Geçmişte ahde vefa başlığı altında aile konusuna değinmiştik; Ama az da olsa tekrar da fayda vardır.Hani insan ilk başta kendisini sonra en yakınından başlayıp çocuklarımıza sadakati,emanete güveni,sözünde durmayı, ilimle,eğitimle ve güzel ahlakla düzeltmediği takdirde ilk kendisinin sonra sorumluluğunda olduğu kimselerin (ailesinin) başına nelerin gelebileceği hakkında bu ayeti kerimeyi ve geçecek olan yazımızı okumasını tavsiye ediyorum. […]
Geçmişte ahde vefa başlığı altında aile konusuna değinmiştik; Ama az da olsa tekrar da fayda vardır.Hani insan ilk başta kendisini sonra en yakınından başlayıp çocuklarımıza sadakati,emanete güveni,sözünde durmayı, ilimle,eğitimle ve güzel ahlakla düzeltmediği takdirde ilk kendisinin sonra sorumluluğunda olduğu kimselerin (ailesinin) başına nelerin gelebileceği hakkında bu ayeti kerimeyi ve geçecek olan yazımızı okumasını tavsiye ediyorum.
Gerekçe…
“Ey iman edenler (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun üzerinde çok güçlü ve çok sert (acımasız) melekler vardır. Allah’ın onlara emrettiği şeyde, Allah’a asi olmazlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.”( Tahrim,6)
Rabbimiz açıkça bize ailemizi ve kendimizi cehennem ateşinden koruyacak tedbirler almamızı emretmektedir. Bunu aile reisi olarak tek başımıza yapabildiğimiz gibi; öncelikle efendimiz s.a.v’in örnek hayatını ve zamanımızda bulunan büyük evliyaların nasihatlarını ve yaşantılarını örnek almamız işimizi doğruluk ve güzellik olarakta isabetli işler yapmamıza vesile olacaktır ve ailemize daha bereketli bir yaşantı ile güzel ahlak’a götürmede daha çok yardımcı olacaktır.
İnsanın sadece kendisinin tövbe etmesi ve sohbet vaaz nasihat dinlemesi her şeyi halletmiş olmuyor. Allah’ ın(c.c), bize emanet olarak lütfettiği ailemizi de düşünmek zorundayız. Rabbimiz bize aile reislerine sorumluluklar yüklemiş. Sadece dünya hayatının sorunsuz idame ettirilmesi yetmiyor. Ahiret yurdunda kendimizin nasıl kurtuluşunu düşünürsek, ailemizin de kurtuluşunu düşüneceğiz. Aslında aile reisinin kurtuluşu ayni zamanda ailenin kurtuluşuna da bağlı… Efendimiz (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “Hepiniz birer çobansınız; hepiniz sorumluluğunuz altındaki şeylerden sorumlusunuz. İdareciler, yönettikleri halktan sorumludur.Koca ailesinin himaye ve terbiyesinden sorumludur.Kadın kocasının evinden (onun şeref ve nesebini korumaktan) sorumludur. Hizmetçi ailenin malından sorumludur. Kısaca herkes üstlendiği şeylerden sorumludur.” Allah (c.c) tarafından Tahrim suresinin 6. ayet-i celilesinde yüklenen sorumluluk bu mübarek hadis-i şerif ile Efendimiz (sav) tarafından da verilmiştir.
İşte bu ilahi ve nebevi emirler gereği ailemizi ihmal edemeyiz. Kendi eğitimimizi düşündüğümüz gibi Onlarında eğitimini düşünmek mecburiyetindeyiz. Biz cennete giderken evlatlarımızın azap görmesi, yanlış yollara gitmelerini nasıl gönlümüz razı olur. Bunun için tedbirler almak zorunda değil miyiz… Kendi tattığımız güzelliklerin ailemiz tarafından da tadılması bizi ziyadesiyle mutlu etmez mi?
Bize lütfedilen nimetlerden birisi de ailedir. Aile değerlerini kaybeden toplumlar özünü kaybeder. Bu yapıyı dinamik ve sağlam tutmanın en güzel yollarından biri, aile bireyleri arasındaki muhabbeti diri tutmaktır. Bunun yolu İslami prensiplerin dışına çıkmadan yaşamak ve yaşatmaktır.