Feyzioğlundan Yeni Anayasa Açıklaması

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Biz cumhurbaşkanı istiyoruz. Parti genel başkanının altında toplanmak istemiyoruz. 15 Temmuz’da Türk milletinin yüzde 100’ünün sayın Erdoğan’ın çağrısı üzerine devletin arkasında saf tutmasını sağlayan sayın cumhurbaşkanının hiçbir siyasi partiyi temsil etmemesi, yüreğinde birine dair yakınlık olabilir fark etmez ama Anayasa’ya göre partisiz olmasıydı. O sebeple devleti, milleti temsil ediyordu. Bir siyasi parti genel başkanı çağırdığında milletin yüzde 100’ü koşup gitmez. Ama cumhurun başı çağırırsa koşarız” dedi.

Yayınlama: 14.01.2017
1.165
A+
A-

Çorum Barosu’nu ziyaret ederek Baro Başkanı Av. Altan Akpınar ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yeni anayasa değişikliği çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Feyzioğlu, cumhurbaşkanının partisiz olması yönündeki çağrısını ise yineledi.

Bir basın mensubunun Türkiye Barolar Birliğinin internet sitesinde yeni anayasa değişikliği teklifi hakkında oluşturulan görüş formuna daha çok hangi yönde görüşlerin iletildiği yönündeki sorusunu cevaplayan Feyzioğlu, “Bizim mevcudumuz 100 binin biraz üzerinde. Bir internet sitesi hazırladık. Burada karşılaştırmalı tablomuz var. Tüm meslektaşlarımız da o tabloda ilgili maddeye tıklayarak o madde ile ilgili görüşünü ve genel olarak tüm değişiklikle ilgili görüşünü yazabiliyor. 20 binin üzerinde yorum geldi. Bu tüm Türkiye’de bugüne kadar yapılmış en kapsamlı kamuoyu çalışması da denilebilir. Çözüm sürecinde tüm Türkiye’ye heyetler çıktı. Anayasa değişikliğini anlattılar. Nasıl bir çözüm, barış olacak biliyorsunuz onun hikayelerini dinledik. Bu anayasa değişikliğinin ne getirdiğini Türkiye’ye kimse anlatmaya çalışmadı. Bu eksikliği Barolar Birliği olarak biz gidermek adına kendi meslektaşlarımızı önce bilgilendirmeliydik. O yüzden böyle bir çalışma yaptık” ifadelerini kullandı.

“En çok mahkemelerle ilgili talep geliyor”






İnternet sitelerine gelen 20 binin üzerindeki yorumun odaklandığı noktanın ağırlıklı olarak mesleklerini ilgilendiren kısmın mahkemeler olduğunu açıklayan Feyzioğlu, “Çünkü bu sistem mahkemeleri doğrudan doğruya siyasi parti genel başkanına bağlıyor. Çünkü cumhurbaşkanını sadece bir cumhurbaşkanı olarak düşünmek doğru değil bu sistemde. Cumhurbaşkanına siyasi parti genel başkanlığı da veriyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanının iki şapkası olacak. Bir devlet başkanı şapkası bir de siyasi parti genel başkanı. Siyasi parti genel başkanı şapkasıyla devlet başkanı şapkası birbirinden ayrılmayacak ki, aynı kişi giyiyor bu şapkayı, üst üste giyiyor. Şu halde mahkemelerle ilgili kısımda yetki sahibini bir siyasi parti genel başkanı yapıyorsunuz. Vatandaşın davasında ’sen suçlusun, sen suçsuzsun’ diyecek hakim cumhurbaşanına aynı zamanda siyasi parti genel başkanına bağlı. Çorum’da davanızın aslında mahkemede değil il başkanlığında, ilçe başkanlığında görülecek. Türkiye’de davalar cemaat evlerinde çözülüyor. Cemaat abileri, ablaları davalarda karar veriyor. Böyle paralel devlete karşıyız demiyor muyduk? Abilerin ablaların yerini ilçe başkanları alırsa yine bir başka paralel devlet gelmez mi? Bir tane devlet vardır, ikincisi yoktur. Devletin bir tane mahkemesi vardır, ikincisi yoktur. Mahkemeleri siyasi parti genel başkanına bağlarsanız, o siyasi parti genel başkanını kim temsil eder il ve ilçelerde? İl başkanı ve ilçe başkanı. O zaman il ve ilçe başkanı mahkemelerin üzerinde söz sahibi olur. İşte bu yüzden bizim meslektaşlarımızın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına aykırı buluyor bu gelişmeleri. Doğrudan bizi ilgilendiriyor, avukatları ilgilendiriyor. Yakın zamanda vatandaş davasının çözülmesi için cemaatten iş takipçisi arardı artık iktidar partisinin teşkilatından iş takipçisi arayacak. Olan yine vatandaşa olacak” dedi.

