Oylat ve Balıkesir’deki Avcılar mağaraları, sarkıt ve dikitleriyle Güney Marmara’daki yer altı jeolojik oluşumların en güzel örneklerini barındırıyor.
Anadolu Ajansının (AA) “Türkiye’nin Mağaraları” dosya haberinin 12’nci bölümünde, Güney Marmara’da yer alan turizm potansiyeline sahip mağaralara yer verildi.
İnegöl’de yer alan birbirine bağlı iki katlı Oylat Mağarası, fay hatlarında yaklaşık 3 milyon yıllık süreçte oluştu. Kanyon yamacında asılı durumda, yatay duruşlu, oluşumunu tamamlamış fosil bir mağara olan 720 metre uzunluğundaki yapı, 7-8 metre boylarında sarkıt ve dikitleriyle hayranlık uyandırıyor.
Yılda 300 bine yakın ziyaretçiyi ağırlayan, genellikle menderesli bir profile sahip olan mağaranın girişinden büyük çöküntü salonuna kadar dar galeriler bulunuyor.
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Oylat Kaplıcaları ve Oylat Şelalesi’nin de bulunduğu alandaki mağaranın turizme önemli katkı sağladığını söyledi.
Yüksekliği 93 metreye ulaşan mağaranın içindeki sıcaklığın yaz kış 18 derece olduğunu belirten Taban, şöyle devam etti:
“Bir rivayete göre mağaranın çok daha uzun olduğu, keşfedilmesi halinde Bursa’ya kadar uzandığı söyleniyor. Burası dönemin kaymakamı tarafından yapılan çalışmalarla keşfediliyor. Özellikle bölgeye gelen ziyaretçilerin burayı görmelerini istiyoruz. Orman içinde yaklaşık denizden 750 metre yükseklikteki bir alanda saklanmış gizli bir hazine gibi. Oylat Mağaramız her geçen yıl artan bir ziyaretçi trafiğine sahip. Mağaranın girişinin bulunduğu alanda bir seyir terası projemiz de var, bölgeye değer katacağına inanıyoruz.”
– “Sarkıt ve dikitlerin bir santiminin oluşması 16 yıl sürüyormuş”
Oylat Mağarası İşletme Müdürü Sıtkı Milli de yüzde 85 neme sahip mağarayı astım ve bronşit hastalarının sıklıkla ziyaret ettiğini aktardı.
Mesleğinin dekoratörlük olduğuna değinen Milli, “Böyle bir dekor görmedim, kat kat katmer olmuş su havuzları var, kendiliğinden sıza sıza oluşmuş. İçeride galvaniz saclarla yapılmış merdivenlerden oluşan yol güzergahımız var. Kireç taşından milyonlarca yılda oluşmuş harika bir yer.” dedi.
Mağarayı ailesiyle ziyaret eden 12 yaşındaki Mehmet Efe Şentürk, buraya gelmeden önce araştırma yaptığını dile getirdi.
İlgisini en çok sarkıt ve dikitlerin çektiğini kaydeden Şentürk, “Bunların bir santiminin oluşması 16 yıl sürüyormuş. Bana çok şaşırtıcı geldi. Normalde 500 basamak var çıkışta inişte, toplam bin basamaktan oluşuyor. 1,5 kilometre ama beni çok yormadı açıkçası, kolaydı.” ifadelerini kullandı.
– “Çevre düzenlemesiyle turizme kazandırılabilir”
Balıkesir’in Edremit ilçesi Kızılçukur mevkisinde kireç taşından oluşan Avcılar Mağarası, 2012’de bölge sakinlerinden Mehmet Altay’ın Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Soykan’a bildirmesiyle keşfedildi.
Kuzey Ege’nin önemli turizm destinasyonlarından Altınoluk mevkisinden profesyonel ekiplerle girilebilen 22,5 metre derinlik ve 145 metre uzunluğundaki mağaranın içinde sarkıt, dikit ve damla taşı sütunları yer alıyor.
Soykan, 11 yıl önce yaptıkları çalışmada, mağaranın dikey yönünde geliştiğini fark edip profesyonel ekiple içeri girdiklerini belirtti.
Avcılar Mağarası’nın milyonlarca yıl öncesine ait kireç taşlarından oluştuğu bilgisini veren Soykan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yarı dikey, yarı yatay bir mağaradır. Bu saha Kazdağları, Edremit kıyılarına doğru yükselirken buna ayak uyduran mağara, ‘vadoz zon’ (doymamış zon) dediğimiz yani aktifliğini kaybetmiş fosil bir mağara hüviyetine dönüşmüştür. Dağlar yükselirken mağara da yüksekte kalmış ama bu arada önce dikey sonra da bir duraklama yatay ve sonra tekrar dikey olmak üzere 3 bölümden oluşan bir mağaradır. Aslında sahadaki kireç taşı daha geniş olsaydı burada çok daha büyük bir mağara oluşabilirdi. Kireç taşının kalınlığının az, genişliğinin dar olmasından dolayı ancak bu kadar gelişebilmiş.”
Mağaranın konumunun önemine dikkati çeken Soykan, Kazdağları’nın güneye bakan kesimindeki Edremit-Altınoluk koridorunun Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarından olduğunu anlattı.
Çevrede turizm potansiyeli bulunan tek mağaranın Avcılar olduğuna işaret eden Soykan, “Çevre düzenlemesiyle turizme kazandırılması gerekiyor. Zira içinde çok güzel sarkıtlar, dikitler, damla taşı sütunları, duvar damla taşları olmak üzere çok özellikli bir mağaradır. Buranın gaz ölçümleri de yapıldı. Hidrojen sülfür, metan, karbonmonoksit gibi zararlı gazlar normal seviyede. Sadece dışarıya göre nemi biraz fazla.” diye konuştu.
Prof. Dr. Soykan, mağaranın sıcaklığının yaz kış 13 ila 14 derece olduğunu sözlerine ekledi.
HABER MERKEZİ