İnegöl Belediyesi’nin AHİD işbirliğiyle düzenlediği Evlilik Okulu kapsamında İnegöllülerle buluşan Eğitimci-İlahiyatçı İsmail Güler, “Kadın Fıtratı” konulu seminerde eşlerin birbirine riayet etmesinin önemine dikkat çekerek;
“Eşler birbirine Allah’ın emanetidir. Peygamber efendimiz; emanete riayet rızık getirir, emanete hıyanet ise fakirlik getirir buyuruyor. Eğer birbirinizin emanetine riayet ederseniz, Allah sizi darlıkta koymaz. Bugün aileler geçim sıkıntısı çekiyorsa bunun ana sebebi kesinlikle emanetlere riayet etmemeleridir” dedi.
İnegöl Belediyesi’nin Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) işbirliğinde toplumun yapı taşı olan aile müessesesinin önemini ortaya koymak adına başlatılan Evlilik Okulu eğitimleri sürüyor. Eğitimler kapsamında Cuma akşamı Eğitimci-İlahiyatçı İsmail Güler İnegöllülerle buluştu. “Kadın Fıtratı” konulu seminer, Sani Konukoğlu Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
YUVALARI YIKAN 2 AİLE TİPİ VAR
Aile konusunun kadın ve erkek fertleri arasındaki ilişkisinin ele alındığı konferansta aile kurumunun önemine vurgu yapıldı. Aile tiplerinden söz eden Eğitimci-İlahiyatçı İsmail Güler, “3 tip aile var. Her şeyi gürültüye getiren aileler var. Bu birinci aile tipimiz. İkincisi, herkesi susturmaya çalışan aile tipi var. Ailenin gidişatıyla ilgili sorgulamalar yapan çocukları susturmalar, soru soran eşleri susturmalar ya da akraba veya akraba-i taallukattan birinin istikametle ilgili bir şeyler sormak veya söylemek istediğinde, hemen susturulmaya çalışan aile tipleri var. Bunlar da sağlıksız aileler. Bir diğer aile tipi ideal aile tipidir. Herkesi yetiştirmeye çalışan aile tipi. Aile içerisinde olan bütün fertleri yetiştirmeye, geliştirmeye, onların kişilik ve kimlik sahibi olması için her türlü imkanı sağlayan eğitim ocağı ailelerdir. Bu aileler biraz az maalesef. Bu ailenin tipik özelliği şu; merkeze parayı, şöhreti değil eğitimi koyarlar. Ailede herkes eğitim merkezlidir. Bey de hanım da ne iş yaparsa yapsın akşam evlerinde kendilerini geliştirecek, çocuklarını yetiştirmeye katkı sağlayacak ortamı oluşturmaktan kaçmıyorlar. Güzel şahsiyetler de böyle ailelerden çıkıyor. İlk iki aile tipinde yetişen çocuklar kişilik ve kimlik olarak sıkıntılı tipler olarak ortaya çıkıyor. Yalana başvuran, yapmadığı halde yapıyormuş gibi gösteren, söylediği halde söylemedim deyip hatası ortaya çıktığında onu örtmek için daha farklı suçlar işlemeyi göze alabilen, ailenin zarara uğrayıp uğramadığını önemsemeyen kişilikte evlatlar yetiştiriliyor. Bu da üzücü bir şey. Burada en büyük zararı da aile görüyor. Onun için ecdadımız demiş ki; bir aileyi haylaz evlat, bir insanı huysuz eş, bir esnafı da asık surat yıkar. Şimdi evlatlarımızın haylaz olmaması için eşlerin de birbirini yıkmaması, yıkımına vesile olmaması için ailemizin eğitim ocağı, birbirini yetiştiren bir ocağa dönüşmesi gerekiyor. Eskiden bunu aileler güzel yapıyorlardı ama şuan dizilerin izlendiği, erkeğin eve geldiğinde hemen kumandayı sorduğu, kadının da erkek eve geldiğinde stres başlıyor dediği bir ortam var” dedi.
DİNİMİZ İYİ AİLELER İÇİN HER ÖNLEMİ ALDI ANCAK…
Dinimizin eşlerin birbiriyle güzel geçinmesi için gerekli her önlemi aldığını ancak insanların dinini bilmediği için sorunlu ailelerin ortaya çıktığını kaydeden İsmail Güler, “Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor; eşini dövenin kıyamette davacısı ben olacağım. Önceden yoktu bunlar. Ama maalesef ki çağın bunalımından dolayı aileler ve eşler de bunalıma girdiği için böyle bir sonuca gidiliyor. Cenabı Allah böyle sonuçlardan bizleri korusun. Yaşlı bir kadın çok hacca gitmek istedi, eşi gücü yetip gönderemediği için sürekli babaanneyi hacı hanım diye çağırırmış. Onun psikolojisini rahatlatmak için. Bizim ecdadımız böyleydi. Eşlerine karşı olabildiğince naif, dışarıya karşı da güçlü duran. Ama şuan dışarıdaki paylaşımıyla içerideki paylaşımı çok farklılaştı. Peygamber Efendimizin (sav) buyurduğu bir hadis var; bir karı-koca sevgiyle birbirlerinin ellerini tutarlarsa, ellerini bırakıncaya kadar parmaklarının arasından günahları dökülür gider. Din, eşlerin birbiriyle güzel geçinmesi, sağlıklı iletişim kurması için gerekli her önlemi almış. Ama biz dinimizi bilmediğimiz için, sağlıklı öğrenemediğimiz için maalesef televizyonda gördüğümüz şiddet sahnelerini hayatımızın içine taşıyoruz” diye konuştu.
AİLELERİN GEÇİM SIKINTISININ SEBEBİ EMANETLERİNE RİAYET ETMEMELERİ
Konuşmasını hadislerden örneklerle süsleyen Güler, şöyle devam etti: “Peygamber efendimiz; emanete riayet rızık getirir, emanete hıyanet ise fakirlik getirir. Sen buna emanetsin, bu da sana emanet. Eğer birbirinizin emanetine riayet ederseniz Allah sizi darlıkta koymaz. Bugün aileler geçim sıkıntısı çekiyorsa bunun ana sebebi kesinlikle emanetlere riayet etmemeleridir. Eşler birbirine Allah’ın emanetidir. Emanete göz bebeği gibi bakmaları gerekiyor. Ama emanete hıyanet edilirse, başı sıkıntıdan kurtulmaz. Emanete nasıl riayet edilir bunu öğrenmemiz gerekiyor. Kuran-ı Kerim’de iki tane olumlu kadın örneği var, iki tane de olumsuz kadın örneği var. Olumlu olursa örnek deniyor, olumsuz olursa ibret deniyor. Örnek olarak gösterilen iki kadın sahabe var. Hz Meryem ve Hz Asiye annemiz. Bunlar örnek kadınlar. Ben özellikle bayanlara olumlu ve olumsuz olarak gösterilen bayanların hayatlarını detaylıca öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Osmanlı döneminde bayanlar sahabe kadınların hayatlarını okurlar, erkekler de sahabe erkeklerin hayatlarını okurmuşlar. Onların hayatlarını kendi hayatlarına taşırmışlar. Şahsiyeti ancak bir şahsiyet yetiştireceği için model şahsiyetlerin hayatlarını bilmemiz ve onları kendimize ayna yapmamız gerekir. Peki, ibret olan kadınlar kimler? Nuh aleyhisselamın eşi ve Lut aleyhisselamın eşi. Bunların da araştırılması gerekiyor. Bunlar aslında toplumda uç örneklerdir. Dolayısıyla Kuran-ı Kerim bunları boşuna örnek vermiyor.”