Eğitim Bir Sen İnegöl Şube Başkanı Sinan Aktaş, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Strateji Belgesi uygulamasına sert tepki gösterdi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim Bir Sen İnegöl Şube Başkanı Sinan Aktaş, “Strateji Belgesinde, öğretmen yetiştirmede program tercihinin fakülteye girişten sonra yapılması, eğitim fakültesi öğrencilerine diğer fakülte ve bölümlere geçiş hakkı tanınması, eğitim çalışanlarının bilimsel etkinliklere katılmalarının teşvik edilmesi, öğretmenlerin uluslararası eğitim çalışmalarına katılım oranlarının artırılması, öğretmene yönelik şiddeti önlemek için hukuki ve idari düzenlemeleri içeren eylem planının oluşturulması, öğretmenlerin eğitim kurumu yönetimi ve eğitim uygulamaları üzerinde daha fazla söz ve yetki sahibi olması, öğretmenlerin bireysel çalışma yapabilmelerine imkan sağlayan ortamlar oluşturulması, dezavantajlı eğitim kurumlarında görev yapmaya ilişkin özendirici tedbirler alınması, kariyer basamaklarının yeniden oluşturulması gibi eğitimin kalitesini ve eğitim çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirecek ve geliştirecek eylem adımlarına yer verilmesi gerekli ve yerindedir. Bu konularda Bakanlığın adım atma iradesi ve düşüncesi takdiri hak ediyor. Ancak Belge’nin içeriği incelendiğinde gerçeklikten uzak, uygulanabilirliği bulunmayan, çalışma barışını ve kamu hizmetinin işbirliği içinde yürütülmesi ilkesini bozacak, kurumsal kargaşaya sebebiyet verecek eylemlerin belirlendiği görülmektedir. Bu tür politika belirlemeye yönelik çalışmaların eğitimin tüm paydaşlarıyla özellikle sendikalarla müzakere edilerek hazırlanması, uygulanabilirliği, verimliliği ve toplumsal kabulü açısından son derece önemlidir” dedi.
KABUL EDİLMEZLİĞİ DEFAATLE DİLE GETİRDİK
Strateji Belgesi içersinde yer alan Performans Sistemini de eleştiren Aktaş, “Strateji Belgesinde bütün öğretmenler için zorunlu bir performans değerlendirme sisteminin geliştirilmesi öngörülmüştür. Sendika olarak bu konunun kabul edilemezliğini defaatle dile getirdik. Bakanlığın hukuki ve kanuni dayanağı olmayan performans değerlendirmesinde ısrar etmesinin gerekçesinin Belge’de bulunmadığı görünmektedir. Politika üretenler ve karar alıcılar eğitimin konusunun sayılar değil insanlar olduğu gerçeğini idrak etmeli; saik bu olmadığı müddetçe niceliksel gelişme ile kalkınma sağlanamayacağından hareketle performans değerlendirmesi türünden uygulanabilir olmayan dayatmalar yerine eğitimden beklenenler ekseninde öğretmenden beklentiler ve öğretmen yeterlikleri ortaya konulmalıdır Yine Belge’de bütün öğretmenlerin her dört yılda bir öğretmen yeterlikleri çerçevesinde yapılacak sınava tabi tutulması öngörülmüştür. Mesleğe girişte KPSS, alan bilgisi sınavı, mülakat, aday öğretmenlikten asli öğretmenliğe geçişte yazılı ve sözlü sınav gibi başka hiçbir kamu görevi için öngörülmeyen türde ve sayıda sınava tabi tutulan öğretmenlerin, her dört yılda bir sınava tabi tutulmasının gerekçesi Belge’de yeterince açıklanmamışsa da hiçbir gerekçe bu türden bir uygulamayı izah edemez. Daha mesleğini ifa etmeye başlamadan bir yığın sınavı başarıyla geçen öğretmenler, mesleği ifaya yeterli olduklarını asli öğretmenliğe atandıkları tarih itibariyle kanıtlamış durumdadırlar. Bu itibarla mesleki yeterliğinin sınavla ölçülmesi türünden farazi hayallerin peşinden koşmak zaman ve kaynak israfından başka bir anlama gelmeyecektir. Öğretmen yeterliliğini test sınavıyla ölçmek yerine öğretmenin mesleki gelişimini sağlayacak ve tamamlayacak hizmet içi eğitim faaliyetleri planlanmalı, hizmet içi eğitimler, performansa yönelik uygulanmalı ve kariyer basamaklarında etkin rol oynamalıdır” şeklinde konuştu.
