Kadın, kapitalizm ve Nezihe Muhiddin

Birkaç gündür Kadınlar günü indirimi üzerine telefonuma gelen halı yıkama, kozmetik, çiçek vs. Gibi firmaların mesajlarını silmekle meşguldüm.  Öyle çoktu ki bir yandan söylenip bir yandan silerken oğlum aradı: “Anne, bir afiş gördüm, ne yazıyordu biliyor musun? Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun.” Önce bir gurur duydum çocuğumla sonra da “Yazarlar yavrum, onlar için kutlanacak bir […]

Yayınlama: 10.03.2021
9.100
A+
A-

Birkaç gündür Kadınlar günü indirimi üzerine telefonuma gelen halı yıkama, kozmetik, çiçek vs. Gibi firmaların mesajlarını silmekle meşguldüm. 

Öyle çoktu ki bir yandan söylenip bir yandan silerken oğlum aradı:

“Anne, bir afiş gördüm, ne yazıyordu biliyor musun? Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun.”






Önce bir gurur duydum çocuğumla sonra da “Yazarlar yavrum, onlar için kutlanacak bir gün çünkü” dedim, “Hatta ben de şu an Kadınlar günü için gönderilen indirim mesajlarını siliyorum…”

Dünya kadınlar günü tam olarak “Anma günü mü yoksa kutlama mı?” bu konuda kafalar epey karışık açıkçası.

Zira 8 Mart’ın belirlenmesi ile ilgili birkaç sebep var.

Bir tanesi 8 Mart 1857’de New York kentindeki bir tekstil fabrikasında, polisin eşit maaş isteyen kadın işçilere  saldırması sonucunda işçilerin kaçtıkları  fabrikada kilitli kalmaları, o sırada çıkan yangında da kadın  işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları ve 129 kadın işçinin yanarak ölmesi üzerine.

Diğer sebeplere bakınca da çok iç açıcı olaylar değil ve benzer durumlar.

Hemen hepsinin 8 Mart dolaylarında oluşu bu tarihin sebebini de açığa kavuşturuyor.

Kadınların  erkeklerle aynı maaşı almadıkları, oy kullanma haklarının olmadığı, okutulmalarının yanlış olduğu düşünülen eski dönemler var.

Yaptığım araştırmaya göre günümüz Türkiye’ sinde maaş konusunda erkek-kadın ayrımı yok gibi görünüyor.

Fakat Avrupa’da maaş eşitsizliği daha belirgin gibi…

Ben bu yazımda sonradan tahrif olmuş, şu anda gündemde pozitif ayırımcılık olarak ele alınan ve kapitalizme boyun bükmüş bu “Kutlama” gününden ziyade Türkiye’deki kadınların hak sahibi olması adına ciddi mücadeleler vermiş birisinden bahsetmek istiyorum.

İsmi Nezihe Muhiddin.

Ona dair bilgilerimiz şu şekilde: Osmanlı-Türk düşünürü, gazeteci, yazar, kadın hakları savunucusu.

Nezihe Muhiddin, 20 yaşında iken İttihat Terakki Kız Sanayi Mektebi’nin müdürü olarak çalışmaya başlar.

Sabah, İkdam gibi gazetelere sosyoloji, pedagoji, psikoloji üzerine makaleler yazar.

Sahnelenmiş piyesleri, filme alınmış senaryoları vardır ve dünya edebiyatından çeviriler yapar.

İki defa evlenir, fakat babasından devraldığı “Muhiddin” soyadını kullanmaya devam eder.

O, Cumhuriyet’in ilanından sonra  kadınların siyasal haklarının tanınmasını sağlamak için mücadele etmiş bir kadın hareketi öncüsüdür.

 Kadın hakları hareketini 1830’larda Anadolu’da başlatır, Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası da kadın hakları hareketinin önderi olarak mücadele verir.

1923 yılında,  Nezihe Muhiddin önderliğinde kadınlara oy hakkı ve siyasi haklar verilmesi talebiyle Kadınlar Halk Fırkası kurulur.
Parti programında kadınların milletvekili, asker olması gibi talepler vardır.

Maalesef dönemin yöneticileri, talepleri aşırı bulur ve izin vermez.

Kadınlar fırkası, Türkiye Cumhuriyet tarihinin ilk partisidir.  Daha sonra kurulması planlanan Cumhuriyet Halk Fırkası’na yönelik ilgiyi azaltacağı gerekçesiyle kapatılır.

Nezihe Muhiddin, Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası camilerde kadınlar üzerine konferanslar tertip edilmesi için Diyanet’e başvurur, kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanması için çaba sarf eder.

Bu girişimler reddedilir ve rejimin basılı yayını Cumhuriyet gazetesi, “Havva’nın kızları, meclise girip yılın manto modasını tartışacak” başlığını atarak Nezihe Muhiddin ve arkadaşlarını alaya alır.

1923 seçimlerinde, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmemiş olduğu halde, Konya, İstanbul, Diyarbakır, Malatya illerinden Nezihe Muhiddin ve Latife hanım için sandıktan oy çıkar.

 Kapatılan fırka ise, Türk Kadınlar Birliği adıyla bir derneğe dönüştürülür.

Dernek, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini sağlamak için on yıldan fazla mücadele verir. Zamanla üye sayıları binlere yaklaşıp, dört ilde şube açınca, hükümet Türk kadınlar birliğini de kapatır.

Gerekçe olarak 1935’te kadınlar seçme ve seçilme haklarını aldıkları için derneğin işlevsizliğini sebep gösterirler.

Nezihe Muhiddin çeşitli iftiralarla da yönetimden uzaklaştırılır, bir nevi devlet eliyle ismi cismi silinir.

Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası siyasi haklarını elde etmek için mücadele eden Nezihe Muhiddin önderliğindeki hareket, yıllarca süren (30 yıl ) talepleri sonucunda haklarını alsa da daha sonra resmi tarih, bu hakları devlet kadınlara kendiliğinden vermiştir gibi lanse eder.

Hâlbuki kadınlar siyasi haklarını tırnaklarıyla kazıya kazıya almışlardır.

Günümüzde dâhi Nezihe Muhiddin, okul kitaplarında ve resmi tarih kitaplarında hiçbir şekilde yer almaz.

Ne acıdır ki Cumhuriyet tarihinde ismi hiç geçmeyen Nezihe Muhiddin, hayatını bir akıl hastanesinde noktalar…

Bugün, oy verebilen ve kendine sosyal hayatta yer bulabilen her kadın ona teşekkür borçludur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş