Uluabat Gölü çevresinde gerçekleştirdikleri farkındalık çalışmaları ile öne çıkan Prof. Dr. İsmet Arıcı ve eşi Fransizka Arıcı, baharla birlikte göçten gelen leylekleri yeniden takibe aldı. Düzenli olarak yaptıkları kontrollerde, Uluabat çevresinde bulunan 16 yerleşim biriminde leylekleri ve yuvalarını tek tek kontrol eden Arıcı ailesi, “Leylek köyünde sayı tam, eksiğimiz yok. Aksine, gözlemlediğimiz 1-2 yuvadaki hareketlilikle bağlantılı olarak, yuvalayan leylek sayısının da artacağını düşünüyoruz” dedi.
Avrupa Leylek Köyleri Ağına üye ülkeler arasında Türkiye’yi temsil eden Eskikaraağaç, geliştirilen turizm, ekonomi ve çevre bilinci projeleri ile Türkiye’ye model oluyor. Karacabey Belediyesi ile birlikte geliştirilen ve Avrupa’dan alınan fon desteğiyle, yerli ırklarla ve doğal yöntemlerle kullanılamayan meraların verimli hale getirilmesi projesi de meyvelerini vermeye başladı.
Leyleklerin anne ve babası olarak anılan ve hayatlarını adeta bu kuşlara adayan Fransizka ve İsmet Arıcı Çifti, yaptıkları gözlemde leyleklerin güncel durumunu not etti. Bu kontrolleri Uluabat’ın çevresindeki tüm mahallelerde yuvaları tek tek kontrol ederek gerçekleştiren Arıcı ailesi, kuşlara etken olabilecek unsurları da not alarak tedbirler alınmasını sağlıyor.
“Artış olmasını bekliyoruz”
Fransizka Arıcı yaptığı açıklamada, “Basında çıkan leyleklerin azaldığı yönündeki haberin ardından, leylek yuvalarını özellikle kontrol etmeye geldim. Ülkemizde mayıs ortasına kadar göç devam ediyor. Bugünün durumuna göre geçen yıl ile aynı sayıda yuvamız aktif. Bütün yuvalarda 1 leylek kuluçkada yatıyor. 1 yuvada ise yeni hareketlilik var. Yani köyde misafir ettiğimiz leylek sayısında azalma yerine artış olma ihtimali yüksek’’ şeklinde konuştu.
Bu yıl leylek sayısında azalma değil artış olmasını beklediklerini dile getiren Arıcı ailesi, bunda da Karacabey Belediyesi Leylek Master Planı çerçevesinde hazırladıkları ve Euronatur tarafından desteklenen projenin büyük etkisi olduğunu düşünüyor.
“Tek bir hamle ile bölgeye 3 katkı”
Konuyla ilgili konuşan İsmet Arıcı ise “Uluabat’ın korunması çerçevesinde, 2004 yılında ‘Leylek Dostu Köyler Projesi’ hazırlamıştık. O günden bugüne yoğun bir şekilde doğa için mücadele ediyoruz. 12 köyün elektrik hatlarının kabloluya dönüştürülmesini ve o köylerde 160’ın üzerinde yuva platformunun hazırlanmasını sağlamıştık. Çalışmaların sonunda, insan etkenli leylek ölümlerini bugün neredeyse %100 oranında bitirmiş durumdayız. Ancak şunu gördük ki leyleklerin ölümünü önlemek yeterli değil. Beslenme alanlarının da iyileştirilmesi gerekiyor. Bu noktada, Karacabey Belediyesi ile hazırladığımız projemiz Avrupa’dan da destek aldı ve leyleklerin beslenme alanı olan ıslak meralar, doğal yollarla doğaya geri kazandırıldı. Bu uygulama ile aslında tek bir hamle ile üç avantaj sağlamış olduk. Birincisi leylek ve diğer göçmen kuşlara yeni beslenme alanı kazandırıldı. İkincisi, yerli ırk olan boz ineklerin çoğalmasına katkı sağlandı. Üçüncü olarak da hayvancılık faaliyeti ile bölge ekonomisine katkı sunuldu. Bir buçuk yıldır projenin uygulandığı sahanın, leylekler ile diğer su ve göç kuşları tarafından kullanıldığına şahit oluyoruz. Çünkü otlatmanın yapıldığı sürekli tazelenen çayırda, sürüngenler yoğun şekilde çoğalmış. Bu bölge için umut verici’’ dedi.
“Geliştirilen proje ile üreyen yavruların sayısı da artacak”
İsmet Arıcı ayrıca, leylekleri göç edenler ve yuvalayanlar olarak ikiye ayırdıklarını belirterek, “Bu sene leylekler geç geldiği için birkaç gün önce medyada bazı haberler çıkmıştı. Ancak durum sanıldığı gibi değil. Göç eden leyleklerin sayıları fark edilmemiş. O zaten bir an meselesi. Şu anda gerçekleştirdiğimiz gözlemde, azalma değil aksine artış var. Hatta geliştirdiğimiz bu proje ile üreyen yavruların da sayısının artacağına inanıyoruz’’ dedi.
“Çevreci kuruluşlara rol model oldu”
Öte yandan, Arıcı ailesinin Karacabey Belediyesi ve Alman doğa kuruluşu EuroNatur’un sağladığı fon ile Uluabat Gölü’nde gerçekleştirdiği ‘’Meraların Doğal Yollarla Leyleklere ve Göçmen Kuşlara Geri Kazandırma Projesi’’, 1 yılın ardından elde ettiği başarı ile çevreci kuruluşlara adeta model oluyor.
Uluabat Gölü çevresi bilindiği üzere, zengin taşkın alanlarıyla hayvancılık ve yaban hayatı için çok önemli. Özellikle büyük ve küçükbaş hayvanların otlatıldığı meralarda beslenen leylek gibi pek çok kuş, geçmiş yıllarda yoğun bir şekilde Uluabat çevresini kullanabiliyordu. Ancak azalan hayvancılık faaliyetleri nedeniyle meralarda eskisi gibi otlatma yapılmayınca, sirkülasyonun olmadığı alanlar dikenlik hale gelmiş ve kuşların beslenmesini imkânsız hale getirmiştir. Şimdilerde geliştirilen proje ile kullanılmayan ve tahribata uğramış meraların doğal yollarla yeniden verimli hale getirilmesi çalışmalarıyla, sadece kuşlar değil sürüngen ve endemik bitki çeşitliliğinde de artış sağlanmaktadır. Projenin uygulandığı alanda, dünya ölçeğinde nesli tehlike altındaki küçük karabatakların ve beraberinde pek çok su kuşunun, özellikle leyleklerin alanda sıkça görülmeye başlandığı göze çarpıyor. Ayrıca sayıları hızla azalan endemik türlerimizden olan Göl Soğanı da projenin gerçekleştirildiği alanda yeniden kendini göstermeye başlamış olup, ayrıca sevindirici bir haber olarak kayda geçiyor.