Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Türkiye Yüzyılında ‘daha adil bir dünya mümkün’ çağrısını yaparak küresel barışa hizmet eden bir ülke konumundayız.” dedi.
Altun, Tuzla Belediyesi ile Azerbaycan’ın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından, Karabağ Zaferinin 2. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen “Bir Millet Bir Zafer” programına katıldı.
Konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileterek başlayan Altun, konu Azerbaycan olunca söze “gardaş” diye başladıklarını, “Can Azerbaycan”, “Kardeş Azerbaycan” dediklerini söyledi.
Bahtiyar Vahapzade’nin Azerbaycan-Türkiye şirinden “Bir ananın iki oğlu/ Bir amalın iki kolu/ O da ulu, bu da ulu/ Azerbaycan Türkiye” dizelerini okuyan Altun, “Ne mutlu ki gardaş Azerbaycan’ın 30 yıl boyunca Ermeni işgali altındaki toprakları azat edildi. 27 Eylül’de başladı bu kutlu mücadele. 44 gün sürdü ve bu 44 günü biz anbean yaşadık. Saniye saniye, dakika dakika, saat saat, gün gün yaşadık. Nasıl büyük bir mücadele verildiğini ve nasıl zafere ulaşıldığını gördük.” diye konuştu.
Altun, bu işgalin esas itibariyle bir millete büyük bir saldırı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Türklüğe saldırıydı, Müslümanlığa saldırıydı. Şuşa azat edildiğinde, Karabağ toprakları azat edildiğinde esas itibariyle bu yalnızca Azerbaycan’ın değil, yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Türk dünyasının bir zaferiydi. Hamdolsun bu zafer kazanılmıştır ve bugün bu zaferin ikinci yıl dönümünü şanla, şerefle kutluyoruz.”
Ermenistan’ın hukuk dışı işgalinin 30 yıl boyunca dünyanın gözü önünde cereyan ettiğini aktaran Altun, Azerbaycan ve Türkiye’nin bu işgale dikkati çekmek ve ortadan kaldırmak için bütün uluslararası platformlarda canla başla mücadele verdiğini, diplomasinin bütün imkanlarını kullandığını dile getirdi.
Altun, “Karşımızda adeta unutulan bir işgal vardı. Ne yazık ki bu zulme dünya sessiz kaldı. Bu işgal esnasında birçok masum insan canından oldu. Milyonlarca Azerbaycan vatandaşı yerinden edildi. Çok sayıda tarihi ve kültürel yapı tahrip edildi.” diye konuştu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev’in, Nisan 2021’de azat edilen topraklara kendilerini davet ettiğini hatırlatan Altun, heyet olarak Karabağ’a gittiklerini, birçok noktayı ziyaret ettiklerini, bunlar içinde Ağdam ziyaretini unutamadıklarını dile getirdi.
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgenin ve Karabağ’ın yeniden ayağa kalkmasında Türkiye’nin bütün kapasitesini kullanmasıyla alakalı çok net bir duruş sahibi olduğunu, bu noktada bütün kurum ve kuruluşları teşvik ettiğini söyledi.
Bu 2 yıllık süreçte Karabağ’ın sadece özgürleşmesini değil, aynı zamanda kalkınmasını da gördüklerini belirten Altun, şunları kaydetti:
“Geçen 30 yıl içerisinde Azerbaycan ve Türkiye’nin bütün uluslararası platformlardaki girişimleri karşılık bulmayınca bu noktada yapılacak olan belliydi. Azerbaycan kendi imkanlarıyla ve elbette Türkiye’nin de desteğiyle adımını attı ve 44 günlük bir süreçte zaferle süreci taçlandırdı.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Azerbaycan’ın uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak bu adımı attığını da vurgulayarak, “Bir işgal vardı ve işgali ortadan kaldıran bir azat etme süreci var. Dolayısıyla bu süreç uluslararası hukuka uygun bir şekilde yürümüştür.” dedi.
Altun, Türkiye’nin o süreçte 4 alanda Azerbaycan’ın yanında olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Siyasi anlamda Azerbaycan’ın yanındaydı. Sayın Cumhurbaşkanımız lider diplomasisiyle bütün etkisini, itibarını ve uluslararası alandaki yetkinliğini kullanarak, Azerbaycan’ın bu haklı mücadelesini uluslararası alana taşıdı ve Azerbaycan’a destek için uluslararası çok ciddi bir diplomatik atılım içerisinde oldu. Diğer taraftan yine birçok uluslararası platformda Dışişleri Bakanlığımız başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşumuz yoğun bir gayretle Azerbaycan’ın diplomatik elçiliğini yaptı adeta, Azerbaycan’ın haklı davasını anlattı. Azerbaycan’a bu süreçte verilen ikinci destek hiç kuşkusuz askeri destekti. Birileri bunu sorunsallaştırıp, bunun arkasında birtakım art niyetli çabalar arasa da, biz de burada uluslararası hukuka her zaman referans vererek, bu desteğimizi savunduk. Zira unuttukları bir şey var ki 2010 yılında Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya referansla yardımda bulunulmuştur.”
Bu anlaşmanın gereğinin yapılarak Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarının el birliğiyle sahada güçlü bir mücadeleyle azat edildiğini dile getiren Altun, üçüncü desteğin ise enformasyon alanında verildiğini aktardı.
Altun, Ermenistan’ın, uluslararası alandaki Ermeni lobisinin de imkanlarını kullanarak daha ilk günden itibaren yoğun bir dezenformasyon ve kara propagandaya başladığını hatırlatarak, bu yoğun dezenformasyon ve kara propagandayla Ermenistan’ın işgalini unutturmaya, Azerbaycan’ı işgalci gibi göstermeye çalıştığını ifade etti.
Bu dezenformasyon çalışmalarına karşı ilk günden itibaren dünya kamuoyunu doğru bilgilendirmeye yönelik çok güçlü bir atılım içinde olduklarını kaydeden Altun, “Sahaya özellikle Türk medyasının bütün yetkin muhabirlerini, kanallarını, gazetelerini götürdük. Yine uluslararası medyayı sahaya taşıdık. İletişim Başkanlığımızın birçok personeli sahada bu sürece bizzat koordinasyon anlamında destek verdi.” ifadelerini kullandı.
Altun, bu süreçte çok etkin bir iş birliğiyle dünya kamuoyunu sahadan uluslararası medyanın katkısıyla bilgilendirdiklerini, kimin işgalci olduğunu bütün dünyanın gördüğünü, sahadan uluslararası medyayı beslemelerinin Ermenistan’ın, bütün Ermeni lobisinin dezenformasyon çabalarını geçersiz kıldığını aktardı.
Azerbaycan’a yapılan en önemli desteklerden birinin de milletin verdiği toplumsal destek olduğunu vurgulayan Altun, sosyal medya üzerinden çok yoğun bir şekilde Azerbaycan’a destek verildiğine işaret etti.
Altun, bu süreçte Türkiye’nin, Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının gücüne güvendiklerini belirterek, şunları dile getirdi:
“Önce uluslararası kamuoyu Türkiye’yi ve Azerbaycan’ı yalnızlaştırmaya çalıştı. Bir an önce geri adım attırmaya çalıştı. Fakat iki liderin kararlı duruşu bu sürecin zafer haricinde durmayacağını gösterdi ve bunun üzerine Şuşa’da en son zafer geldiğinde bu kez birdenbire bütün dünya müzakere masasından bahsetmeye başladı. Evet sahada kazandıktan sonra sıra masada da kazanmaya gelmişti. Hamdolsun burada da yoğun bir diplomatik gayretle masada da kazanıldı. Biz buradan şu çağrıyı yapmak istiyoruz; Azerbaycanlı kardeşlerimiz şundan emin olsunlar ki bu yolda yalnız değiller ve yalnız kalmayacaklar. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türk milleti tüm imkanlarıyla yanlarında olacak. Biz de şundan eminiz ki dünya barışı için Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde verdiğimiz mücadelede Azerbaycan bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayacak. Bölgemizin ve dünyanın barışına, refahına, istikrarına yönelik katkılarımıza onlar da destek verecekler.”
Bu zaferle Azerbaycan’ın, Türkiye’nin, Türk dünyasının daha güçlü olduğunu vurgulayan Altun, bu gücün de esas itibariyle bütün dünyaya bir mesaj olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir televizyon programındaki “Krizleri yönetebilirsiniz ama belirsizlikleri yönetemezsiniz. Belirsizliklere hazırlık yapmanız gerekir. Eğer belirsizliklere hazırlık yapmazsanız o takdirde ağır krizlerle karşı karşıya kalırsınız.” şeklindeki sözlerini hatırlatan Altun, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki son 20 yıllık serüveninin, belirsizliklere hazırlık yapma süreci olduğuna işaret etti.
Altun, son 20 yıldır Türkiye’nin bir yandan özgün bir modernleşme yorumuyla güçlü bir kalkınma politikasını hayata geçirirken, öte yandan dış etkilerden bağımsızlaştığını belirterek, bu haliyle özgürleşen, istikrar adasına dönen Türkiye’nin aynı zamanda dünyayı istikrarlaştıran, istikrarlaştırıcı bir güce dönüştüğünün altını çizdi.
Türkiye’nin bölgesinde krizlerin aşılmasına katkı sunan, küresel alanda barışa hizmet eden bir ülke konumuna geldiğini ifade eden Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, esas itibariyle çok yoğun bir hazırlığın neticesidir. 20 yıldır atılan adımlar Türkiye’nin içeride büyümesi aslında sadece Türkiye’ye katkıda bulunan bir unsur değildir. Biz bunu Libya’da gördük, Suriye’de gördük, Karabağ’da da gördük. Bölge barışına, küresel barışa hizmet eden bir unsurdur. Türkiye’nin bu anlamda istikrarlaştırıcı rolü özellikle son dönemde pandemi, küresel salgın ve yine Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında giderek kaotik hal alan uluslararası alanda çok kıymetlidir. Bugün uluslararası alanda çok sert çatışmaların, son derece kaotik gelişmelerin yaşandığını görüyoruz. Bu kaotik gelişmelerde güçlü liderliğe sahip, siyasal istikrarını temin etmiş, tesis etmiş ülkeler öne çıkmaktadır. Türkiye bu anlamda çok ciddi bir imkanla, istikrarlaştırıcı bir ülke olarak sadece kendi barışına, kendi milletinin huzuruna hizmet etmemekte, aynı zamanda bölge barışına ve küresel barışa hizmet etmektedir. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ülkemizin, devletimizin, milletimizin gurur kaynağıdır. Bugün itibariyle Suriye krizinden Rusya-Ukrayna savaşına, bölgesel ve küresel etkisi olan her krizde Türkiye samimi ve gerçekçi çözümler sunan bir ülke olarak öne çıkmaktadır. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bölgesinde ve dünyada istikrarlaştırıcı bir güç haline gelmiş ve Türkiye Yüzyılında ‘daha adil bir dünya mümkün’ çağrısını yaparak küresel barışa hizmet eden bir ülke konumundayız.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, program kapsamında Anadolu Ajansı tarafından Karabağ zaferine ilişkin çekilen fotoğrafların yer aldığı serginin açılışını yaptı.
Programda, Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı ile Azerbaycan’ın İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva da birer konuşma yaptı.