Değerli Okur Gazetesi okurları, bildiğiniz üzere Balkanlardaki ülkelerle ilgili birçok araştırma yazısı ile sizlere bilgi vermek amacı ile bu bölgelerde birçok kez bulunmuştum. Buralarda bulunan camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, köprüler ve benzeri Osmanlı mimarisini araştırma yazılarının konusu olarak belirlemiştim. Geldiğimiz süreçte konuyu değiştirip, bölgedeki gelişen olayları ve dış güçlerin bölgede nasıl bir yol izlediğini […]
Değerli Okur Gazetesi okurları, bildiğiniz üzere Balkanlardaki ülkelerle ilgili birçok araştırma yazısı ile sizlere bilgi vermek amacı ile bu bölgelerde birçok kez bulunmuştum. Buralarda bulunan camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, köprüler ve benzeri Osmanlı mimarisini araştırma yazılarının konusu olarak belirlemiştim.
Geldiğimiz süreçte konuyu değiştirip, bölgedeki gelişen olayları ve dış güçlerin bölgede nasıl bir yol izlediğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bosna’nın bir Turizm ülkesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Turizm olarak tabiri yerindeyse hala Osmanlı mirasından faydalanılıyor. Turizmden geliri olan bir ülke, dış güçler tarafından nasıl bir ablukada? Şimdi yaşadığımız olaylarla birlikte tek tek anlatacağım.
Öncelikle Okur Gazetesi Ailesine, Kocaağa Sigorta, Sofa Benna, Notus Turizm, Uçaravcı Emlak, Bursa Büyükşehir Belediyesi, İnegöl Belediyesi, Ulaş Tasarım ve Enfa Mühendislik firmalarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Gönül Coğrafyamızda bizlere araştırma imkânı sundukları için aynı zamanda bu yazıları da sizlerle paylaşmama vesile oldukları için teşekkür ediyorum.
Kurban Bayramı’ndan hemen hemen bir hafta önce Sabiha Gökçen Havalimanından Saraybosna’ya hareket ettik. Sonrasında ise kara yolu ile otobüsle Donji Vakuf’a hareket ettik. Bildiğiniz gibi Donji Vakuf İnegöl’ün kardeş şehri. Evimizi burada tuttuk ve aracımızı kiraladıktan sonra bölgeyi gezdik. Birkaç gün o yerleşim yeri ile ilgili hikâyeleri dinledik.
Bunlardan birisi de Donji Vakuf Belediye Başkanı Hüso Sosiç’in hikâyesi. Tabiri nasıl kullanacağımı bilmiyorum. Sırplarla verilen mücadelede gösterdiği kahramanlık sonucu Bosna’da bir askere verilebilecek en yüksek onu verilmiş kendisine. Hatta başından vurulup gazi unvanı da almış kendisi. Bölgede kendisine büyük bir saygı var.
Kendisi ile Donji Vakuf Belediyesi’nde görüşme ve konuşma fırsatımız oldu. İnegöl’de yapılan festivallere geldiğini ve İnegöl’de geçirdiği günü bizlerle paylaştı. Belediye Başkanımız Alper Taban ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’ı gelecek yıl Ayvaz Dede şenliklerine davet ettiğini ve Alinur Aktaş’ın ise bu davete icabet edeceğini belirtti. Alper Taban’ın da katılmasını çok istediğini ifade etti.
Sosiç ile yaptığımız kısa görüşmenin ardından Ayvaz Dede şenliklerinin gerçekleştirildiği alana doğru çıktık. Birkaç köyü gezdikten sonra tekrar Donji Vakuf’ta geri döndük. Bu arada Donji Vakuf Belediyesi çalışanı Amir Rujanac, her seferinde olduğu gibi yaptığım bu araştırma yazısında da bizi yalnız bırakmadı.
Her ziyaretimizde olduğu gibi, ‘Bizim için kendini öldürdü resmen’ tabiri gibi yanımızdan ayrılmadı ve bizlere rehber oldu.
Amir bey bizlere biraz Vahhabilerden bahsetti. Kendisi de savaş zamanında Boşnaklar için savaşan bir asker olduğu dönemlerde, vahhabiler ile ilgili bilgilerini ve onların Bosna’ya girişini bizlerle paylaştı.
Paylaştığı şeyler aslında bana hiç yabancı gelmedi. Savaş yıllarında sakallı Müslümanların Kendilerinin yanına geldiğini ve kendilerine destek verdiğini ifade etti. Bu sakallı, Müslüman görünen adamlardan biri öldüğünde ise üzerinde haç işaretinin bulunduğunu fark etmiş.
Aynı zamanda Arabistan’dan da birçok insan Bosna’ya gelerek burada güya Boşnaklara destek vermiş. Ama onlarda buraya gelerek vahhabiliği yayarak insanların itikadi konularda bozguna uğratmış. Bunun bizlere samimi bir dille açıklayan Amir Abi, benim şaşırmadığımı fark etmiş olması lazım ki, şaşırmadığıma şaşırdı. Çünkü PKK’da aynı böyle. Dağda yere leşi serilen bölücü terör örgütü bünyesinde bulunan bir çok insanın üzerinden haç işareti çıktığını biliyoruz.
Küfüt tek millettir. Evet aslında zamanlar ve coğrafyalar farklı olsa da küfür tek millettir. Müslümanların arasına nifak sokma geleneği, geçmişte olduğunu gibi günümüzde de var ve gelecekte de eminim olacaktır.
Bu sohbetin ardından kentin çevresinde bulunan doğal güzellikleri görmek için mini geziye çıkıyoruz. Bosna sadece tarihimiz açısından değil, gerçekten gezip görülmesi gerek bir ülke olarak görüyorum. Sürekli bu şehre gidip geldiğimiz için de insanlar bizi tanıyor artık. Evimizin yolunu bulabiliyoruz ve istediğimiz yere gidebiliyoruz.
Donji Vakuf’un ardından Saraybosna ve Mostar seyahatimiz oldu. Özellikle Saraybosna’da bize karşı takınılan tavır ve Travnik’te yaşanan hadiseler bizleri derinden üzdü. Bir sonraki yazıda bu konulara değinip, ülkemiz adına yaşanan bu kara lekeleri sizlerle paylaşacağım.