YASAL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR
Konuşmasını sözleşmeli öğretmenler ile ilgili sürdüren Aktaş, “Strateji Belgesinde kabulü mümkün olmayan bir başka husus, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yönelik mevcut yapının güncellenmesi ve geliştirilmesi eylemidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yakın bir zamanda denendiği ama istenilen faydanın zerre kadar sağlanamadığı apaçık bir gerçektir. Sözleşmeli personelin memur kadrosuna geçirilmesine ilişkin 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin dönemin hükümetince ortaya konulan gerekçesi bunun en büyük kanıtıdır. Eğitime ilişkin reformların kalıcı hale gelmesi, derslerin boş geçmemesi ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Bu nedenle, hem yeni öğretmen kadroları ihdas edecek hem de sözleşmeli öğretmen alımındaki hatayı telafi ederek sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçirecek; ücreti öğretmenlere iş güvencesi ve kadro sağlayacak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
BAKANLIK GÜNDEMİNDEN ÇIKARTILMASI GEREK
Eğitim Bir Sen olarak olarak konuya tepki gösterdiklerini ifade ettiğini belirten Aktaş, “Yine rotasyon sisteminin işlevsel ve aktif hal getirilmesi Strateji Belgesinde öngörülmüştür. Eğitim-Bir-Sen olarak bahse konu düzenlemeye yönetmelik taslağının kamuoyuna yansıdığı andan itibaren tepki göstermiş; rotasyon uygulamasını kavimler göçü olarak nitelendirerek karşı durmuştuk. Eğitimin ve öğretmenlerin çözülmesi gereken pek çok sorunu varken rotasyonun çözüm değil yeni bir sorun alanı haline geleceğine vurgu yaparak, öğretmeni isteği dışında ikametgâhından uzaklaştırmakla yer değişikliği sorununun çözülemeyeceğini ifade etmiştik. Yakın zamanda proje okulları yönünden rotasyonun denediği ve bir sonuç alınamadığı da bilinen bir gerçektir. Bakanlık norm kadro fazlası öğretmenlerin atamasıyla beraber, ülke genelinde 155 proje okulunda 8 yılını dolduran 1187 öğretmeni rotasyona tabii tutmayı kararlaştırılmış; ancak süreç tamamlanamadan geri adım atılmak zorunda kalınmıştır. Bakanlığın bu türden “örnek uygulamalardan” ders alması, çok dar kapsamlı ve çok daha dar bir kitleye bile uygulayamadığı rotasyonu 950 bin öğretmene nasıl uygulayacağı konusunda yeniden düşünmesi gerekmektedir.Bakanlığın sürdürülebilir ve yönetilebilir bir istihdam politikası oluşturamamasının ceremesini öğretmenler çekmemelidir. Eğitim sistemimizin karma eğitim dayatması, müfredat, sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş bölgelerdeki öğretmenlerin görev süresi, kariyer basamakları, altyapı ve donanım eksiklikleri, okul bütçesi gibi çözüm bekleyen sorunları ortada dururken öğretmenleri huzursuz edecek, işlerine ve mesleki gelişimlerine odaklanmalarını engelleyecek, çalışma barışını ve kurumsal işbirliğini bozacak rotasyon gibi zorlama tedbirlerin Bakanlık gündeminden çıkartılması ve öğretmenlerimizin öğrencilerine odaklanmasının sağlanması gereklidir” şeklinde konuştu.