ŞEHRiN DOKUSUNA UYGUN PLANLANMALI

Konu ile ilgili yazılı basın açıklamasında bulunan Sütçü, şu ifadeleri kullandı: “İslam’da hayatın ve şehrin merkezinde cami vardır. Cami bireyin inanç dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk, sorumluluk ve güzel ahlak bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden iktisada, aileden çevreyle ilişkilere, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin köklerinin birleştiği mekândır. Cami hem yapısıyla hem de temsil ettiği değerler açısından İslam toplumunun merkezidir. Fiziki yapı olarak baktığımızda camiler; sanatın sadelikle huzur veren bir insicam içinde buluştuğu, maddenin manayla bütünleştiği, İslam inancının temel ilkelerini hatırlatan öğeleriyle özgün mimari yapılardır. Camide, omuz omuza saf tutularak kılınan her namazda, statülerin ve farklılıkların; eşitlik ve kardeşlik çizgisinde buluştuğu bir mana yaşanmaktadır. Dolayısıyla camilerin fiziki varlığı ve işlevleri kadar, bireyi ve toplumu inşa eden yönü de göz ardı edilmemelidir. Kubbesiyle mümin yürekleri bir araya getiren; Minberi ve kürsüsüyle ilmi ve hakikati haykıran; Mihrabıyla kıblemizi ve yüzümüzü Allah’a döndüren; Minareleriyle şehirlerin şehadet parmağı olan camiler bir yerin İslam beldesi olduğunun en somut delilidir, belgesidir. Camiler inşa etmek, onlara sahip çıkmak ve camileri onarmak ve camileri imar etmek Müslümanların bir görevidir. Aynı zamanda Müslümanlar, camilerin temsil ettiği, tevhid, kulluk, özgürlük, kardeşlik, eşitlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri koruma, yaşama, onarma ve yaşatma sorumluluğunu da taşımaktadır. Bugün en önemli meselelerimizden birisi, cami tasavvurumuzu ve planlamamızı, acil olarak, yeniden ele almamız gerektiğidir. Camilerimiz mutlaka şehirlerin dokusuna ve nüfus yoğunluğuna uygun, sosyal din hizmetleri, kadın, çocuk, engelli, yaşlı bireyler göz önüne alınarak planlanmalıdır. Camiler artık bir kültür merkezi olarak da düşünülmeli ve bu işlevi yerine getirecek mekânlarla beraber inşa edilmelidir. Bunun yanında şehrin merkezi olan camilerin çevresi de düzenlenirken aynı hassasiyetle hareket edilmelidir. Bu bağlamda İnegöl’ümüzün merkezi olarak kabul edilen İshakpaşa Camii ile ilgili birkaç hususu belirtmekte fayda görüyoruz. Son günlerde basına da yansıdığı kadarıyla caminin etrafında bir çevre düzenleme çalışması yapılmakta. Elbette restorasyon ve iyileştirme önemli hususlardır. Gereklidir. Ancak bunlar yapılırken bazı noktalarda hassas olunması gerektiği kanaatindeyiz.  Öncelikle yapılan düzenlemenin tarihi doku ile uyumlu olması şarttır. Yine çevresel etkenler değerlendirilerek bir proje çıkarılmalıdır. Bunun için de idarecilerin ilk olarak yapması gereken konunun muhataplarıyla istişare etmektir. Bu açıdan baktığımızda İshakpaşa Camii etrafındaki çalışmaların tarihi dokuyu ortaya çıkaracak nitelikte olmadığı kanaatini taşımaktayız. Yine bu konu ile ilgili bir çok şikayetler idarecilere ulaştırılmış olmasına rağmen ısrarla aynı proje üzerinden faaliyete devam edilmiştir.  Şunu da belirtmek isteriz ki özellikle çevresel anlamda yeşil alanların düzenlenmesi ile ilgili mevcut belediyenin projelerinde dikkate almadığı bir husus olarak görüyoruz. Hakeza AVM yerinde, hastane yeri seçiminde ve projesinde de yeşil alan düzenlemesi ile ilgili konulara dikkat edilmemiştir. Şimdi ise İshakpaşa Camii etrafının tamamen beton zeminle örtülmesi, bu projenin de doğa dokusu ile ilgili hassasiyet gösterilmediğini göstermektedir. Bu konudaki muhalefetimiz ise basın ve halk nezdinde kabul görse de idarecilerimiz nezdinde kabul görmemektedir. Bunun için burada artık değerlendirmelerimizi halkımızın dikkatine sunuyoruz. Sonuç olarak Diyanet İşleri Başkanlığının bu sene ‘Cami, Şehir ve Medeniyet’ temasıyla ele aldığı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda özellikle bu konuya parmak basmayı amaçlayıp bu ve bunun benzeri tüm projelerin cami, şehir ve medeniyet bilinci ve bütün boyutlarıyla bir inşaya vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum. Tüm Diyanet İşleri mensuplarının Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ediyorum”