Kronik hastalıklarda tüm sebeplere yönelmeden hastalığı ortadan kaldırmanın zor olacağını belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, 21. yüzyıl tıp anlayışı olan fonksiyonel tıp tedavisinin de Türkiye’deki doktorlar arasında giderek daha çok yaygınlaştığını söyledi.
Son 10 yıldır özellikle Amerika’da yaygınlaşan, sadece hastalıkların belirtilerini değil, hastalığın sebeplerini de ortadan kaldırmaya odaklanan 21. yüzyıl tıp anlayışının fonksiyonel tıp olduğunu belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, Türkiye’de de bu uygulamanın giderek yaygınlaştığını söyledi. Hekimlikteki, “Hastalık yoktur. Hasta vardır. O yüzden tedavi kişiye özeldir” ilkesini benimseyen Uzm. Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Uzun yıllardır hizmet verdiğimiz hastalara bu anlayışla yaklaştık. Esas olan hastalığın semptomlarını iyileştirmek olduğu kadar hastalığa sebebiyet veren sıkıntıları da ortadan kaldırabilmek olması gerekiyor. Özellikle kronik hastalıklarda hastalığın tüm nedenlerine yönelmeden başarıya ulaşmak zordur” dedi.
Kas ve iskelet sistemi hastalıklarının, kişilerin yaşam kalitesini oldukça düşüren, üstelik toplumda yaygın görülen hastalıklar olduğunu ifade eden Şahabettinoğlu, “Örneğin günümüzde toplum bireylerinin yüzde 70 ile 90’ı arası yaşamının herhangi bir döneminde en az bir kez bel ağrısı çekmektedir. Her insanın farklı genetik yapıya sahip olduğunu ve her hastanın aynı hastalıkta bile farklı şikayetleri olabilir. Detaylı muayene ile teşhis ve hastalığın ana sebeplerini anlama çabası bizim için önemlidir. Hastalıktan çok hastayı odak olarak alıp çevresel ve yaşam tarzı faktörlerini ve aralarındaki etkileşimleri hasta ile konuşmak, onların hikayelerini dinleyip iyi anamnez almak önceliğimiz olmalıdır. Hastayı sadece bedensel değil, ruhsal, zihinsel ve çevresel faktörlerle bir bütün olarak görmek her zaman tedavi başarısını arttırmaktadır” diye konuştu.
Hareketimizi sağlayan kas-iskelet sistemi hastalıklarının, fonksiyonel kısıtlılıklara yol açtığını ifade eden Şahabettinoğlu, “Bu kısıtlılıkların oluştuğu bel ve boyun fıtığı, bel kayması, sakroiliak disfonksiyon, temporomandibular (çene eklemi) disfonksiyonu gibi hastalıklarda uyguladığı manuel terapi (elle tedavi) ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Tedavi sonrası hastaların, hastalıklarının asıl nedenlerinden kaynaklanan ağrıdan korunma, ağrının tekrarı ve ağrının kronikleşmesinin engellenmesi konusunda bilgilendirilerek eğitilmesinin bu hastalıkların tekrarını önleme konusunda oldukça önemlidir. Tedavi sonrası iyileşen hastalar ya da hasta olmayan bireyler için beslenmenin düzenlenmesini ve özellikle kilo kontrolünü, sigara içmenin önlenmesini, alkol-kafein gibi içeren içecek alımının azaltılması da çok önemli unsurlardır. Çoğu insan bedenini oldukça hoyrat kullanmakta ve ancak hasta olduğunda doktora gitmektedir. Sağlıklı, formda ve zinde olarak keyifle süreceğimiz bir hayat istiyorsak doğru beslenme ve egzersiz ile stres yönetiminin hayatımızda mutlaka olması gerekiyor” şeklinde konuştu.