Referandum çalışmaları kapsamında geçtiğimiz gün ilçemize gelen AK Parti Bursa Milletvekili Müfit Aydın, Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) faaliyet gösteren bir mobilya firması ziyaret etti. Ziyarette 16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan Referandum ile ilgili açıklamalarda bulunan Müfit Aydın, “1,5 milyar Müslümanın tek hamisi Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye’ye bir şey olursa bu 1,5 milyar Müslümanın hepsi yetim kalacak. Bizim Afrika’da su ve doktor gönderdiğimiz Müslüman olmayan ülkeler vardır.
Organize sanayi bölgesinde referandum çalışmalarını sürdüren Ak Parti İnegöl İlçe Teşkilatı geçtiğimiz gün Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren bir firmayı ziyaret etti. Ziyarete İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Adil Kansu, AK Parti İlçe Başkanı Adem Demirel,AK Parti Bursa Milletvekili Müfit Aydın ve partililer katıldı.
Ziyarette 16 Nisan’da oylanacak olan anayasa değişikliğini anlatan Müfit Aydın, “Bu çok önemli bir hadise. Eğer bu hadiseden iyi bir netice alırsak düşmanlarımızın taaccüple istediği bir hadiseyle karşı karşıyayız. Avrupa tamamen kudurmak üzere. Türkiye çok aşırı derecede güçleniyor, acaba bir Osmanlı ruhu mu ortaya çıktı diye düşünce yapısına girdiler. Korkunun ecele faydası yok. Dünyanın en büyük boğaz köprüsünün temelini Çanakkale’de atarsak, dünyanın en büyük havaalanını ülkemizde yaparsak, dünyanın en büyük projesi olan Kanal İstanbul’u yaparsak bunların tahammülsüzlüğüne bir mana veriyorum. Kendileri böyle projeler yapabilecek imkanı bulamıyorlar. Eskiden İMF’den 1 milyar dolar borç para alırdık ve o İMF’ciler Türkiye’ye geldiklerinde, attıkları her adım bizim için çok önemli hadiseydi. Zamanımızı bunların tümüyle heba ettik. Ülkemizin geçmiş idare edilişi bizi üzüyordu. AK Parti gelmeden önceki hastanelerde, ulaşımda, milli eğitimde ciddi problemler vardı. Benim çocuğum Anadolu Lisesi’nde okuyordu, kitap bulamıyorduk. Ankara’ya telefon açıyorduk, öyle bir kitap bulamıyorduk. Şimdi lise son sınıfa kadar ülkemiz çocuklarını okutabilmek için tüm kitaplar devlet tarafından karşılanıyor. Çocuklarımız okumaya başladı. Hukukçu, mühendis, kaymakam, vali olmaya başladılar. Bu, daha önce ülkeyi idare eden belirli kesimi rahatsız etmeye başladı. Eskiden ülkenin kaymağını onlar yiyorlardı, şimdi halkımızın tabanı yiyor ve yemeye devam edecek. Bu milletin hizmetkarı olarak görevdeyiz, ağalık yapma lüksümüz yok. Ancak bürokrasi ile sorunumuz var, bu sorunu çözmemiz için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini mutlak suretle getirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
CHP’li bir vekilin 1 yıllık cep telefon parası 1 milyon 200 bin TL olduğunu belirterek sözlerine devam eden Aydın, “18 yaşı nereden getirdiniz diyorlar. Ülkemizde 18-25 yaş arasında 8,5 milyon gencimiz var. Bu gençlerimizi yarın öbür gün kendi ülkelerini idare edebilecek muhtarlık, azalık, belediye meclis üyeliği, il genel meclis üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği için hazırlamak istiyoruz. Şuan ki Cumhurbaşkanımız 17 yaşında bu işe girdi. Biz gençlerimize bir ehliyet veriyoruz. Bu ehliyeti alan gencimiz yarın öbür gün kendisini bu ülkenin yönetimine hazırlasın. Benim çocuklarım 18 yaşına gelince ben onlara birer tane ehliyet aldım ama ehliyeti aldığım gün onlara araba vermedim. Ne zaman imkanları olunca o arabaları aldılar. Milletvekili sayısını 550’den 600’e ne için çıkarmak istiyorsunuz diyorlar. 64 milyon nüfusumuz varken 550 milletvekilimiz vardı. Nüfusumuz 80 milyona çıktı. Temsil etme özelliği olarak gelişmiş ülkelerin tümünde milletvekili bizden çok fazladır. Bursa’da 134 bin, bir milletvekili seçilme oyudur. Bu diğer küçük illerimizde 24-25 bindir. Her ilimizde en az 2-3 milletvekilimiz bulunsun. Bunun parası nereden çıkacak diyorlar. Bu çok basit bir şeydi. CHP’li bir vekilin 1 yıllık cep telefon parası 1 milyon 200 bin TL idi. Basılı evraklarla birlikte bir yılda 2 milyon TL harcamış. 2 milyon, 10 milletvekilinin 4 yıllık maaşıdır. Bir telefon verdik böyle oldu, ülkeyi verirsek eski haline döndürecekler. Bunu çok net şekilde söyleyebilirim. Bu tür şeylere takılmamıza gerek yok” şeklinde konuştu.
