Uludağ Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Topluluğu ile Psikoloji Topluluğu’nun ortaklaşa düzenlediği ‘Nöropsikiyatri ve Genetik Ulusal Öğrenci Sempozyumu” Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Fen-Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sezai Türkel, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı sempozyumda, farmakogenetik, epigenetik, davranış genetiği ve psikolojik hastalıkların ele alındığı çok sayıda oturum yapıldı. Ulcay, moleküler biyoloji ve genetik biliminin Türkiye’de hızla gelişmeye devam eden bir dal olduğuna işaret etti. Çağı yakalamak ve bilimsel yarışta geride kalmamak için disiplinler arası işbirliğinin ve bilgi transferlerinin iyi kullanılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yusuf Ulcay, “Türkiye, gelecek hedefleri doğrultusunda, biyoloji alanına da inovatif bir eğitim-öğretim anlayışıyla moleküler biyoloji bölümlerini üniversitelerimizde yaygınlaştırmakla birlikte, nöropsikiyatri alanındaki araştırmalara destek vermek öncelikli sorumluluklarımızdan biridir. Uludağ Üniversitesi olarak Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunlarımızı gerek araştırma laboratuvarlarında ve enstitülerinde, gerekse de genetik teşhis merkezleri ile sağlık sektörüne yönelik Ar-Ge birimlerinde görevlerini en iyi şekilde yerine getirebilecek şekilde yetiştirmeye özen gösteriyoruz. İnanıyorum ki 21. yüzyıl moleküler biyoloji ve genetiğin altın çağı olacak ve geleceğimizin şekillenmesinde büyük bir rol üstlenecektir” diye konuştu.
Fen-Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sezai Türkel ise, genetik bilimine yapılan yatırımların ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlayabileceğini vurguladı. 2011 yıllarından itibaren dünyanın birçok ülkesinde beyin fonksiyonları üzerine araştırmalar yapan çok önemli araştırma merkezlerinin kurulmaya başladığına işaret eden Prof. Dr. Sezai Türkel, “Beyin üzerine yapılan araştırmalar hakikaten büyük önem taşıyor. Türkiye’de bu alanda öncülük ve eden merkezlerimiz var. Ancak sayılar henüz istenilen seviyede değil. Biz beyin araştırmalarına neden önem veriyoruz? Genetik ile ne ilgisi var diye düşünenlere şöyle bir örnek vermek istiyorum; en başta algı, öğrenme ve hafızanın moleküler yapısının ilmî anlamda öğrenilmesi büyük önem taşıyor. İkincisi ise yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan beyin fonksiyon bozukluklarıdır. Hatta ülkemize özel bir problem olarak otizm, hiperaktivite gibi beyin fonksiyon bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde otizm ve hiperaktivite büyük artış göstermektedir. Bütün bunların psikolojik temeli olduğu gibi genetik temeli olduğu da bilinmektedir. Yavaş yavaş bu bilgilere dayanarak beynin analizleri bu anlamda ortaya çıkarılmaya başlıyor” şeklinde konuştu.