Türkiye-Libya arasında imzalanan mutabakat çerçevesinde, iki ülke Doğu Akdeniz’de belirledikleri sınırları 24 parsele ayırdı. Bu bölgelerde hak iddia eden Atina’yı korku sararken, “en kötü senaryo” diye duyurdukları Girit’in güneyinde Türk araştırma gemilerinin çalışmalara başlamasında geri sayıma girildi.
Türkiye, Libya ile 29 Kasım 2019’da imzaladığı Deniz Sınırları Yetki mutabakatı için çok kritik günler yaşanıyor. Ankara, iki ülke arasında ortak sınır olarak belirlenen bölgeyi 24 parsele ayırdığını 30 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararla duyurdu.
Buna göre 16 ve 17 numaraları parseller Türkiye-Libya sınırını teşkil ediyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından petrol ve doğalgaz arama araştırmaları başta olmak üzere, sismik çalışmalar gibi tüm adımlar için iki ülke arasındaki yetki dağıtımı gerçekleştirildi.
“Yunanistan, Türkiye’nin imzalamadığı uluslararası anlaşmaları bahane ederek tek taraflı olarak kendi münhasır ekonomik alanını gösteren haritalar yayınlıyor. Bu haritalarda Ege’nin tamamı ve Doğu Akdeniz’in büyük bölümü Yunan egemenlik alanı içinde gösterilirken, Türkiye’ye Antalya Körfezi bırakılıyor.” Türkiye ise Libya’daki meşru hükümetle imzaladığı mutabakat muhtırası ile Yunanistan’ın bölgedeki planlarını suya düşürdü.
“ERDOĞAN İYİCE HAVAYA GİRDİ”
Tüm bu gelişmeler, Yunanistan medyasına bomba gibi düştü. Anlaşma için çok önemli adımların atılmaya başlandığına dikkat çekilerek, “Türkiye, böylece Yunanistan’ın kıta sahanlığına da giriyor. Adaların kıta sahanlığı olmadığını savunan Türkler, Libya’da Hafter’in Trablus’tan uzaklaştırılmasının verdiği hava ile parsel adımını da attı. Bu kararın Birleşmiş Milletler’e de sunulup onay çıkması beklenmeden harekete geçildi. Ankara’nın kararla alakalı NAVTEKS duyurularını (denizcilik bildirimi) önümüzdeki günlerde yapması bekleniyor” ifadelerine yer verildi.
Tüm bu gelişmelerin bir diğer önemli getirisi de, Yunanistan’ın tek taraflı ilan ettiği kıta sahanlığı haritalarını tanımıyor oluşu. Bu detay da Komşu medyasında geniş bir biçimde ele alındı. “Yeni adımın Yunanistan’ın kıta sahanlığı haklarını sorgulamak olacağı artık apaçık ortada. Libya’da Sarrac Hükümeti’ni gönderdiği destekle çökmekten kurtararak istikrara oturtan, Hafter’i bölgeden püskürten Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu başarıları Yunan kıta sahanlığı üzerinde resmi bir şekilde hak ilan ederek sürdürmek istiyor” denildi.
YUNANİSTAN NE YAPACAK?
Tüm bu gelişmelerin ardından “Yunanistan ne yapacak” sorusu akıllara geliyor. Atina, Türkiye’nin Girit’in güneyinde sismik araştırmalara başlamasını “en kötü senaryo” olarak algılıyordu ve Libya tarafının mutabakata göre kendi sınırları içerisinde kalan bölgede araştırma yapması için TPAO’ya yetki vermesiyle “en kötü senaryo”nun gerçekleşmesinin de önü açıldı. Söz konusu bölgelerin tartışmasız bir şekilde Yunan egemenliği altında bulunduğunu iddia eden Yunan üst aklının, Girit’in güneyine Türk araştırma gemilerinin ulaşmasıyla ne gibi bir konuma düşeceği, tepki olarak ne yapacağı tamamen merak konusu.