“Avukatlar kaygılı”

Meslektaşlarının bu konuya çok ciddi önem verdiklerini ve kaygılı olduklarını dile getiren Feyzioğlu, “Türkiye için çok kaygılılar. Ben tüm Türkiye’den geri dönüşler, haberler alma konumundayım ve milletimize çok güveniyorum. Meclis ayrı bir konu, meclis başka saiklerle çalışıyor gördüğümüz kadarıyla. Onu benim anlamam ya da açıklamam mümkün değil. Gerçekten anlamıyorum nasıl çalıştığını ama Türk milletinin nasıl bir sağduyu ile hareket ettiğini biliyorum. Hep sağduyu ile hareket etmiştir bundan sonra da sağduyuyla hareket edecektir. Milletin kaygısı var. Haklı kaygısı var. Bugüne kadar başkanlık gelirse Türkiye bölünür diye haklı olarak kendisine anlatılanı unutmuyor Türk milleti. Ve düne kadar başkanlığın, bölünmenin ilk adımı olduğunu dinlediğinde hak vermiş bir milletin aksine inandırmak heralde mümkün olmayacaktır. Başkanlığı istikrar getirecek diye işte valla dayatmalarla istikrar olmuyor. İstikrar olması için milli birliğimizin, beraberliğimizin korunması lazım. Peki bir ülkede milli birliğin korunması için milletin tek çatı altında kucaklaşması lazım. Cumhurbaşkanının partisiz olması, parti genel başkanı olmaması cumhurbaşkanı seçilince partisiyle resmi ilişiğinin kesilmesi milleti tek vücut temsil etsin diyedir. Hatırlayın rahmetli Süleyman Demirel kendisinden en hazzetmeyenler, en kemikleşmiş muhalifleri dahi ‘İki Demirel vardır derler. Bir başbakanlığı dönemindeki Demirel, ikincisi de cumhurbaşkanlığı dönemindeki Demirel’ ve cumhurbaşkanlığına hiç kimse söz söylemez. Sebep nedir biliyor musunuz? Sebep, cumhurbaşkanlığı döneminde parti rozetini çıkartıp, parti bayrağını asıp tüm milletin temsilcisi olduğunu herkese göstermesidir.

Şimdi parti genel başkanı bir cumhurbaşkanı kim ne derse desin sadece ve öncelikle kendi partisinin tabanını temsil edecek. O andan sonra Türk milleti biraz daha ayrıcalıklılar ve kendisinden olmayanlar diye parçalara ayrılacak. Türk milleti cumhurbaşkanının temsilinde onun makamında birliğini yitirdiğinde, parçalandığında, siyasi partilere göre bölündüğünde bunun bir adım sonrası vatanın parçalanması senaryosunun harekete geçirilmesi olur. Niçin biz bu teröristlere, teröristlerin arkasındaki küresel güçlere bu malzemeyi veriyoruz. Yazık değil mi bu ülkeye, yazık değil mi bu millete. Konunun AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, MHP, HDP rekabeti düzleminde alınması yanlıştır. Biz burada siyasi parti yarışması yapmıyoruz. Olsaydı ağzımızı bile açmazdık. Hiç ilgilendirmezdi. Burada bütün siyasi partilerin üzerinde bunun çok dışında Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesini konuşuyoruz. Belki 20 yıl sonra, 30 yıl sonra bu partilerin hiçbiri olmayacak. Bilemeyiz. Bugünkü siyasetçilerin hiçbiri olmayacak. Bugün böyle ciddi sistem değişikliği getirilirse torunlarımızın torunları öyle bir ülkede yaşayacaklar. Yani milleti parçalanmış, Allah korusun belki toprakları parçalanmış. Birbirine düşmüş ve bu birbirine düştüğünde de ‘durun bakalım hepimiz Türk milletiyiz’ diyecek bir cumhurbaşkanından yoksun Türkiye’de yaşayacaktır” diye konuştu.

“Sayın cumhurbaşkanını partili yapmak cumhurbaşkanını bir siyasi parti genel başkanı seviyesine indirmektir”

“15 Temmuz’da Türk milletinin yüzde 100’ünün sayın Erdoğan’ın çağrısı üzerine devletin arkasında saf tutmasını sağlayan sayın cumhurbaşkanının hiçbir siyasi partiyi temsil etmemesi, yüreğinde birine dair yakınlık olabilir fark etmez ama Anayasa’ya göre partisiz olmasıydı” diyen Feyzioğlu, “O sebeple devleti, milleti temsil ediyordu. Bir siyasi parti genel başkanı çağırdığında milletin yüzde 100’ü koşup gitmez. Ama cumhurun başı çağırırsa koşarız. Sayın cumhurbaşkanını partili yapmak cumhurbaşkanını bir siyasi parti genel başkanı seviyesine indirmektir. Bu söylediğim cumhurbaşkanlığı makamını korumaya yöneliktir aynı zamanda. Ben Türk milletinin bu sağduyuda davrandığını, davranacağını biliyorum. Geri bildirimler de bu yönde. Milletimize güvenelim ve doğruyu anlatmaya devam edelim. Kamplaştırmadan, siyasi parti çekişmesine meseleyi asla sokmadan” dedi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş