Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşayan 15 Temmuz Gazisi Selahattin Yaşar, darbe girişimi sırasında Ankara’da şahit olduğu olayları anlattı.
İnegöllü gazi, Ankara’da yaşanılan olayları bir bir anlatırken gözleri doldu. Ağlamamak için kendini zor tutan İnegöllü gazi, ülkemizin bu karanlık geceden alnının akıyla çıktığı için şükrettiğini belirtti.
İlk olarak darbe girişiminin ilk anlarını anlatan Selahattin Yaşar, “Ben aslen Ankaralıyım. Düğünümüz vardı Ankara’da. Cuma günü İnegöl’den Ankara’ya gittim ama düğünümüz Cumartesiydi. Cuma günü akşam namazını kıldıktan sonra mailimi açtım. O anda bana bir mail geldi, “İstanbul’da darbe olmuş, köprüleri kapatmışlar” diye. Hatta bende şakayla karışık yat uyu bu zamanda böyle darbe mi olur dedim. İstanbul’daki asker yeğenime telefon açtım. Böyle bir durum var siz darbe yağıyormuşsunuz dedim. Yeğenim de bana, “Dayı fetöcüler darbe yapmış. Bizi lojmandan çıkarmıyorlar” dedi. Sonra haberleri açtık. Düğün evi olduğu için evde çok kişi vardı. Kanalın bir tanesinde galiba Melih Gökçek’in oğluydu, buna direneceğiz falan dedi. Hiç unutmuyorum yeğenim bana dedi ki, “Amca sizi vururlar”. Ben de dedim ki kızım dedem 18 yaşında Çanakkale’de şehit oldu, amcan 56 yaşında, çok bile yaşamış dedim. Biz dışarı çıkmaya çalışırken hani bize bir şey olur diye tutmaya da çalıştılar. Tam o sırada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sokağa çıkın talimatı verince, biz de dışarı çıktık” dedi.
“Sokağa çıkınca ilk hedefimiz havaalanına gitmekti” ifadeleri ile konuşmasını sürdüren Yaşar, “Sonra yolda karşılaştıklarımız bizlere dediler ki Emniyet Müdürlüğü’nün etrafını sarmışlar, polislere katliam yapacaklarmış oraya gidin. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün oralarda bir köprü var. Biz tam köprünün üzerine yanaştığımızda, yaralılar gelmeye başlamıştı. Biz aileden 5 kişiydik. Tabi kız yeğenim falan da vardı yanımda. Ben yaralıları görünce biz önden gideceğiz siz geriden gelin dedim. O arada tabi ateş ediliyordu. Ateş edilirken birileri yere düşüp yerine başka birileri geçiyordu. Bizde köprünün üzerinden yürümeye başladık. Köprünün üzerinde 3 araç, bir de zırhlı araç ve iki tane de uzakta asker vardı. Köprünün üzerindeki askerlerden silahlarını almayı düşündük aslında. Hiç unutmuyorum, kadının biri köprünün üzerindeki askere dedi ki, “Sen beni vur, senin gibi bir şerefsizde anneni vursun İstanbul’da”… Sağda olan askerler ateş etmeye başladılar o anda yine. Yanımdaki gen ayağımdan vuruldum abi dedi. Sonra yere düşünce bana dedi ki abi göğsünden vurulmuşsun sen dedi. İlk önce sıcaklık hissettim boynumda. Sonra baktım hakikaten ayağıma kadar kan inmiş. Ben aslında çok ağır yaralı falan değildim ama beyin damarlarımda tıkanma olduğu için kan sulandırıcı kullanıyorum. Yine bende bir şey yok dedim. İki kişi gelip bizi oradan aldılar. Ankara Hastanesi’ne getirdiler bizi. 15-16 kişi daha varmış hastanede. Zaten hastane çok kalabalıktı. Yanımda bulunan yaralı genç, “Abi bizi vurdular sıkıntı yok ama eğer darbe başarılı olursa, önce bizi sonrada buradaki doktorları kurşuna dizerler” dedi. Genç bir doktor kardeşimiz vardı. Hatta oda tebessüm etti inan doğruyu söylüyorsun ama inşallah başarılı olamayacaklar dedi. Biz hastaneye geldiğimiz de saat 2 olmuştu. Hastanede tedavi olduktan sonra düğün nedeni ile sabah hastaneden çıktım” ifadelerini kullandı.
