Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın son koronavirüs verilerini değerlendirerek” Bu içine düştüğümüz korkutucu rehavet dalgasının boyutlarını gösteren en ciddi göstergedir. Durumun ciddiyetine odaklanmazsak canımız pandeminin ilk günlerini aratacak şekilde sıkılacak, üzülecek.” dedi.
Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşe yazısında, iyileşen hasta sayısı ve günlük yeni vaka sayısı arasındaki makasın açıldığına dikkat çekerek, “Bu size yapabileceğim en önemli uyarıdır. İçine düştüğümüz korkutucu rehavet ve inat dalgasının en ciddi göstergesidir. 2. dalga henüz yok. Tamam, ufukta da görünmüyor. Ama öyle bir dalga olursa eğer, bilin ki tsunami dalgalarını bile aratacağı kesindir. Çünkü veriler muhtemel bir sonbahar-kış COVID-19 tsunamisinin zaten gelmekte olduğuna işaret ediyor. “ dedi.
Müftüoğlu’nun yazısı şöyle;
Mayıs ayı başlarından beri Dr. Mehmet Ceyhan’ın da benim de üzerinde hassasiyetle durduğumuz iki sayısal veri var.
Birincisi, günlük vaka sayıları. İkincisi ise günlük iyileşen hasta rakamları. O zaman da bu iki rakam arasındaki oranın önemini belirtmiş, altını ısrarla çizmiştik ve demiştik ki: “Ne zaman ki iyileşen hasta sayısı günlük yeni vaka sayısının üzerine çıkar, ikisi arasındaki makas açılır, işte ancak o zaman rahat bir nefes alabiliriz.”
Bu “pandemi matematiği”nin basit ama önemli bir kuralı idi. Beklentimiz mayıs ayı ortalarında gerçekleşti. Günlük yeni teşhis konan COVID-19’lu hasta sayısı, hastanelerde tedavileri tamamlanarak taburcu edilen günlük hasta sayısının altına düştü. Yani makas önce kapandı, sonra da pozitif yönde açıldı. Ben, Mehmet Hoca ve işin uzmanları da derin bir nefes aldık. Üzülerek belirteyim ki son bir ayda ise durum değişti. Makas önce yeniden kapandı, sonra da tersine bir açılım gösterdi, yeni vaka sayıları iyileşenlerin iki katına yükseliverdi.
UYARIYORUM! Ve bu size yapabileceğim en önemli uyarıdır. İçine düştüğümüz korkutucu rehavet ve inat dalgasının en ciddi göstergesidir.
DURUM CİDDİ
BU RAKAMLAR KORKUTUCU
GÜNLÜK vaka sayılarının da yoğun bakımlarda yatan ve kaybedilen insanlarımızı gösteren rakamların da korkutucu boyutlara vardığı kesin. Bu içine düştüğümüz korkutucu rehavet dalgasının boyutlarını gösteren en ciddi göstergedir. Lütfen, rica ediyorum hatta biraz daha ileri gidiyor, uyarıyorum: Şapkalarımızı önümüze alıp bu bilgilerin üzerinde ciddiyetle durmak zorundayız. Her gün kaybettiğimiz insan sayılarındaki sürüp giden artışa, her gün açıklanan yoğun bakımdaki hasta sayısı yükselişlerine ve neredeyse 1500’lere çakılıp kalan günlük yeni vaka rakamlarına ciddiyetle odaklanalım. Aksi takdirde, “Osman Hoca demedi!” demeyin, başımız fena halde belaya girecek. Canımız pandeminin ilk günlerini aratacak şekilde sıkılacak, üzülecek. Benden söylemesi…
UNUTMAYIN
DALGA DEĞİLTSUNAMİ TEHDİDİ VAR
TAMAM, 2. dalga henüz yok. Tamam, ufukta da görünmüyor. Ama öyle bir dalga olursa eğer, bilin ki tsunami dalgalarını bile aratacağı kesindir. Çünkü veriler muhtemel bir sonbahar-kış COVID-19 tsunamisinin zaten gelmekte olduğuna işaret ediyor. Fransa’ya bir bakın: Perişan durumdalar. Geçtiğimiz cuma günü açıkladıkları günlük vaka sayısı 7 bin 379 oldu. İspanya ve İtalya’da da durum pek farklı değil. Almanya bile zorlanıyor. Açtığı okulları yeniden kapıyor, yeni tedbirler alıyor. Bu ülkelerin hepsi geçtiğimiz hafta, mayıs başından bu yana en yüksek vaka sayılarını açıkladılar: Kısacası sadece bizde değil, hemen her ülkede özellikle iç içe olduğumuz, olmak mecburiyetinde kaldığımız/kalacağımız Avrupa’da da durum berbat. Adına ister 2. dalga ister tsunami deyin, işaretler fena halde tehdit ediyor.
SORUN NE
NEDEN BÖYLE OLDU
ÜZÜLEREK belirteyim: Günlük vaka sayılarının her gün biraz daha artmasının ve kaybettiğimiz insan sayısının ürpertici boyutlara varmasının nedenlerini bu köşede en az kırk defa tekrarladım. Hani “Dilimde tüy bitti” derler ya, aynen öyle bir durum söz konusu. Ama tekrarda fayda var: Bizde ve hemen hemen her ülkede insanlarımız inanılmaz bir aymazlık, kabul edilemez bir dikkatsizlik, affedilemez bir duyarsızlık, anlaşılmaz bir rehavet, hoş görülemez bir nezaketsizlik ve saygısızlık içindeler. Maske takmamakta, taksalar da maske kullanma kurallarına uymamakta kararlılar. Sosyal mesafe meselesinde de affedilmez hatalar yapıyorlar. Zaten yanlış bir karar olduğunu baştan beri söylediğimiz “nişan, düğün, sünnet, cenazeler, kontrolsüz taziyeler ve benzeri ertelenebilir sosyalleşmeler” nedeniyle “mesafe meselesi” yok sayılacak bir duruma geldi. Yapılması gereken ise yine net ve açık: Bu tür toplu aktivitelerin önümüzdeki 3-5 ay için kesin, net ve açık yasaklar getirilmeli. Bu yasaklar da kolluk kuvvetleri tarafından çok yoğun bir hassasiyetle izlenip kontrol edilmeli. Uyum göstermeyenlere de ciddi cezalar verilmeli.