Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) Başkanı Naci Köseoğlu, son yıllarda özellikle İnegöl’de gençler arasında çıplaklık ve müstehcen kıyafetlerin yaygınlaştığını ifade ederek, “İnegöl’ümüzde son zamanlarda gençler arasında çıplaklık ve müstehcen kıyafetler maalesef yaygınlaşmıştır. Bu da doğal olarak aile yapımızı tehdit eden ve Rabbimizin haram kıldığı zinayı tetiklemekte ve aile yuvamız tehlikeye girmektedir. Dar giyinmek Allah’ın emri olan ‘tesettür’ değildir. Son yıllarda tesettür ve başörtüsü kavramlarının içi boşaltılıp Allah’ın emri olan tesettür modaya kurban edilmiştir” dedi.
Son yıllarda özellikle geçlerin giyim tarzında müstehcenlik ortaya çıktığını ve çıplaklığın da arttığını belirten AHİD Başkanı Naci Köseoğlu, konuya ilişkin yazılı basın açıklamasında bulundu.
Köseoğlu, yazılı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“İnegöl’ümüzde son zamanlarda gençler arasında çıplaklık ve müstehcen kıyafetler maalesef yaygınlaşmıştır. Bu da doğal olarak aile yapımızı tehdit eden ve Rabbimizin haram kıldığı zinayı tetiklemekte ve aile yuvamız tehlikeye girmektedir. Dar giyinmek Allah’ın emri olan ‘tesettür’ değildir. Son yıllarda tesettür ve başörtüsü kavramlarının içi boşaltılıp Allah’ın emri olan tesettür modaya kurban edilmiştir. Açılıp saçılmak, vücut azalarını ve ziynetlerini ortalığa salıvermek, herkesin görebileceği şekilde ince ve dar bir elbise giymek asla Müslümanca bir tesettür ve örtü değildir.
Yakın zamanda Türkiye’de başörtüsü alanında yapılan mücadele aslında bir tesettür mücadelesiydi. Hamdolsun ki çok kazanımlar elde edildi. Okullara alınmayan kızlarımız okullara alındı. Türkiye’de yaşayan Müslümanlar olarak bizler memnun olduk. Fakat şöyle bir zafiyet olduğu kanaatindeyim. Bizler başörtü zaferini kazanırken tesettürü kaybettik. Tesettür, kalpten ve gözden başlayan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresinin 30 ve 31. Ayetlerinde Rabbimiz : ‘’Mümin erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını ve namuslarını korusunlar, zira bu kendileri için daha temiz ve daha hayırlıdır ’’ dolayısıyla tesettür ilk olarak erkekten başlıyor. Tesettür, kalpten ve gözden başlayan bir ibadettir. Allah tesettürün erkekten başladığını bize hatırlatıyor. ‘’ İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffet ve namuslarını korusunlar, süslerini göstermesinler, elde olmayarak açığa çıkan ve görünen kısımları hariç, cazibe ve güzelliklerini açığa vurarak dikkat çekmesinler ve bunun için başörtülerini, göğüsleri üzerine sarkıtsınlar ki, boyun ve gerdanlarından bir şey görünmesin. ‘’ tesettür emrinin ikinci muhatabı ise bayan kardeşlerimizdir. Dolayısıyla erkek, kadın beraber tesettüre sahip çıkmak ve yaşamak zorundayız. Tesettür sadece kadınların üzerine yüklenen bir sorumluluk ve görev değildir.
Dar giyinmek Allah’ın emri olan ‘tesettür’ değildir. İslam fıkhında tesettürün ölçü ve şartları şunlardır: Örtünün geniş olması ve vücut azalarını göstermemesi, el ve yüz hariç bütün vücudu örtmeli, vücut hatlarını belli edecek kadar dar ve şeffaf olmamalı, karşı cinsi olumsuz yönde etkilememesi lazım. Başörtüsünün altına giyilen dar pantolonlar asla tesettürü kapsamamaktadır. Belki kişi kendisinin iç dünyasında kendisini rahatlatır ama bu Allah’ın emrettiği tesettür şekli değildir. Bütünsel olarak örtüye bürünmemiz lazım. Sadece kadınlar dar giyinmeyecek diye bir kural yok, erkeklerinde geniş ve ferah kıyafet giymeleri gerekir.
Açılıp saçılmak, vücut azalarını ve ziynetlerini ortalığa serivermek, herkesin görebileceği şekilde ince ve dar bir elbise giymek asla Müslümanca bir tesettür ve örtü değildir. Başı örtülü kardeşlerimiz buna çok dikkat etmeleri gerekiyor. Bunun bir bütün olduğunu bilmemiz lazım. Tesettür kesinlikle İslam’ın farz bir emridir. Tesettür, Kur’an’la sünnetle icma-i ümmetle ulemanın beyanatları sabit olan İslami bir örtünme biçimi ve şeklidir.
Ahlakımız, örtümüz İslam’a uyumlu olmak zorunda. Hz Peygamber, ‘İman 60 küsur cüzden oluşur’ , başka yerde ‘Hayâ da imandan bir şubedir’ buyuruyor. Siz parçaları bir araya getirmediğiniz zaman bir bütün oluşturamazsınız. İmanın kemale ermesi ve Allah katında makbul olabilmesi için bütün parçalarının bir araya gelmesi gerekir. İşte bunlar; hayâdır, namazdır, ahlaktır, dürüstlüktür, samimiyettir, ihlastır, emanettir, tesettürdür. Bu gibi şeyler müminin bünyesinde kalbinde yer alması gereken emirlerdir. Biz her zaman diliminde mekânda Müslümanca yaşamak, konuşmak zorundayız. Ahlakımız İslam’a uyumlu olmak zorunda. Örtümüz İslam’a uyumlu olmak zorunda.
İslam hayatın bütün alanlarına yön veren bir medeniyet dinidir. Allah Lokman süresinde ‘sesini alçalt, yürüyüşünde tabi ol’ buyuruyor. İslam öyle bir din ki, sizin yürümenize dahi bir yol çiziyor. Sizin konuşmanıza bir yöntem belirliyorsa elbette İslam’ın giyim ve kuşama karşıda bir önerisi, bir emri, tavsiyesi vardır, buna ne diyoruz ‘tesettür’ adını veriyoruz. Tesettür baştan ayağa kadardır, kalbimizin de ağzımızın da aslında kulaklarımızın da tesettüre bürünmesi lazım. Ağzın tesettürü dedi kodu yapmamaktır, iftira atmamaktır, haram konuşmamak. Gözün tesettürü harama bakmamaktır. Bedenin tesettürü o örtüye bürünmek ve riayet etmek diye düşünmek lazımdır.
Tesettür küçük yaşlardan itibaren başlayan ve dikkat edilmesi gereken bir ibadettir. Hz. Peygamber(sav) nasıl ki, ‘çocuklar 7 yaşına geldiklerinde ‘namazı emredin, öğretin’ buyuruyorsa. 7 yaşına gelen çocuklara başka ibadetleri de öğretmemiz gerekiyor. Tesettürü öğretmemiz lazım. Kızımıza, oğlumuza İslam’ın giyim kuşamı ile ilgili terbiye ve edebi vermemiz gerekiyor. Tesettür eğitimi ailede daha küçük yaşlardan itibaren sevdirerek başlatılması gerekir”
HABER: SERHAT ÇİÇEK