Başer, AA muhabirine, son yıllarda yağışların azalması nedeniyle artan kuraklıktan en çokta tarım ürünlerinin etkilendiğini belirtti.
İklim değişikliği ile suyun öneminin her geçen yıl arttığını ifade eden Başer, “Kuraklıktan korunmak için suyu toprakta mümkün olduğunca tutmamız lazım. Bunun için toprak yapımızın çok iyi olması gerekir. Toprak yapısı güzel olursa toprak, suyu uzun süre tutar ya da gelen yağmur suyunu iyi tutar. Burada şöyle bir sorunumuz var. Topraklarımızın organik madde düzeyi ne yazık ki oldukça düşük. Yani neredeyse yüzde birin altında. Organik maddeyi yüzde ikinin üzerine çıkarmamız lazım.” dedi.
Başer, çiftçilerin bazı alışkanlıklarından vazgeçerek, iklim ve toprak şartlarına göre tarlasını ekime hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Toprak yapısının ürün verimine olan etkisine değinen Başer, hafif ve orta bünyeli toprakların suyu iyi tutması için düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Çiftçilerin topraktaki olumsuzlukları kaldırmak için genelde gübreye yöneldiğini vurgulayan Başer, “Çiftçilerin amacı o yılı kurtarmak, verim almak olduğu için gübreye yöneliyor. Azotlu gübreye yüklenip o yılı kurtarıyoruz. Kuralık geldiği zaman da bu azotlu gübreler ters tepiyor.” ifadesini kullandı.
Başer, yazlık ürün ekiminde hafif bünyeli bir topraksa, organik maddesi iyi olan alanlarda ise toprakla fazla oynamadan doğrudan ekim yapılması gerektiğini belirtti.
“Hangi toprak yapısı olursa olsun biz toprağı çok eşeliyoruz.” diyen Başer, şöyle konuştu:
“Kuru tarım yapıyoruz, suya ihtiyacımız var ama tarlayı kaç kere işliyoruz belli değil. Toprak ya otları yok etmek ya da anızların toprak altına girmesini sağlamak için sürülür ama biz hasat ettikten sonra gelecek yıl ayçiçeği ekeceğiz diye toprağı 6 ay önceden işliyoruz. Yüzeyini açık bırakıyoruz bu toprak rüzgar erozyonuna uğruyor ve topraktaki su da uçup gidiyor. Su kaybının engellenmesi için toprağın az işlenmesi, toprağın yapısına göre ve arkasından ekilecek ürüne göre toprak işleme yapmamız gerekiyor.”