12 Eylül mağdurlarından biri olan Yaşar, geçmişte yaşanan 12 Eylül olayında çok sıkıntı çektiğini belirterek, “Oraya gitme sebebimize gelince, bu ülke hepimizin. Ben 1971 muhtırasını hatırlıyorum. 12 Eylül’ü hatırlıyorum. 28 Şubat’ı zaten çoğu insan biliyorum. Özellikle ben 12 Eylül’de çok sıkıntı çektim. 12 Eylül’de bizi askeriyeye götürdüler, o zaman Artvin’deydim ve insanlara çok işkence yaptılar. Onları da bildiğimiz için dışarı çıktık. Şevki Yılmaz’ın bir sözü vardı; “Eğer Menderes’e sahip çıkılsaydı şimdi Türkiye Japonya’dan daha ilerideydi” diye. Yani hamd olsun biz çok bir şeyler yapmadık ama Şehitlerimiz canlarını verdi. En azından ülkemizi o çapulculara teslim etmedik hamd olsun” diye konuştu.
Ankara’da olaylar yaşanırken sokağa çıkan vatandaşların genelinin maddi gücü fazla olmayan insanlardan oluştuğunu belirten Yaşar, “O gün sokağa çıktığım zaman genelde sokaktaki insanlar yapı itibari ile ben ve bana benzeyen insanlardı. Yani limuzinle kimse gelmedi oraya direnmeye. Yani gelenler askeri ücretliler, küçük esnaflar… Sokağın genel yapısı buydu. Elit tabakadan kimse var mıydı, bana sorarsanız hiç sanmıyorum. İnsanlar liderlerinin arkasında durdu. Tayyip Erdoğan iyi bir lider. Tayyip Erdoğan iyi bir lider olduğu için bizlere güven verdi. Başka kime güvenecektik ki…” dedi.
İslam ülkelerinden Erdoğan’ın çok sevildiğini, bazı İslam liderlerinin Türkiye’yi desteklemese bile vatandaşlarının desteklediğini belirten Yaşar, konuşmalarını şu ifadelerle sürdürdü: “Biz Osmanlının mirasçısıyız. Yani İslam ülkeleri bizlere Osmanlının mirasçısı olarak bakıyor. Dünyada İslam toplumlarına liderlik edecek ülke sadece biziz. Bizim dışımızda böyle bir ülke yok. Mısır’da aynı şey oldu ama mısır başaramadı. Suriye’nin durumu, Irak’ın durumu ortada. Müslümanlar şunu biliyorlar ki; Tayyip Erdoğan güvenilir bir insan. Hatta size bir örnek vereyim; Tayyip Erdoğan’ı sevmeyen bir yeğenim vardı. Bu darbe girişiminden sonra bana dedi ki, “Sayı ben çok büyük hata yapıyormuşum. Ben zannediyor savcılar Tayyip Erdoğan’ın, polisler Tayyip Erdoğan’ın, Jandarma Tayyip Erdoğan’ın…. Meğer Tayyip Erdoğan’ın milletten başka bir şeyi yokmuş. İmkan olsa yanına gidip özür dileyip helallik isteyeceğim”… Bu insan da öyle sıradan bir insan değil, Doçent Doktor. Daha sonra da yine bana, “Şu andan sonra ben bu yola canımı koyarım” dedi. İnanın Millet derdi ki yargı Erdoğan’da, polis Erdoğan’da, Asker Erdoğan’da… Meğer Recep Tayyip Erdoğan’ın milletten başka kimsesi yokmuş. Hani bizler diyoruz ki %52… İnanın şu anda %52 falan değil, Erdoğan’ın şu anda arkasında %70’lik bir güç var”
“Osmanlı ruhu hiç bitmedi” ifadeleri ile konuşmasını sürdüren Yaşar, “Biz ateş hattındayken bir tane hamile bayan gördüm. Demim ki kardeşim senin ne işin var bu halinle? Bana dedi ki, “Abi evladım Suriyeliler gibi vatansız yaşayacaksa, benimle beraber şehit olsun”… Hani dedik ya Osmanlı ruhu diye, işte Osmanlı ruhu bu” dedi.
Yaşar, “Kaymakamlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma Müdürü bana telefon açıp Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı’ndan arayıp bilgilendirmişler, İnegöl’de bir gazimiz var, gidin ilgilenin demişler. Sonra kaymakamlığa gittik, görüştük. Ankara’dan telefon açtılar sonra. Bir müddet sonra da Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı’nın Valiliğe bağlı bir bölümü varmış, oradan 3 kişi geldi. Onlarla da bir görüşmemiz oldu” ifadelerini kullanarak, devletin kendilerine destek olduğunu belirtti.
Yaşar Konuşmalarını şu ifadelerle tamamladı: “Cumhurbaşkanımız hala çok yalnız. Cumhurbaşkanımıza dua edelim”