İki başlılıktan büyük sıkıntılar çekildiğini belirten Aydın sözlerine şöyle devam etti, “Diktatörlük; kimseye hesap vermeyen, kimseyi kale almayan, bir gecede sizlerin oyu ile gelmiş olan partilere kapatan Cumhuriyet Başsavcısıdır, bugüne kadar ihtilalları yapan ordudur. Yoksa halkın önüne gelerek halktan izin alan, oy alan bir parti hiçbir zaman diktatör olmaz. 14-15 sene içerisinde 11 sefer halkın önüne sandık koyduk. Böyle bir diktatörlük olur mu? CHP’de 1946 yılına kadar tek parti var. Seçimi ne için yapıyorlar? Dünyaya bizde demokrasi var hikayelerini anlatmak için. Tek parti var ve o partinin genel başkanı, il başkanları hepsi hükümet yetkilileri. Fakat buna rağmen seçim yapılırken açık oy, gizli tasnif yapılıyordu. Ola ki yanlış bir şey atılmışsa onu da gizli tasnifle düzeltelim diyorlardı. Diktatörlük budur. Ezanı Arapçaya çevirdiği için DP, 10 yıl ülke başında kaldı. 10 yıl sonra onu da 2 bakanıyla idam ettiler. Biz hep 2 başlılıktan büyük sıkıntılar çektik, şuanda da çekiyoruz. Meclisin en güçlü partisinin başa gelmesi halinde bir ayımız her zaman boşa gidiyor. Meclis başkanının seçilmesi 15 gün alır, hükümetin kurulması da 10-15 gün alır. Fakat şimdiki sistemde halkın oyunu alan Cumhurbaşkanı ertesi gün hükümetini kurabiliyor. Şimdiye kadar Cumhurbaşkanlığı hesap sorulamayan bir makamdı. Fakat bundan sonra hem yargıya hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı hesap verebilir noktaya geldi. Bunu iyi bir şekilde atlatmak istiyoruz” dedi.
‘Bu sefer çok iyi şekilde çalışıp hesabımızı yapalım’ diyen Müfit Aydın, “1,5 milyar Müslümanın tek hamisi Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye’ye bir şey olursa bu 1,5 milyar Müslümanın hepsi yetim kalacak. Bizim Afrika’da su ve doktor gönderdiğimiz Müslüman olmayan ülkeler vardır. Onların sularını çıkarıp, hastalarına şifa vermeye çalışıyoruz. Mazlumların da Müslümanların da yanındayız. Bu güç Avrupa’yı rahatsız etti ve son günlerde yaptıkları hadiselerle bunu belli ettiler. Yurtdışında 3 günde 22 programımı iptal ettiler. 15 Temmuz’daki heyecanın aynısını orada yaşadım. Türkiye içinde bulunduğu zenginliğin farkında değil diyenler vardı. ‘Keşke ezan sesini burada duyabilseydim, malım mülküm hepsi gitseydi’ dediler. Zenginliğimizi çok daha iyi noktaya getirmek için uğraşıyoruz. İnşallah bunu başaracağız. Türkiye’nin geleceğe istikrar ve güven noktasında hiçbir problem yaşamdan, iyi bir şekilde varmasını sağlayacağız” dedi.
HABER: CİHAN EZLEN