İki çocuk annesi 44 yaşındaki Toker, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Aklında hep babaannesinin mutfak bilgilerini bugüne uyarlama fikri olan Toker, bunun için aşçılık eğitimi aldı.
Bu arada çocukları için evinin mutfağında tencerede ilikli kemik suyu yapmaya başlayan Toker, babaannesinin tarifiyle yaptığı kemik suyu çevresindekilerin de talep etmesiyle kendisine bir atölye kurdu.
Ağırlıklı olarak kadınları istihdam ettiği atölyesinde ürettiği ilikli kemik suyuyla marka haline gelen Toker, şimdi de Bezmialem Vakıf Üniversitesi ile ilik yağından merhem yapmaya hazırlanıyor.
Toker, evinin mutfağında yaptığı ilikli kemik suyunu nasıl marka haline getirdiğinin hikayesini ve yeni çalışmalarını AA muhabirine anlattı.
Halkbank’ın Üreten Kadınlar Yarışması’nda “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi” ödülünü de alan Toker, yola çıkarken işlerin bu kadar büyüyeceğini hayal bile etmediğini söyledi.
İlikli kemik suyu yapmaya çocuklarının bağışıklık sistemini güçlendirmek için başladığını belirten Toker, “Çok iyi yaptığım bir şeyi işe çevirdim. Babaannem beni ilikli kemik sularıyla büyüttü, ben de çocuklarımı böyle büyütmek istedim. Çünkü rol modelim başta babaannem olmak üzere ailemin kadınları. Aşçılık eğitimi alan biri olarak, babaannemin kadim bilgilerini bilimle buluşturmaya çalışırken ortaya bağışıklık sistemini güçlendiren kemik iliği çıktı. Kendi mutfağımda bir tencerede yaparak başladım. Bir tencere iki oldu, iki tencere üç oldu derken evimin sistemi bunu kaldırmadı.” ifadelerini kullandı.
Toker, 15 kişinin çalıştığı bir atölye kurduğunu anlatarak, çalışanların çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu, kadınlara istihdam sağlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Günümüzde kemiğin şifasının unutulduğunu, ilikli kemik suyu içme alışkanlığını tekrar kazandırmak istediklerini belirterek, protein ve omega değerleri çok yüksek olan ilik yağının da yüz yıllardır kullanıldığını söyledi.
İlik yağının saçkıran ve egzama tedavilerinde kullanıldığını anlatan Toker, şöyle devam etti:
“Çukurovalı bir aile olduğumuz için bizde kantaron yağı çok yapılır. İlik yağı da kantaron da çok kıymetli iki ürün. Bu iki kıymetli ürünü bilimle buluşturmak, bunları birleştirip merhem yapmak istedim. Önce Türk Patent ve Marka Kurumu’na gittim. İngiltere ve Amerika’da ilgili kurumlara bu buluşu sundum. Sonra Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Meslek Bilimleri Bölümü Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Kartal ile beraber bunu merhem haline getirmek için 1 Mart itibarıyla imzalarımızı atarak AR-GE çalışmalarına başladık. Merhemi çıkarmamız 8-9 ayı bulacaktır.”
Nezihe Filiz Toker, işini atölyeden Düzce Gümüşova’da kurulan bir üretim tesisine taşıdığını belirterek, bu tesiste ilikli kemik suyunun yanı sıra ilik yağından merhem, kolajen şampuan, yağ bazlı kaş ve kirpik serumu da üreteceklerini söyledi.
Üretimlerinin ana maddesi olan kemiği nasıl işlediklerini anlatan Toker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önce kemikleri kesip, kaya tuzunda bir gece bekletiyoruz. Sonra kemikleri yıkayıp, kan ve tuzdan arındırıyoruz. Ardından fırınlıyoruz ama protein değerleri düşmesin diye çok yüksek sıcaklıkta yapmıyoruz. Fırından çıkan kemikleri büyük kazanlarımıza koyuyoruz, içine defne yaprağı, sirke ekliyoruz. Yaklaşık 35 saat pişiriyoruz. Pişme işleminin sonlarına sebzeleri atıyoruz. Ocağın altını kapatıyoruz ve birkaç saatte demleniyor. O ilikler pat pat kemikten düşüyor. Son olarak da kavanozlara dolduruyoruz.”
Toker, ürünlerin vakumlu kapağı açılmadan buzdolabında 4 ay muhafaza edilebileceğini, kapak açıldıktan sonra 4-5 gün içinde tüketilmesi gerektiğini anlattı.
Günde 1500 kavanoz üretim yaptıklarını vurgulayan Toker, haftada 2.5-3 ton kemik kullandıklarını dile getirdi.
İlikli kemik suyunu kahve ve “smoothie”de kullandığını aktaran Toker, “Kahve çekirdeklerindeki yağla kemik iliğindeki kolajenin birleşmesi kahveyi daha fonksiyonel bir hale getiriyor. Dünyada da böyle bir akım var zaten. İlikli kemik suyu içmeyen ya da et yemeyen çocuklar için smoothie içine bir kaşık konabilir. Gerek kahvede gerekse smoothie asla tat ve koku etkilenmiyor.” diye konuştu.
New York’ta Birleşmiş Milletler Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde, first ladylere Türk mutfağını tanıtmak amacıyla düzenlenen etkinlikte kolajen dondurma yaptığını belirten Toker, “Bu dondurma, hem first ladylerin hem de dünya basının çok ilgisini çekti. Antep fıstığı, krem bal, salep, doğal jelatin olan ilikli kemik suyunu kullandım. Kimyasal jelatin yerine kendi ürettiğim ilikli kemik suyumu tercih ettim. Tamamen milli ve yerli bir dondurma yaptım. Türk mutfağını bu şekilde temsil etmek beni çok mutlu etti.” diye konuştu.