Öğretmenlere yapılan şiddet vakalarında oldukça artış var. Eğitimciler gerek velilerinden gerek öğrencilerinden şiddet görüyor maalesef. Yumruk atma, yaralama, bıçaklama haberleri sık sık duyulurken, maalesef İstanbul’da bir öğretmenimizin öğrencisi tarafından öldürüldüğünü de duydu bu millet. Şiddetin haberlere yansımayan sözel halini ise çoğu zaman yaşıyor öğretmenlerimiz. Öğretmene hakaret, küfürlü konuşma, saygısızca seviyesizce hitap etme de şiddetin bir başka türü aslında.
Öğretmene şiddetteki artışın nedenlerini bana göre şu başlıklarda toplayabiliriz:
Öğretmenlik mesleği çok kutsalken ülkemizde öğretmenliğin itibarsızlaştırılması, öğretmenin değer ve öneminin bilinmemesi şiddete çanak tutan bir neden.
Öğretmenler ne iş yapıyor sanki, sözü ülkede üst görevden başlayıp halka kadar çoğu kademenin dilinde pelesenk olmuşken, televizyonda yorumcuların, senaristlerin rahatlıkla hor görebildiği bu mesleğin hak ettiği itibarı nasıl verebiliriz ki?
Ücretli öğretmenlik uygulaması başlı başlına mesleği baltalarken ve bu göreve öğretmenlikle alakası olmayan kişilerin bile getirilebiliyor olması mesleğin itibarını zedeliyor. Öğretmenliği öğretmen olmayan, pedagojik formasyon almayan biri yapamamalı.
Eğitimdeki özelleşme ve bunun getirdiği veli memnuniyetinin önemi…
Çünkü müşteri her zaman haklıdır. Özel okullarda maddi manevi ezilen öğretmenlerin hazin sonudur şiddet.
Toplu yaşam kurallarına aykırı davranan bir toplum haline gelmemiz, her istediğimi yaparım, bana-çocuğuma kimse karışamaz, söz söyleyemez mantığı, yaptığı yanlışı kabul etmemek için her zaman bahanelerin oluşu, bu bahanelerde ise günah keçisinin öğretmen seçilmesi, şiddete eğilimi arttıran bir diğer neden.
Bu yaklaşımdaki aile ve öğrencinin yaptığı yanlışa disiplin cezası verildiyse eğer işte şiddet burada başlıyor. Haberlere bakınız, hep cezalara tepki. Çünkü, o veya onun çocuğu istediğini yapar, kimse ona- çocuğuna bir şey diyemez! Sen kim oluyorsun da beni okuldan uzaklaştırırsın, sen kim oluyorsun da bana kınama cezası verirsin? İstanbul’daki vaka, öğretmenlerine, arkadaşlarına küfürlü konuşan, saygısız davranan öğrencinin olayı. O istediği gibi sayar söver halbuki neden okuldan uzaklaştırdınız ya da attınız ki!
Ülkemizde adalet sistemindeki yavaşlık ve sonucunda suçlunun hafif cezayla sıyrılması, insanların hakkını aramaya olan inancının kırılmasının ürünüdür şiddet. Yaptırım ve cezaların yaşamın her alanında artması, kuralların uygulanmasında denetimin sıklaştırılması ise çözüm.
Aile ve çocukta görülen psikolojik sorunların tespiti ve çözülmesinde yaşanan yetersizlikler nedeniyle şiddet vakalarında artış var. Aile içi sağlıklı iletişim, sevgi, şefkat ve anlayışın olduğu hangi toplumda bu vakalar bu denli artar ki?
Psikolojik durumlarda, öğretmen, öğrenci ve ailesini rehberlik servisine yönlendiriyor. Rehberlik servisi elinden geleni yapıyor ve elinden gelmeyen durumlar için psikoloğa, terapiste yönlendiriyor. Ailenin veya çocuğun destek almasını öneriyor. Ya aile bunu etiket yeriz korkusuyla veya ne gerek var neyimiz var yaklaşımıyla reddediyor ya da reddetmeyip terapistten destek almak isteyenler için ücretler ağır gelebiliyor. Burada bence, sağlık ve milli eğitim bakanlığımızın devreye girerek aile hekimliği mantığı ile aile terapisti uygulamasına gitmesi her ailenin terapisti olması gerek. Ve de toplumumuza psikoloğa gitmenin ayıp olmadığını aşılamamız gerek.
Şiddet öfkesini kontrol edemeyen, öfkeyle doğru baş edemeyen psikolojik destek alması gereken insanların sorunudur.
AYŞE SÜTOĞLU
EĞİTİMCİ
09.05.2024