Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, kısa pistli gemilerden kalkma kabiliyeti olan Bayraktar TB3‘ün ilk uçuşunu geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiklerini belirterek, “Hatta bugün itibarıyla 8’inci uçuşunu yapıyor. Henüz inmemiş olması lazım, 6 saat sürekli uçuşlarını devam ettiriyoruz. Onu da en yakın zamanda inşallah kısa pist gemimize konuşlandırıp göreve hazırlıyoruz. 2024 yılında inşallah göreve başlayacak.” dedi.
Bayraktar, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Milli Teknoloji Hamlesi” konulu söyleşide, insansız uçakların en büyük katma değerinin içerisindeki yüksek teknoloji ve yazılımlar olduğunu söyledi.
İnsansız hava araçlarının temelinde Cezeri’nin olduğuna işaret eden Bayraktar, “Dünyanın en iyisini de yapabiliriz. Aslında bize güçlü kökler bu gücü veriyor. Bunu hiç unutmayacağız. Çünkü bunu unuttuğumuz zaman nasıl ki saksıdaki bir ağaç göğe uzanamazsa öyle kalmış oluruz.” ifadesini kullandı.
Bayraktar, 1924’lü yılların başında dünyada havacılığın doğduğunu, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de havacılık cemiyetlerinin kurulduğunu kaydederek, “Cumhuriyetin ilk yıllarında büyük bir atılım olduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi Vecihi Hürkuş. Hürkuş aslında Yeşilçam’ın dalga geçtiği gibi bir karakter değil. Aslında bir kahraman ve Kurtuluş Savaşı’na katılmış bir gazidir. Hatta düşmanın pençesinden kurtuluyor ve esir düşüyor Azerbaycan’da. Oradan da yüzerek kurtuluyor. O adayı da yakından gördük. Dünyada havacılık doğarken ölüyor.” diye konuştu.
Dünyada havacılığın doğuşunu sörf dalgasına benzeten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sörf dalgasının önünde olduğunuzda biliyorsunuz çok daha avantajlı oluyorsunuz. Arkaya düştüğünüzde ise sürekli zorlanıyorsunuz. Dolayısıyla doğarken aslında işin kökünde varız ama maalesef 1950’ye varıncaya kadar Türkiye’de bu çalışmaların akamete uğradığını görüyoruz. Hezarfen Ahmed Çelebi’nin çalışmalarının bir anlamda akamete uğradığı gibi. En azından öyle rivayet ediliyor. Lagari Hasan Çelebi roketcilik bilimiyle uğraşıyor. Belli bir dönemden sonra takvimde ilerlediğinizde maalesef medeniyetimizin organik bağının koptuğunu görüyoruz. Bizlerin de aslında Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında yapmaya çalıştığı o, daha iyi gideni tesis etmek.”
Türkiye’de bir dönem dışarıdan getirilen teknoloji ile sadece imalat ve montajı yapılabilen sanayi modelinin benimsendiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Sadece bir anlamda toplumun bilgi hazinesini değil, toplumu bağımsızlaştırmayan, dışarıya bağlayan ve sadece o üreticileri zengin ve müreffeh hale getiren bir model geldiğini görüyoruz. Ta ki havacılıkta ikinci dalga çıkana kadar. İnsansız araçlar bir anlamda bunu ifade ediyor. Dünyada insansız hava aracı denilince bilinen bir şey değildi. Ufak bir mühendislik girişimi olarak çalışmaya başladığımızda İHA dediğinizde insanlar ‘Öyle şey mi olur?’ diyordu. O dönemde ufak bir ekiple başlayan çalışmaların bugün 20 senede nerelere geldiğini dinleyeceğiz ama burada önemli husus, zamanı doğru yakalamak. Bir anlamda o günün değil de geleceğin teknolojisine önden hazırlık yapmak.”
Selçuk Bayraktar, 2004’te ilk robot uçakla uçuşlarını gerçekleştirdiklerini, 2007’de de Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine ilk robot İHA’nın teslim edildiğini söyledi.
Bayraktar, 2008’de Türk Silahlı Kuvvetleri ile Şırnak, Diyarbakır ve Hakkari’de yer aldıklarını ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu:
“2009’da Bayraktar TB2 bütün dünyaya nam salmış, dünyada en fazla ülkeye ihraç edilmiş, dünyanın en meşhur SİHA’sı o şu an. En yakın rakibinden 5 kat daha fazla gidiyor. Onun ilk versiyonu 2009’da uçtu ve 2014’te Bayraktar TB2 ilk uçuşunu yaptı. 2015 yılında Roketsan’ın geliştirdiği milli akıllı mühimmatlarla entegrasyonunu tamamladık. Terörle mücadelenin belini kırması o döneme tam olarak rastlıyor. Bayraktar TB2 650-700 kilogramdı, mini İHA ise 6 kilogramdı ve Akıncı 6 ton. 2019’da Akıncı ilk uçuşunu yaptı ve şu an 40 bin saatin üzerinde, 8 ülkeye ihraç edilmiş durumda. Bizler dışarıdan insansız hava aracı alabilmek için ülkelerin kapılarını çalan bir ülkeyken dünyaya insansız hava araçlarımızı ihraç ediyoruz.”
