3 Temmuz 2013 Yılında Mısır’da gerçekleşen hain darbe girişimi ile Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi görevinden alınarak hapishaneye gönderilmişti. Yaşanan süreçte yıllardır yaşamını bir hücrede geçiren Muhammed Mursi, önceki gün çıkarıldığı mahkemede hayatını kaybetti. İnegöl’den bir çok vatandaş, Mursi için düzenlenen gıyabi cenaze namazı için dün öğlen namazında İshakpaşa Camii’nde bir araya geldi.
İshakpaşa Camii’nde öğlen namazına müteakip kılınan cenaze namazına siyasi partilerin temsilcileri, STK başkanıları, Belediye Başkanı Alper Taban ve çok sayıda vatandaş katıldı. Mursi için gıyabi cenaze namazını ise Müftü Vekili Dr. Ömer Faruk Atan kıldırdı.
MISIR’DA DİRENİŞ VE MÜCADELE DEVAM ETMEKTEDİR
Gıyabi cenaze namazının ardından İnegöl Sivil Toplum Kuruluşları Platformu adına açıklamalarda bulunan Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) Başkanı Naci Köseoğlu, “Mısır’ın ilk ve tek meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, kendisine yapılan sistematik işkence ve ihmaller ardından dün şehit olmuştur. Aslında Mursi 17 Haziran’daki duruşmada haksız suçlamalara karşı hem kendini hem de davasını savunurken şehit edilmiştir. Mursi’nin şehadet haberini dünyaya büyük bir neşeyle bildiren cuntanın dikkatlerden kaçırmaya çalıştığı gerçekler cinayet ardından daha net ortaya çıkmıştır. Şehit Mursi, yıllardır böbrek, karaciğer ve şeker hastalıklarından muzdarip olduğu halde, tedavileri keyfi biçimde engellenmiş, olumsuz hapishane koşullarında durumunun kötüleşmesi beklenmiştir. Günün 23 saatini tek başına, hücre hapsinde geçiren Mursi, hayatının ciddi tehdit altında olduğunu daha bir kaç ay önce bizzat kendisi mahkemede açıklamıştı. Şehit Mursi’yi idam cezasıyla yargılayan Mısır cuntası, karar çıksa bile bir cumhurbaşkanını idam etmenin siyasi sonuçlarına katlanamayacağını bildiği için onu yavaş bir süreçte öldürmeyi tercih etmiştir. 6 yıldır hapiste bulunan Şehit Mursi, bu süre zarfında sadece 3 defa ailesi ile görüşebilmişti. Avukatları ile görüşmesi de çok sıkı ve keyfi şartlara bağlanmıştı. Bu görüşmelerin hepsinde özgürlüğü kameralar önünde ve kişi mahremiyetine saygısız bir biçimde kısıtlanmıştı. Mursi’nin şehadeti sadece ailesini ve dava arkadaşlarını değil, tüm İslam dünyasını yasa boğmuş, Mısır’da unutulmaya yüz tutmuş zulmü bir kez daha gündeme getirmiştir. Mursi’nin 6 yıllık tavizsiz mücadelesi ve şehadeti bir kez daha göstermiştir ki; Mısır’da direniş ve mücadele devam etmektedir. Son bir asırdır zalimlere ve emperyalistlere karşı savaşan Mısır Halkı, tüm sinmiş görüntüsüne rağmen şehitler vermeye ve hala ayakta olduğunu haykırmaya devam etmektedir” dedi.
DELİLİ OLABİLECEK FİZİKİ DELİLLERİ YOK EDİLDİ
“Mursi Mısır’da Hasan el-Benna’dan itibaren devam eden lider kadrolarının hayatını ve mücadelesini şehadetle taçlandırma geleneğinin son halkası olmuştur” ifadeleri ile konuşmasını sürdüren Köseoğlu, “Cunta yönetimi, olayın ilk anlarından itibaren Mursi’nin naaşını gizli bir yerde tutup, üzerinde kendilerine karşı suç delili olabilecek fiziki delilleri yok etmiştir. Şu an en büyük beklentilerden biri Mursi’nin sistematik olarak ölümünü seyreden Birleşmiş Milletler’in en azından uluslararası bir soruşturma için harekete geçmesidir. Kısa süren iktidarı boyunca, sadece Mısır içindeki derin devlet ve hainlerle mücadele değil, uluslararası Siyonist entrikalarla da mücadele etmek zorunda kalan Mursi, iş yapmasına izin verilmeden bir yıl içinde önce sokak gösterileri ile yıpratılmış ardından askeri cuntanın ellerine teslim edilmişti. 3 Temmuz 2013 tarihinde Abdülfettah Sisi askeri darbeyle iktidara el koyduğunda, İsrail ve ABD desteğiyle, ilk günlerden itibaren kanlı bir baskı siyaseti uygulamış, her türlü yasa dışılık görmezden gelinmiştir. Rabia ve Nahda meydanlarında 2 bini aşkın insan katledildiği gibi, alınan kararla sivilleri katleden kişilerin ve bu ölümlerin soruşturulmasının önü tamamen kapatılmıştır. Binlerce insan gözaltına alınırken, bunların tamamı sistematik işkenceye uğramış ve yüzlercesi hapiste şehit olmuştur. Hali hazırda Mısır cuntasının hapishanelerinde 60 binden fazla mazlum insan daha bulunmaktadır” dedi.
165 İNFAZ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Köseoğlu, konuşmalarını şu ifadelerle tamamladı: “Batılıların desteğindeki cunta idaresinden son 6 yılda 2 bin 500’den fazla idam kararı çıkmış, bunlardan 165 tanesi infaz edilmiştir. Bunların tümü sessiz sedasız bir şekilde yürütülürken, geçtiğimiz Şubat ayında 9 gencin idamı gizlenememişti. Hali hazırda 10 binden fazla muhaliften haber alınamamakta ve büyük ihtimalle yasa dışı infaza kurban gittikleri düşünülmektedir. Siyonizmin bekçiliğini yapan Mısır cuntası, Batıdan ve özellikle Trump yönetiminden aldığı destekle ülke içinde her türlü hukuksuzluğu ve cinayeti işlerken, Mursi’nin şehadeti bu hukuksuz rejimin ve dış destekçilerinin bölgesel projelerinde yeni bir aşamaya geçtiklerinin işaretidir. Hapiste bile olsa meşru bir liderin varlığı, dengelerin her an değişebileceği Ortadoğu’da emperyalistlerin planlarını bozabilecek bir riski barındırmaktaydı. Yaşananlar göstermiştir ki, içeriden çıkma konusunda küçük bir ihtimal olsa bile, cunta ve onun destekçileri Mursi’nin ve onun liderlik ettiği Müslüman kadroların potansiyeli ile yüzleşmekten hala korkmaktadır. Mısır’dan gelen ekonomik ve siyasi göstergeler bu yozlaşmış rejimin ömrünün fazla uzun sürmeyeceğini göstermektedir. Sisi cuntasının ortadan kalkması halinde Mısır’da hapiste bile olsa Batı ve Siyonizm karşıtı bir alternatifin bulunması emperyalistleri huzursuz etmiştir. Darbecilerin dışarıda en büyük destekçileri ABD ve Avrupa Birliği olsa da, bölgedeki en önemli finansörleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Şu ana kadar Batılı ülkeler Mısır’a 30 milyar dolarlık silah ve teçhizat vermişler, Suud ve Emirlik yönetimleri de 14 milyar dolarlık yardım yapmışlardır. Mısır cuntasını bu kadar değerli kılan ise Siyonist rejimin korunmasında oynadığı roldür. Bu nedenle Mursi, Siyonistlerce şehit edilmiş onlarca mücahitten biridir. Mursi’nin bu şehadeti Siyonistlerin Filistin ve bölge planlarından bağımsız değildir. Eş zamanlı olarak bir yanda Kudüs ve Filistin’de saldırganlık artarken, aynı anda Mısır’da operasyonlara hız verilmesi, ABD’nin yeni Ortadoğu planıyla ilgili görünmektedir. Şu an Mısır cuntasının zindanlarındaki on binlerce mazlum için durum daha da kritik bir hal almıştır. İşkence, taciz, öldürme ve daha onlarca hukuksuzluğun engellenmesi için dünyanın sağduyulu kamuoyu harekete geçmelidir. Mısır’daki siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır. Sisi cuntasının uluslararası mahkemelerde yargılanması için çalışma başlatılmalıdır. Mursi’nin şehadeti, uluslararası bir heyet tarafından incelenmeli ve tüm sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Bir Cumhurbaşkanını hayatta iken koruyamayan dünya kamuoyu, en azından ölümü ardından adaleti sağlamaya çalışmalı. Yaşasın Mısır direnişi”