Şimdi hep birlikte bağırıyoruz Bir iki üç Allahu Ekber!

Geçen hafta depremden doksan bir saat sonra enkaz altından bir bebek sağ salim kurtarıldı. Sonra ortalıkta kopan gürültüden öğrendik ki kurtaran kişi ise o esnada gayri ihtiyarı Allahû Ekber diye nida etmiş. Birisinin bu şekilde bir şükür cümlesi kurması çok belirleyici, çok önemli bir haber değildi bana kalırsa. Fakat kazın ayağı öyle değil maalesef. Bu […]

Yayınlama: 11.11.2020
4.464
A+
A-

Geçen hafta depremden doksan bir saat sonra enkaz altından bir bebek sağ salim kurtarıldı.

Sonra ortalıkta kopan gürültüden öğrendik ki kurtaran kişi ise o esnada gayri ihtiyarı Allahû Ekber diye nida etmiş.

Birisinin bu şekilde bir şükür cümlesi kurması çok belirleyici, çok önemli bir haber değildi bana kalırsa.






Fakat kazın ayağı öyle değil maalesef.

Bu konuya dair ayyuka çıkan yorumlardan bir kaçını buraya almak istiyorum:

“Anneannem başını örten, duasını eksik etmeyen bir insandı; babaannem Türkçe gibi Arapça da bilirdi. Hiçbirinden Allahû ekber duymadım; “Allah büyük” derlerdi. Bu ülkede, üstelik kökeninde Arapça olan bir kültürden geliyorum ve yalnız değilim.”

“Ben o görüntüyü gördüğümde Ayda’nın korkup korkmadığını düşündüm. Prosedür nedir bilmiyorum ama enkaz altından çıkmış küçük bir çocuğu korkutmamak önemlidir diye düşünüyorum. Bağırmayı geçtim bilmediği bir dilde bağırılması onu korkutmamış mıdır?”

“Ben de dün gece oturdum uzun uzun bunu düşündüm… Babaannem inançlı daima ağzı dualı biridir. Ben de kendimi inançlı biri olarak tanımlayabilirim. Böyle bir olay karşısında asla aklıma tekbir getirmek gelmezdi.. Öyle bir refleksim de hiç olmazdı.”

“Bütün dilleri yaratan Allah Türkçe’yi de yaratmış. Nedir bu Arap hayranlığı. “Allah büyük” demenin neresi abes.”

“Belki bir küçücük öksüz yavru her ezan okunduğunda o enkazdan kendisinin çıkartılıp annesinin orada kaldığını ve bir daha onu asla göremediğini anımsayacak ne acı. Orada o şekilde bağırılmasının kimseye bir faydası değil o yavruya ancak zararı olacak belki de…”

“Bazı cümleler kelime anlamından öte siyasi ve ideolojik görüşlerin temsilidir. Böyle bir anda bile kalbini susturup ideolojisi ile hareket edenler Allah ıslah etsin.”

Görüldüğü gibi genel tepki cümlenin Arapça olmasına karşı verilmiş.  (Çünkü bildiğiniz gibi günlük konuşma dilimizde biz hep “Öz Türkçe” konuşuyoruz.)

Öncelikle kökeninde Arapça olan bir kültürden kastını anlayamadım.

Yani kökeninde Araplık var dese anlarım bende de var o, nasıl bir şeye benzediğini biliyorum, ama kökeninde Arapça olması nasıl bir şey çözemedim.

Sonrasında cihatçılar, İşid ve faşistlerin birilerine saldırırken kullandığı bir söz öbeği olduğu için çocuğu korkutmasından bahsetmişler ki vallahi “Kafanız ne güzel, az bana da versenize” diyesi geliyor insanın.

Ya hu küçük bir çocuğun yanında İşid, cihat yahut faşistlerin eylem videosu mu izliyorsunuz siz?

O yaştaki çocukların yanında haber dahi izlememeniz gerek, saldırı videosunu hiç saymıyorum bile!

Allahû Ekber cümlesini ezanda duyarsın, namaz kılarken okursun, teşbih çekerken zikredersin efendime söyleyeyim şaşırınca, öfkelenince, hayrete düşünce söylersin.

Hiç mi denk gelmediniz Allah aşkına?

Hayır denk gelmedinizse de bu sizin hatanız, zira biz “Müslümanlar” bu cümleyi sık sık söylüyoruz.

Yeri geliyor Allahû Ekber diyoruz, yeri geliyor Allah büyük.

Bazen Elhamdülillah diyoruz bazen çok şükür.

Kime göre ve neye göre şekillenmemiz lâzım?

Ya da siz kimsiniz ki size hesap veriyoruz biz?

İnanmıyorsanız inanmayın kardeşim, zorlayan yok ki!

Ama inanan insanın neyi nasıl yaşayacağına da karışmayın. Zira siz en güzel şekilde inanmıyorsunuz zaten, biz de en güzel şekilde inanıyoruz, e burada anlaşmış olmuyor muyuz?

Fakat benim çevremde de var böyleleri.

Kalkıyor bir sıkıntısından bahsediyor mesela.

İnsanız nihayetinde üzülüyoruz.

“Allah yardımcın olsun, Allah kolaylık versin.” Diyorum.

Sanki küfür etmişim gibi öfkeyle bakıyor yüzüme.

Hepi topu dua ettik ya hu.

Bakın bu da ciddi bir sorun aslında.

 Hani sürekli diyorlar ya “Türk halkının yüzde doksan dokuzu Müslümandır” diye.

Külliyen yalan. Ha şunu söyleyebiliriz belki, yüzde doksan dokuzu Allah’a inanır ama işini Allah’a bırakmayı sevmez.

Namaz kılanı, başını örteni (Tavşan kulak diye tabir ettiğimiz şekilde örtünenler değil; iğne, bone takarak örtünen kimseler) ya da ne bileyim dini sohbetlere filan meyleden insanları sevmezler bu tipler.

Öcüden korkar gibi korkarlar.

***

Bu konuda görüş belirten akademisyen yahut yazar- çizerlere yazılan yorumlar ise şahane!

Genel kanı ise şu: “İktidara yanaşmaya çalışıyorlar.” Tabi çıkın sokağa “Allahû Ekber” diye bağırın. Hemen Ankara’dan takım elbiseli adamlar filan geliyor, sizi alıp meclise götürüyor. Bir bakıyorsunuz ki aa bakan olmuşsunuz.

Vallahi bunca yıldır Allahû Ekber cümlesini zikrederim, yıllardır da aynı işi yapıyorum.

Allah, Allah!

Acaba ben az mı bağırıyorum. Niye böyle oldu ki?

Ayrıca küçük ama büyük bir hatırlatma: İslam dini ve ona dair hiçbir argüman siyasi bir parti dahilinde değildir. Yenilmez, içilmez, koklanmaz ve en önemlisi “Hiçbir hükmü değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez!!!”

 

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş