Siyasette kavga ederek milletin birliği sağlanamaz

Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayı Fikret Bayram, seçim nedeni ile siyasi kavgaların vatandaşları huzursuz etiğini ve bu tip kavgaların milletin birliğini bozduğunu ifade ederek, “Siyasette kavga ederek, sporda kavga ederek, hatta yemekteyiz programında bile kavga ederek, bu milletin birlik ve beraberliği sağlanamaz. Gelecek günlere umutla bakamayız” dedi.

Yayınlama: 20.06.2018
570
A+
A-

Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayı Fikret Bayram, gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

 

Seçimlere az bir süre kaldığının hatırlatılması üzerine Bayram, “Seçime az bir zaman kaldığını en iyi bilenlerden biriyim. Askerde bir şafak saymıştım, bir de şimdi şafak sayıyorum. Şafak neden sayılır? Askerlik kötü bir iştir, kötü bir meslektir, vakit kaybıdır dediğimiz için değil. Tam tersi memleket için hizmet etmek, belki de yeri geldiğinde görev esnasında can vermek… Tabi şafak saymak bu değil. Sonuç itibari ile  hedefe odaklısınız. Bir taraftan da anneniz babanız, çoluk çocuğunuz memlekette, bir taraftan da sayılı gün askerlik yapıyorsunuz. Ondan dolayı da şafak sayıyorsunuz. Bizim ki de o mertebede bir hadise. Yoksa bu memleketi yönetmek için vakit harcamak, bu memleketin yönetiminde neler yapacağınızı anlatmak, bu güzellikleri kamuoyu ile paylaşarak binlerce insan ile bir araya gelmek önemli bir değer. Bazen soruyorlar, ‘Nasıl kazanabileceğini düşünüyor musun?’… Ben Allah’ın izni ile kazandım diyorum. Çok fazla dost kazandım, arkadaş kazandım. Seçimler ne getirir bilemiyoruz. Ama biz kazandığımıza göre de, milletvekili olmadığımız duruma göre de yol haritamızı daha şimdiden belirledik. Teşkilat olarak çalışma tempomuzun ne olmasına dair kararlar aldık. İnşallah aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz” dedi.






 

İnsanların seçim zamanında nasıl davranmaları gerektiğinin sorulması üzerine Bayram, “Benim karar alındıktan sonraki tek düşüncem topluma ne vermemiz gerektiğine dair konu oldu.  Dünya üzerinde çok önemli bir ülkeyiz. Afrika ile Asya ile Avrupa ile direk bağımız var. Çok yakın bir mesafe içerisinde etki alanımızın içerisinde devletler var. Ve bu devletlerin içerisinde bir dönem yol arkadaşlığı yaptığımız, aynı suyu ve aynı ekmeği yediğimiz, bunu bir devlet sınırı içerisinde yaptığımız insanlar var. Hala onların umutlarıyız. Adımız ülke olarak değişmişse de geçmişten gelen o yapı hiç bir yerde değişmiyor. Sadece biraz sallandı. Bundan dolayı özellikle liderlerimize hep şunu söylüyorum, bende bir bireyim ve bende oy kullanacağım; yapmayalım, etmeyelim. Birbirimize olan muhabbetimizi yıkacak, yok edecek şeylerden uzak duralım. Biz bunu yapınca altımızda bizleri sevenlerin küskünlüklerini arttıracak, onların birbirine daha kötü davranmasını sağlayacak faaliyetlerden uzak duralım. Ben şimdi burada zikretmeyi biraz abes gördüğüm, söylemlerini garipsediğim liderlerin sözlerini not aldım. İnanın bir evde çocukları ile oturup anne baba o ortamda o kelimeleri söylese o kadar ayıplanır, çocuklar tarafından o kadar şaşkınlıkla dinlenir ki… Ama biz bunları 80 milyonun izlediği televizyonlarda, onlarca tirajı olan gazete manşetlerinde buluyoruz. Burada iki husus çok önemli. Bir tanesi liderler bunu yapıyor diye, kamuoyuna bunu seslendirecek olanların da o işin içerisinde yer almaması lazım. Mümkün mertebe gerekirse o kısmı görmezden gelmesi lazım. Hatta bu belki de liderlere ders olur belki de. Bu kanaatteyim. Şimdi siyasetin bu boyutuna gelince, kamuoyunda bana gösterilen tepkileri de ölçme fırsatım oldu. İçlerinde çok sert yaklaşanlarda oldu içlerinde. Allah’a bin şükür olsun bir genişlik verdi. Yoksa insan kırılır dökülür. Düşünsenize bir masaya gidiyorsunuz elinizi uzatmaya, o benimle ilgili ne bilgiye sahipse o kadar düşman olarak görüyor ki, elini vermemeye kadar karar alıyor. Bu toplumun neresinde var bu ahlaki kaide veya dini kaide? Yok kesinlikle yok. En düşman olanın bile çadırı ziyaret ettiği replikleri izleyin bunu göremezsiniz. O zaman burada bir yanlış var. Bu yanlışa sevk edenlere buradan bir kez daha sesleniyorum; ey bu toplumu yönetenler, bu toplumu yönlendirenler, kelime seçimlerinize dikkat edin. Tavırlarınıza dikkat edin. Oy almayı hedef haline getirerek, böylece gerek iktidarda olmak gerek milletvekili seçilmek veya bir sıfat sahibi olabilmenin hiç bir faydası olmayacağını çok iyi anlamanız lazım. Ama siz bunları yaparken, aşağıda neler olduğundan ya haberiniz yok ya da tabloyu fark edemiyorsunuz. Siyasette kavga var. Spora bakar mısınız? Eskiden atılan güzel golleri, yapılmış çalımları konuşuyorken, en son yaşanan hadisede bu memleketin önemli bir teknik direktörü, kafasına gelen cisim yüzünden nasıl durum oluştuğuna dair kanaat sahibi olamıyor. Yani; kafasına dikiş attılar mı atmadılar mı… Kafası kanadı mı kanmadı mı diye konuştu toplum. Biz böyle bir toplum değildik ama siyaset spora da yansıyor. Bunlarda yetmedi… Dizilere bakın, yarışma programlarına bakın, birbirleri ile birlikte mutlu olacakları şeylere değil, birbirlerini nasıl ezebilecekleri, yenebileceklerini düşünüyorlar. Yemekteyiz programında bile birbirini çekiştiriyorlar… Siyasette kavga ederek, sporda kavga ederek, hatta yemekteyiz programında bile kavga ederek, bu milletin birlik ve beraberliği sağlanamaz. Gelecek günlere umutla bakamayız” şeklinde cevap verdi.

 

İnegöl’ün il olmasının gerekliliği hakkında açıklamalarda bulunan Bayram, konuşmalarını şu ifadelerle sonlandırdı: “Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum; bölgesel kalkınmanın aslında ülke adına çok faydalı bir yaklaşım olduğuna dair kanaatim yok. Düşünün ki İnegöl müthiş bir atılım yaptı bizim milletvekilliğimiz ile birlikte. Yeni yeni fabrikalar, istihdam alanları, alışverliş merkezleri… İnegöl çok mutlu. 300 Bin nüfus resmen coşuyor. Ne oldu? 80 milyon aynı yerde kaldıysa ne oldu? Bundan dolayı adaylığımız açıklandıktan sonra da bunu değiştirmedim. Ama takdir edersin ben yıllardır bu memleketin suyunu içiyorum, ekmeğini yiyorum ve haliyle sorunlarını da biliyorum. Çözülmesi gerekenlerde biliyorum. Hayal dünyasının gerçeğe dönüşeceği şekil, bölgesel kalkınmadan ziyade topkeyün kalkınmayı sağlayacak ergümanlardan biri olarak söylüyorum ve bunu bu memleketin insanı olduğum için değil, bunu siyasi parti temsilcisiyim de rant elde edeyim diye değil, bir gerçek olduğuna inandığım için, İnegöl’ün il olması lazım. İster Bursa’daki arkadaşlar, seçmenler kızsın, ister evet haklı desinler. Ya Büyükşehir yasasında ciddi değişikliklere, radikal kararları değiştirmeye yöneleceksiniz ya da İnegöl’ü il yapacaksınız. İl olmakla sorunların çözüleceğini iddia etmiyorum. Ama il olmakla en azından kendi kararlarını alabilmenin daha yükseğe çıkacağına inanıyorum. Buradan şunu da söylüyorum; eğer İnegöl topyekün olarak bu işin arkasında yer almazsa, tek başıma Don Kişot’un yel değirmenleri ile mücadelesine de girmek doğrusu istemiyorum. Ne yazık ki İnegöl kamuoyu İnegöl’ün il olacağına dair kanaat sahibi değil”



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş