Oytun Orhan, Türkiye’nin Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye karşı yürüttüğü operasyonları, operasyonların hedeflerini ve gelecekte yaşanabilecek olayları AA Analiz için kaleme aldı.
***
Suriye’de iç savaşın yarattığı otorite boşluğu, bölgesel güç mücadelesinin yarattığı fırsatlar ve terör örgütü DEAŞ ile mücadele süreci, terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’tan sonra Suriye’de yeni bir mevzi elde etmesini sağladı. Suriye’de PKK varlığının en önemli farkı, örgütün geniş bir coğrafyada alan kontrolü sağlamasıdır. PKK bu sayede ideolojisini hayata geçirme, doğal kaynakları kontrol etme, sivil, idari ve askeri yapılar kurma imkanı elde ediyor.
Bu durum, Türkiye açısından Suriye’deki PKK tehdidini stratejik boyuta taşıyor. Dolayısıyla Türkiye için Suriye’de PKK ile mücadelede nihai hedef, örgütün alan kontrolünün sonlandırılması ve inşa ettiği yapıların tasfiye edilmesidir. Türkiye bu hedefe bağlı olarak Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye karşı geniş çaplı kara harekatları gerçekleştirdi. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Suriye’de PKK/YPG’ye sağlamış olduğu koruma, Rusya ve Suriye rejiminin örgütle temasları ve belli bölgelerdeki koordinasyonları Türkiye’nin kara harekatlarının askeri ve siyasi risklerini artırıyordu. Türkiye de buna bağlı olarak iç ve dış şartlar olgunlaştığında geniş çaplı askeri harekata girişiyor. Türkiye, Suriye’de kara harekatının şartlarının oluşmadığı dönemlerde de farklı araçlarla örgüt ile mücadeleye devam ediyor. Bu açıdan en fazla kullanılan yöntem silahlı insansız hava araçları (SİHA) operasyonları ve topçu atışlarıdır. Türkiye SİHA operasyonlarıyla örgütün sözde üst düzey isimlerini düzenli olarak hedef alıyor.
Terör örgütü PKK’nın 1 Ekim 2023’te Ankara’da gerçekleştirdiği terör saldırısının faillerinin Suriye’den geldiğinin anlaşılması sonrasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesislerinin Türk güvenlik güçlerinin topyekun meşru hedefi” olduğunu açıkladı. Bu açıklamadan kısa süre sonra, Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK ve hemen ertesinde Suriye’de PKK/YPG hedeflerine dönük askeri operasyonlar başlatıldı. Türkiye bölgede hava saldırıları, obüs atışları ve SİHA operasyonları gerçekleştiriyor. Terör örgütü PKK/YPG’ye ait silah ve mühimmat depoları, petrol tesisleri, barınaklar, askeri eğitim merkezleri hedef alınıyor.
Türkiye, bu operasyonlarla tüm dış aktörlere rağmen terör örgütü PKK/YPG ile mücadelesinin her türlü devam edeceğini gösteriyor. Aynı zamanda, Türkiye’nin bu askeri operasyonlarla ulaşmak istediği bazı hedefleri var. Bunlardan ilki örgütle teması olan Rusya’ya, Suriye rejimi ve ABD’ye örgütten uzak durmaları yönünde mesaj vermektir. Ayrıca, Türkiye terör örgütü PKK/YPG’ye misilleme yaparak içe dönük eylemlerin gerçekleşmesini engellemek istiyor. PKK/YPG’nin askeri kapasitesini zayıflatmak ve finansal kaynaklarını azaltmak da Türkiye’nin hedefleri arasında bulunuyor.
Türkiye’nin Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye dönük operasyonlarının hızı azalan bir seyirde bir süre daha devam etmesi beklenebilir. Ancak bu operasyonların geniş çaplı bir kara harekatına dönüşmesi bu aşamada düşük ihtimal. Zira Türkiye’nin kara harekatına girişmesi için şartlar henüz olgunlaşmadı ve Türkiye PKK/YPG ile mücadelesinde Şam ile ortaklık seçeneğini kullanmak istiyor. Türkiye için Şam ile yürütülen diyalog sürecinin temel motivasyonu, teröre karşı ortaklık arayışı. Bu diyalog arayışı taktiksel bir manevradan ziyade Suriye politikasında daha uzun süreye yayılan köklü bir değişime dayanıyor. Dolayısıyla Türkiye bu seçeneği tamamen geçersiz kılacak bir adım atmayacaktır.
Şam yönetiminin müzakerelerde en başta gelen şartı, Türkiye’nin Suriye’deki askerlerini çekmesiydi. Türkiye’nin bu aşamada yeni bir kara harekatı başlatması zaten durma aşamasına gelen Ankara-Şam diyaloğunu sonlandıracaktır. Ayrıca, Türkiye’nin ABD ya da Rusya’dan en az biriyle uzlaşıya varmadan kara harekatı başlatması hem askeri hem de siyasi riskleri artıracaktır. Bu faktörlere bağlı olarak Suriye’de PKK/YPG terörüne dönük mevcut askeri operasyonların bir kara harekatına dönüşmeyeceği ancak Türkiye’nin muhtemel bir kara harekatının şartlarını oluşturmak için operasyonlara bir süre daha devam edeceği öngörülebilir.
Türkiye’nin Suriye’de terör örgütü PKK/YPG ile mücadelesindeki nihai hedefi, Suriye sınır hattında terörden arındırılmış bir güvenli koridor oluşturmak ve örgütün inşa ettiği yapıların tasfiyesidir. Ankara’daki terör eylemi sonrasında Suriye’de PKK/YPG’ye karşı başlatılan askeri operasyonların stratejik çapta sonuç vermesini beklemek gerçekçi değil. Ancak operasyonlar taktik seviyede kritik sonuçlar doğuracaktır.
Türkiye’nin operasyonları en başta terör örgütü içindeki bölünmeyi derinleştirebilir. YPG yapılanması içinde “çekirdek PKK’lılar” ile “PKK’ya bağlı olan ama YPG’nin yerel çıkarlarını PKK’nın bölgesel hedeflerine kurban etmek istemeyen” kesimler arasında bölünme ve güç mücadelesi söz konusudur. Ankara’daki terör eylemi PKK’nın genel hedefleriyle uyumlu olsa da örgütün Suriye kolu YPG açısından önemli kayıpları beraberinde getireceği için desteklenmemiş olabilir. Zira, terör eylemi ertesinde PKK’nın Suriye kolu önemli bir baskı altına girmiş durumda. Türkiye’nin operasyonları her şeyden önce örgütün askeri kapasitesinde önemli bir zayıflamayı beraberinde getiriyor. Bunun yanı sıra örgüt kurduğu sistemi sürdürebilmek için finansal kaynaklara ihtiyaç duyuyor. Terör örgütü YPG’nin finansal kaynaklarının çok büyük bir kısmını petrol ve doğal gaz satışından elde edilen gelirler oluşturuyor. Türkiye son operasyonlarda YPG’nin kontrol ettiği enerji tesislerini hedef alarak örgütün finansal kaynaklarına önemli bir darbe vurmuş oldu.
PKK/YPG’ye dönük Suriye’de devam eden operasyonların en önemli sonucu ABD üzerinde artan Türkiye baskısı olacaktır. Türkiye uzunca bir süredir ABD’yi terör örgütü PKK/YPG’yi bölgeden çıkarma konusunda ikna etmeye çalışıyor. Ancak bu çabalar sonuç vermiyor. Türkiye bir kriz tırmandırma stratejisi olarak “müttefikleri” adım atmadığı noktada geçmişte olduğu gibi tek taraflı hareket edebilir. Terör örgütü PKK/YPG’ye dönük operasyonlar, Türkiye’nin her türlü korumaya, askeri ve siyasi risklere rağmen örgütü sınırdan temizlemek konusundaki kararlılığını göstermek açısından önemli bir mesaj vermiştir.
[Oytun Orhan, Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Koordinatörüdür.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir..