Obezitenin modern dünyanın en önemli sağlık problemlerinin başında geldiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar, obezitenin sadece yağ birikmesi ve kilonun artması değil, bütün sistemi etkileyen metabolik bir hastalık olduğunu söyledi.
Spor yapmanın hem obezite tedavisi hem de tedavi sonrası kilonun korunması için çok önemli olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar, “Obezite tedavisinde multidisipliner çalışma gerekiyor. Endokrinoloji, göğüs hastalıkları, kardiyoloji, dahiliye, genel cerrahi uzmanları ve bu konuda özelleşmiş diyetisyenlerin hep birlikte çalışması gerekiyor. Obezitede amaç sadece kiloyu azaltıp, hastayı zayıflatmak değil. Obezitenin sebep olduğu bütün yandaş hastalıkları ve sıkıntıları düzeltmektir. Bunun için de hastayla birden fazla hekim ilgilenmeli. Cerrahi obezitenin tedavisinde ilk seçenek olmamalı. Obezite ile ilgilenen bir merkezde incelenip, tedavi gördüğü halde ameliyat dışı yöntemlerle kilosunu veremeyen veya verdiği halde geri alan ve buna bağlı hastalıkların geliştiği kişilere cerrahi müdahale uygulanıyor” dedi.
Ameliyat öncesi ciddi bir hazırlık gerektiğini belirten Taşpınar, “Hastaların birçoğu ‘ben birçok diyet denedim, olmuyor’ diyor, ancak bu uygulamalar profesyonel olmayan bir şekilde gerçekleşiyor. Profesyonel bir ekibin değerlendirmesi ve diyeti düzenlemesi önemli. Diyetisyenler bir antrenör gibi. Programı uzmanların belirlemesi, diyetisyenin hastaya bunu nasıl yapmasını öğretmesi gerekiyor. Eğer uygun şekilde planlanmış ve yapılmış cerrahi dışı yöntemlerle kilo verilmesi veya korunması mümkün olmuyorsa o zaman cerrahi gündeme geliyor. Cerrahi her ne kadar ilk seçenek olmasa da obezite tedavisinde en etkili seçenek. Ancak mide küçültme ameliyatları herkese yapılmamalı. Gerçek anlamda sağlık problemi olan veya ileride sağlık problemi olacak ‘aşırı fazla’ kilolu insanlara mide küçültme ameliyatı yapılmalı. Bugün bütün dünyanın kabul ettiği kriter vücut kitle endeksidir (VKİ). Optimal değerleri 23-25 kilogram/metrekaredir. 18 kilogram/metrekareden düşük olması da sağlıklı değil, 25 kilogram/metrekareden yukarısı olması da. Sleeve gastrektomi ve bypass ameliyatları bilim dünyasının kabul ettiği yegane ameliyatlardır. Bunun dışındaki ameliyat yöntemleri için çoğu deneme aşamasında kabul edilmiyor ve bazılarını yapmak için Etik Kurulu’ndan ve devletten alınan özel izinle, hastaya deneme-çalışma ameliyatı olduğunu bildirilerek yapılması gerekiyor. Sleeve gastrektomi ve bypass ameliyatlarının kimlere yapılacağına dair da çok net kriterleri var” ifadelerini kullandı.
Gençlerde obezite cerrahisi için klinik kılavuzların 16-18 yaş aralığında da çok ciddi kriterleri zorunlu tuttuğunu ifade eden Taşpınar, “65 yaştan sonra ameliyatın sağlığa hiçbir katkısı yok. Sadece hastanın konforunu artırıyor. 18-65 yaş arasında yapılan obezite cerrahisi sadece görüntü değil, hastanın sağlığını düzeltir. Tek başına yaş kriter değil. Birçok etkenleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Obezitede genetik köken muhakkak etkilidir. Ama özellikle çocuklukta kazanılan yeme alışkanlıkları, çevresel etkenler obezitenin gelişmesinde etkilidir. İnsanlar doğada var olmak için yaratılmışken apartmanlarda ve arabalarda yaşayarak tembelleştiler. Günümüzdeki özellikle fast food tipi beslenme alışkanlıkları ve tembelliğe alıştırılan hayat tarzı obezite için en önemli hazırlayıcı zemin. Harcama azaltılıp, alım arttırıldığı için obezite ortaya çıkıyor. Bu nedenle harcamayı artırmak yani spor yapmak hem obezite tedavisi hem de tedavi sonrası kilonun korunması için çok önemli” diye konuştu.