2020 yılında geleceğin akıllı uçan otomobili Cezeri’nin konsept çalışmasına yer verdiklerini anımsatan Bayraktar, şunları söyledi:
“2022 yılında da Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında söz vermiştik milletimize, ‘Ülkemizin ilk insansız savaş uçağını uçuracağız.’ diye. Milletimize bir sürpriz yaptık. 2023’e bir ay kala ilk uçuşumuzu yaptık. İlk uçuşuyla birlikte gelecekteki havacılık muhaberesinin kapılarını bize açmış oluyor. Bizlerin artık takipçi değil, dünyaya oyun kurucu olarak tam bağımsız ve hür şekilde devam edeceğimizin müjdesini verdi bu uçuş. Sonrasında da ayrı bir gelişme var. Kısa pistli gemilerden kalkma kabiliyeti olan Bayraktar TB3’ün ilk uçuşunu geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdik. Hatta bugün itibarıyla 8’inci uçuşunu yapıyor. Henüz inmemiş olması lazım, 6 saat sürekli uçuşlarını devam ettiriyoruz. Onu da en yakın zamanda inşallah kısa pist gemimize konuşlandırıp göreve hazırlıyoruz. 2024 yılında inşallah göreve başlayacak.”
Bayraktar, Türkiye semalarında tam bağımsız ve hür oluncaya kadar çabalarının devam edeceğini vurgulayarak, “Tam bağımsız ve hür olmasından neyi kastediyoruz? Bizler bu uçakları ve teknolojileri bugüne kadar dışarıdan aldık, değil mi? Ancak montaj hatlarında Türkiye bunları üretebildi. Dışarıdan aldığımız uçaklar içerisinde de yabancı yazılımlar vardı, adam tuşa bastığında kalkmıyordu, parçasını vermediğinde uçuramıyorduk. O zaman da onun dediği kadar, dilediği kadar ancak hareket kabiliyetine sahipti. Bir anlamda tam manasıyla hür değildik. Prangalıydı bacaklar. ‘O prangalar yıkılıncaya kadar bizler bu çabamızı dünyanın en iyisine, en dosdoğru düsturuyla geliştirecek şekilde devam edeceğiz.’ dedik. Baykar’ın genetik kodu bu arkadaşlar.” değerlendirmesinde bulundu.
TEKNOFEST 2023’te dünya havacılık tarihine geçecek uçuşların yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, “İlk defa iki insansız savaş uçağı yakın mesafe kol uçuşu gerçekleştirdi. Bu, bir anlamda geleceğin havacılık muhaberesine ait demonstrasyon. Daha önce Amerika’da uzak kol uçuşu gerçekleştirmişlerdi. Elbette bu yarış, bu yeni dünyaya kapılarını açtık ama yürümemiz gereken çok yol var ama bütün bunlara rağmen bu uçuşların gerçekleştirilmiş olması artık bu dünyada bizlerin oyun kurucu olduğunu müjdeliyor. Bu uçuşlarla bir anlamda geleceğin havacılık muhaberesinin nasıl olacağı, bütün topluma TEKNOFEST ile paylaşılmış oldu.” dedi.
Bayraktar, dünyada iyilik, ahlak ve adaletin daha gür sesle çıkarılabilmesi için gençlerin çalışmalarına ihtiyaç olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bebeklerin hesapsız, arsız ve azgın bir şekilde katledildiği dünyada medeniyetimizin ahlak, iyilik ve adalet sesinin daha gür çıkabilmesi için bu uçaklara ve sizlerin çalışmalarına ihtiyaçları var. Şayet bizlere bir mühlet veriliyorsa zamandan, her konuştuğumuz dakikada bebekler ölüyorsa ve bizim çocuklarımız ölmüyorsa demek ki zamandan ve Yaradan’dan borç alıyoruz. Bu varlığımızın bir izahı olması gerekiyor. Bu izah da ancak dosdoğru bir şeyler yapacaksak ve gün gelip bu zulüm duracaksa bir anlamda yoksa bizlerin de yaşamasının pek bir anlamı yok. İnsanoğlu eşit ve hürse bir gün bir ucundaki evladı ölüyorsa benimki de ölebilir, öyle bakmamız gerekiyor. Biz buna seyirci kalıyorsak şu anda ancak zamandan borç aldığımız anlamına, bize bir mühlet verildiği anlamına geliyor. Dolayısıyla sizlere, bizlere ve nesillerimize büyük işler düşüyor. Yoksa bugün o ‘Durun.’ demediğimiz zulüm yarın zaten bizim kapımızı da çalacak.”
Konuşmanın ardından KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, Üniversite Senatosu adına fahri doktora beratı verdiği Bayraktar’a cübbesini giydirdi.
Çok sayıda öğrenci ve akademisyenin ilgi gösterdiği söyleşide, yer bulamayan öğrencilerin programı ayakta takip ettiği görüldü.