Etrafındaki yapıları ve kemiği iterek büyüyen tümörün görme kaybına yol açtığı “kordoma” hastalığının tedavisi, Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Hastanesindeki Beyin ve Sinir Hastalıkları Cerrahisi ile Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Anabilim Dallarının birlikte gerçekleştirdiği operasyonla tedavi edilebiliyor.
Beyin ve Sinir Hastalıkları Cerrahisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Çeltikçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kordomanın bir milyon kişide bir görüldüğünü, çok yavaş ilerlediğini, genellikle son aşamada belirti verdiğini, bu sebeple “sinsi” bir hastalık olduğunu ifade etti.
Nadir bir hastalık olduğundan müdahale, tedavi ve cerrahi hakkındaki farkındalığı çok olmamasına karşın KBB ve beyin cerrahisi ekiplerinin birlikte çalışmasıyla bu hastalığa karşı başarılı operasyonlara imza atılabildiğini ve tümörün tama yakın çıkarılabildiğini anlatan Çeltikçi, şunları söyledi:
“Hastalar, ilerleyen dönemlerde burun kanaması, tıkanıklığı ile gelebildiği gibi görme kaybı, şaşılık, koku alamama, yutkunma kaslarında felç gibi problemlerle de hastaneye başvurabiliyor. Bunun nedeni, tümörün erken dönemde belirti vermemesi, hastalık nadir görüldüğünden çok fazla bir tarama yönteminin olmaması, hastaların çoğunun ileri evrede tanı almasıdır.
Kordoma, kafa tabanı diye isimlendirilen beynin üzerine oturduğu kafatası kemiğinin birleşim noktalarına yerleşen tümörden kaynaklanıyor. Kafa tabanının ön tarafı burun, arka tarafı da beyin sapıdır ve bunlar kritik noktalardır. Tümör, ortak bir noktadan kaynaklandığından her iki tarafa doğru büyüyor. Ne tamamen burun ne de beyin tümörüdür. Bu nedenle iki uzmanlık alanının işbirliği ile operasyon yapılıyor.”
Adana’dan genç bir hastanın burun tıkanıklığı ve görme kaybı şikayetiyle birkaç farklı merkeze başvurduktan sonra Gazi Üniversitesi’ne geldiğini ifade eden Çeltikçi, şikayetlerinin 3 ay önce başladığını, tümörün biyopsi ile tespit edildiğini ve kordoma tanısı konulduğunu bilirdi.
Çeltikçi, hastanın ameliyatını KBB Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melih Şahin ile birlikte ameliyatı yaptıklarını aktararak, şunları kaydetti:
“Hastamızın kafa tabanına yerleşen, portakal büyüklüğünde yaklaşık 8 santimetre çapındaki tümörün tamamını, kafasında kesi yapılmadan burun deliklerinden çıkarttık. Çok başarılı bir operasyon tamamlandı. Hastamız hastaneye yatırıldığı 3 haftalık süreçte ışık dahi seçemiyordu, kapkaranlıktı. Ameliyattan çıktığı gibi hareketleri seçebilmeye başladı, ertesi sabah ise ilk defa benim yüzümü gördüğünü belirterek, ‘Hocam beklediğimden gençmişsiniz’ dedi. Hastamız, ömür boyu takip edilecek, bazı aşamalarda lokal ışın tedavisi alacak.”
Operasyonda yer alan Doç. Dr. Şahin, burun deliklerinden bir kamera yardımıyla girilerek beyin ameliyatının gerçekleştirildiğini anlatarak, “Bu nadir yapılan ve komplike bir ameliyat olduğundan, mutlaka beyin ve sinir cerrahı ile bu alanda uzmanlaşmış KBB hekimi tarafından yapılmalıdır. Bu ekip, daima bu alanda birlikte çalışan ekip olmalıdır.” diye konuştu.
Bu ameliyatta, uygulama yapılacak bölgenin çok dar olmasının operasyonu zorlaştırdığını vurgulayan Şahin, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu bölge beynin ve burnun komşu olduğu bir kavşak noktasıdır. Burada gelişen tümörler burna ve beyne doğru büyüyebilir. Görme kaybı yaşayan bu hasta grubunun temel tedavisi cerrahidir ve tedavi edilebilir bir durumdur. Görme sinirinin ölmeden önce müdahale edilmesi halinde hastalar tekrar görmelerine kavuşabilir.
Bu operasyonda herhangi bir kesi olmuyor. Her iki burun deliği koridor olarak kullanılıyor. Operasyonu, beyin ve KBB cerrahı birlikte yapıyor. Bir taraftan kamera gibi görüntüleme yöntemleri diğer taraftan ameliyat enstrümanları kullanılıyor. İki cerrah aynı anda ‘4 el’ diye isimlendirilen cerrahi ile çalışıyor. Burnun koridor olarak kullanılarak beyin bölgesine ulaşılıyor. Aynı dışarıdan beyin kesisi yapıldığı gibi burun içinden beyin kesisi yaparak ilgili tümöre ulaşıyoruz ve tümörü çıkarıyoruz. Tümör çıkarıldıktan sonra da o bölgeyi, beyin sıvısının kaçmaması, beyne hava girmemesi için onararak ameliyatı sonlandırıyoruz.
Başarılı geçen ameliyat sonrası tekrar görmeye başlayan 24 yaşındaki Bahar Ünüvar, doğuştan herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığı söyledi.
Önce ani burun tıkanıklığı geliştiğini, kısa süre içinde nefes almakta zorlanmaya başladığını ve eş zamanlı olarak her iki gözünde görme kaybı ortaya çıktığını aktaran Ünüvar, “Ağustos sonu eylül başında şikayetlerim ortaya çıktı. Grip gibi başladı ve nefes almakta zorlanma ile görme kaybı aynı anda oldu. Ameliyat için Ankara’ya geldiğimde hiçbir şey göremiyordum artık.” dedi.
Ünüvar, şikayetler başladığında Adana’da birkaç farklı merkeze başvurduğunu ve kordoma tanısı konulduğunu, kendisine ışın tedavisi alabileceği ancak burada ameliyat edilemeyeceği bilgisi verildiğini aktardı.
Hastalığa bağlı görme yetisini kaybettiğinde yıkıldığını, bir daha göremeyecek olma düşüncesinin kendisini çok üzdüğünü dile getiren Ünüvar, duygularını şöyle anlattı:
“Birden karanlığın içinde kaldım, çok korktum. Çünkü, doğuştan kör değildim, her şeyi görmüştüm. Bir daha göremeyecek olma düşüncesi çok üzüyor ve korkutuyordu. Görmeyen bir insan nasıl olur? Sürekli bir başkasının yardımına ihtiyacım olacaktı. Şu an çok şükür atlattım, tekrar görebiliyorum. Görmek çok güzel bir şey. Hiçbir şeyi göremezken şimdi tüm renkleri görebiliyorum, karanlık yok. O dönemde en çok insanların yüzlerini görebilmeyi istedim, şimdi herkesi, her şeyi görebiliyorum.”
Ünüvar, ameliyatın üstünden 5 gün geçtiğini aktararak, “Ameliyatın hemen ardından gözlerim açıldı, görebildim. Görme yetimi kaybetmiştim, daha sonra Emrah ve Melih hocalarımız ameliyatımı yapabileceklerini söyledi. Türk hekimlerine güveniyordum, umudumu da yitirmedim. Bundan daha güzel bir cümle olamaz, görebiliyorum.” diye konuştu.