızın hem buradan tahliyesini hem de gelip müdahale etmek isteyen gönüllülerimizin kısa sürede ulaşmanı sağladık. Hava yolları çok başarılı bir sınav verdi.” değerlendirmesini yaptı.
Karaismailoğlu, bütün hava yolu şirketlerine de teşekkür ederek, şirketlerin deprem bölgesine uçaklarını gönderdiklerini ve disiplinli bir çalışma yürüttüklerini dile getirdi.
Depremden etkilenen Yunanistan büyüklüğünde bir coğrafyada 10 bin kilometre uzunluğunda kara yolu ağının yer aldığını, bu ağın sadece yüzde 2’sinin depremden etkilendiğini belirten Karaismailoğlu, 10 bin kilometrelik yolun vatandaşa ulaşmakta can damarı olduğunu aktardı.
Bu kesimin de tamamen 2002 öncesinde yapılmış yapılarda ve yollar olduğuna işaret eden Karaismailoğlu, şöyle devam etti:
“Onları da kısa sürede müdahale ederek, ilk iki gün içerisinde faaliyete geçirdik. Yani ulaşım açısından kara yollarında da hiçbir sıkıntı yaşamadık. Çünkü o yüzde 2’lik kısmında alternatif yolları vardı. Nurdağı mesela… Depremden en çok etkilenen bölge. Orada 150 metre yüksekliğinde viyadüklerimiz var. Orada sismik izolatörler var ve hiçbir şey olmadı. O günden bugüne çalışmalara devam ediyorlar. Aynı şekilde Kahramanmaraş-Göksun arası yine depremin merkezinde bir yer. 11 tane tünelimiz var orada. Hiçbir şey olmadı. Hiç kesintisiz hizmet vermeye başladı.”
Hatay Havalimanı’nın kalıcı bakımlarının da yapılacağını, deprem bölgesindeki bütün havalimanlarının aktif olduğunu ve sivil uçuşların devam ettiğini vurgulayan Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
“Yaptığımız ulaştırma altyapı yatırımlarının ne kadar önemli olduğunu böyle afet durumlarında bir kez daha test etmiş oluyoruz. 26 havalimanımızı niye 57’ye çıkardık? İşte bunun önemli sebeplerinden bir tanesi buydu. Ulaştırma yatırımları stratejik yatırımlardır. Kullanmazsınız ama 100 yılda bir defa kullanırsınız ve yaptığınız yatırımın katlarcasını karşılarsınız. Şimdi bizi eleştiriyorlar Gökçeada’da niye havalimanı var? İşte görüyorsunuz yaşadık bunu. Adıyaman’da havalimanı olmasaydı ne olacaktı? Aynı şekilde diğer havalimanlarımız da öyle. Vizyonsuzlar, bunları eleştirebilir. Ama biz yaptığımız işin doğru olduğunu ve ne için yaptığımızı çok iyi bildiğimiz için bu yatırımları yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Hem bu durumlarda bunu kullanmak için hem de gelişen, büyüyen ve dünyanın en büyük 10. ekonomisine sahip olacak ülkenin en önemli iş gücü, en önemli teşvik edici ve dinamiği ulaşım ve altyapı projeleri olacaktır. Sadece büyük Türkiye’yi düşündük ve o yüzden yatırımlarımızı yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.”
Karaismailoğlu, depremden etkilenen bölgede yaklaşık 2 bin kilometre demir yolu hattı olduğunun altını çizerek, şu anda 56 kilometrelik kısmın dışında bütün demir yolu hattının kullanıldığını kaydetti.
Malatya ve Gaziantep’e konteynerlerin demir yolu ile getirildiğine işaret eden Karaismailoğlu, demir yoluyla konteyner taşımanın daha kolay olduğunu, konteynerlerin, demir yoluyla Sivas üzerinden Malatya’ya ve Mersin’den Gaziantep’e kadar getirilebildiğini söyledi.
Demir yollarının 100 bin kişinin bölgeden tahliyesi ve bölgeye ulaşımda çok büyük görev aldığını bildiren Karaismailoğlu, “30 bine yakın vatandaşımızı deniz yoluyla, özellikle İskenderun Limanı’ndan yolcu feribotlarımızla taşıdık. Ayrıca yük kısmında da İskenderun Limanı ve Mersin Limanı bu bölgeye lojistik destek için de çok önemli fonksiyon icra ettiler. Kara yollarımız zaten 24 saat çok yoğun bir şekilde bu transferleri sağladılar. Ayrıca bu ulaştırma ve tahliye işleri Bakanlığımızın sorumluluğunda olduğu için diğer vatandaşlarımızın ve özel sektörün de otobüslerini ve minibüslerini kullanarak buradan tahliye imkanı da sağlamış olduk.” ifadelerini kullandı.
Son 20 yıldaki ulaştırma altyapı projelerinin ekonomik faydalarının yanında olası afet durumlarında lojistiğe olan katkı sağladığına da dikkati çeken Karaismailoğlu, bu yatırımların ve projelerin deprem sürecinde çok başarılı bir sınav verdiklerini vurguladı.
Karaismailoğlu, ulaştırma yatırımlarında en son teknolojik imkanların kullanıldığını belirterek, “Bakın bu kadar dünyanın en büyük şiddetli bir depreminde ulaştırma altyapılarımız etkilenmiyorlar. Özellikle Marmara’da düşünülen İstanbul depreminde bu bizim büyük altyapı projelerimiz kullandığımız teknoloji sayesinde zarar görmeyerek 24 saat işletmelerini yapacaklar.” dedi.
Adil Karaismailoğlu, şöyle konuştu:
“İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara, Marmaray, Osmangazi Köprüsü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi projeler deprem olduğu anda aynen çalışmaya devam edecek. Bir olası bir afet durumunda Kuzey Marmara, Avrasya Tüneli olsun, Marmaray olsun, bunlar hepsi birer acil ulaşım yolu olacak. Avrasya Tüneli’nde mesela tünelin iki kısmında zeminin boş ve yumuşak olduğu kısımlarda sismik izolatörler kullanıyoruz. Yani burada depremden dolayı gelmiş olan yükü karşılayacak izolatörler var, tünele olan etkisini azaltan izolatörler bunlar. Marmaray’da da sismik izolatörler kullandık. Yine kara yolu projelerimizde de sismik izolatörler kullanıyoruz. İstanbul’da olası bir durumda Kuzey Marmara yolu özellikle acil ulaşım yolu olacak.”
İstanbul Havalimanı’nın ne kadar gerekli olduğunun anlaşıldığını söyleyen Karaismailoğlu, olası bir durumda iki havalimanından (İstanbul ve Atatürk havalimanları) birisinin çalıştırılabileceğini kaydetti.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden etkilenen şehirleri eskisinden çok daha iyi hale getireceklerini belirten Karaismailoğlu, bölgeleri yeniden ihya ederken, ulaştırma altyapılarını da geliştireceklerini söyledi.
Bakan Karaismailoğlu, bölgede devam eden onlarca projeleri bulunduğunu ve bunları bir an önce bitireceklerini vurgulayarak, burada havalimanı altyapılarının önemli ölçüde tamamlandığını kaydetti.
Bölgede önemli demir yolu yatırımları yapacakları bilgisini veren Karaismailoğlu, “İnşaatı devam eden Mersin-Osmaniye-Adana-Gaziantep demir yolu hattımızı 2024 sonunda bitireceğiz. Bunu bitirince İstanbul’dan, Edirne’den hızlı trene binen bir vatandaşımız, kesintisiz şekilde Gaziantep’e kadar ulaşabilecek. Yaklaşık 8 saat içerisinde İstanbul-Gaziantep yolculuğu yapılabilecek. Aynı şekilde Ankara-Sivas hattını önümüzdeki günlerde açacağız. Bittiğinde bunu Kars’a kadar uzatacağız. Aynı şekilde Sivas’tan Malatya ve Elazığ’a kadar da indireceğiz. Mersin-Gaziantep hattını da bitirdiğimizde Şanlıurfa’ya uzatacağız. Habur’dan getirip sınırımıza bağlayacağız.” diye konuştu.
Irak hükümetinin yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez ülkeleriyle de demir yolu özelinde görüşmeler yaptıklarına işaret eden Karaismailoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz bu hızlı treni Gaziantep’ten Habur’a, Musul üzerinden Bağdat’a indirdiğinizde aslında yeni bir baharat yolu inşa etmiş oluyorsunuz. Bunlar, en büyük lojistik imkanları, ticari koridorları ve Türkiye’nin gücünü gösteren hatlar. Biz bir taraftan bunları planlıyoruz. Burada ticaret, ihracat ve hareketlilik artacak. Adıyaman’a ve bölgeye müthiş bir hareketlilik getirecek. Buradaki üretimi, istihdamı ve turizmi artıracak. Biz 2053’ün planlarını yaparken dünyadaki lojistik koridorları da bir taraftan dizayn ediyoruz.”
Adil Karaismailoğlu, Türkiye’nin bölünmüş yol uzunluğunun 29 bin kilometreye ulaştığının altını çizerek, 2053’te bunu 38 bin kilometreye çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.
Bugün 13 bin 100 kilometre olan demir yolu ağını ise 2053 yılında 28 bin kilometreye ulaştırmayı planladıklarını belirten Karaismailoğlu, şu anda ülke genelinde devam eden demir yolu yatırımlarının bugünkü maliyetinin 27 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Karaismailoğlu, yatırımların tamamlanmasıyla hızlı tren olan il sayısının 8’den 54’e yükseleceğini vurgulayarak, “Bunu uluslararası koridorlara bağladığımızda, yıllar sonra Doğu Ekspresi Kars’tan Bakü’ye kadar gidebilecek. Onun alt yapısını biz bugünden planlıyoruz. Yine Nahçıvan üzerinden Zengezur Koridoru’ndan Bakü’yü planlıyoruz. Gaziantep’ten, Şanlıurfa’dan, Adıyaman’dan, Mardin’den Basra Körfezi’ne uzanan bir uluslararası ve dünyanın en önemli baharat yollarından bahsediyoruz. Bizim bir yatırım programımız var. Biz bunu takip ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Son 1 aydır yatırımlarını, insan ve makine güçlerini tamamen deprem bölgesine sevk ettiklerini belirten Karaismailoğlu, şimdi bölgede yavaş yavaş düzenin sağlandığını ve geçici barınma alanlarının da oluşmaya başladığını anlattı.
Karaismailoğlu, dolayısıyla artık şantiyelerine dönmeye başladıklarını ancak depremden etkilenen illerden ellerini hiçbir zaman çekmeyeceklerinin altını çizerek, “Burası eskisinden daha iyi olana kadar devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye genelinde devam eden yatırımlarının da bulunduğuna işaret eden Karaismailoğlu, deprem gündemi nedeniyle erteledikleri bazı açılışları da artık gerçekleştireceklerini dile getirdi.
Karaismailoğlu, bunlardan en önemlilerinin Ankara-Sivas hızlı tren hattı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Nisan sonuna gelmeden bunu da bitirip hizmete alacağız. Sadece Sivas’ı değil Kırıkkale ve Yozgat’ı da bağlamış oluyoruz. Yine İstanbul’da Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden geçen metro hattımızın da son aşamasına geldik. Onu da önümüzdeki günlerde açarak hem dünyanın en büyük kapasiteli ve en modern hastanesi, günlük 100 bin insan hareketinin olduğu hastaneyi metroyla buluşturup, İstanbul’un yeni toplu yaşam alanları olan Kayaşehir ve Başakşehir’i de metro ile buluşturmuş oluyoruz. Kağıthane-İstanbul Havalimanı metro hattının da Gayrettepe uzantısını önümüzdeki günlerde açacağız. Ankara’da AKM-Kızılay metro hattını önümüzdeki günlerde hizmete alacağız. Zigana Tüneli 14,5 kilometreyle Avrupa’nın en uzun tüneli. Bunu da önümüzdeki günlerde hizmete alacağız. Adana’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü de bitiriyoruz.”
Türkiye’nin ulaştırma ve altyapı alanındaki yatırımlarının dünya tarafından ciddi şekilde takip edildiğini, yaptıkları bütün işlerle gurur duyduklarını ancak hiçbir zaman yetinmediklerini aktaran Karaismailoğlu, büyük hedefleri olduğunu ve bunlara ulaşmak için de olmazsa olmazlarının güçlü bir ulaştırma altyapısı olduğunu bildirdi.
Karaismailoğlu, “Çok büyük işler yaptık. Yapmaya devam edeceğiz. Ancak (depremden bölgesi) buradan hiçbir zaman elimizi çekmeyeceğiz. 30 gündür burada milletimizle beraberiz. Biz milletimiz sıkıntı içerisindeyken başka yere gidemezdik. Geceleri çadır kentlerde gündüzleri işimizin başında vatandaşımızın biraz daha yüzü gülümsesin diye daha rahat yaşam konfor alanları üretiyoruz. Vatandaşımızı çadırda gördükçe bu alanları (konteyner) bir an önce bitirmek için çalışıyoruz. Çadır kentlerde mart sonu itibariyle önemli bir mesafeyi aşmış olacağız ama nisan sonu itibariyle Adıyaman ve diğer deprem bölgelerinde çadır görmeyeceğiz. Hedefimiz budur.” değerlendirmesini yaptı.