Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki:

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Birincisi, sağlıksız ikincisi, kimliksiz yapılarımız var. 1999 yılından sonra yapılan binalar biraz sağlam gibi gözüküyor, 1999 öncesi yapılan 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu yapıların dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz. O zaman bizim bakanlık olarak, bir taraftan çevre düzenine diğer taraftan şehircilik noktasında çok hızlı adımlar atmalıyız”dedi. Türkiye’nin altının da üstünün de oynak olduğunu söyleyen Özhaseki ’ Altı depremsellik açısından oynak, her gün bir taraflar sallanıyor, tedbirli olmak zorundayız. Bir taraftan da yerin üstündeki oynaklıklara karşı savaşmak zorundayız” diye konuştu.

Yayınlama: 24.01.2017
1.208
A+
A-

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün, 2016 yılı faaliyetlerinin, 2017 yılı hedeflerinin değerlendirildiği müzakere çalıştaya katıldı. Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Beldibi Tatil Merkezi’ndeki bir otelde gerekleştirilen çalıştayda konuşan Bakan Özhaseki, günümüze damgasına vuran en önemli olgunun değişim olduğunun altını çizdi.

Bu değişimin çok hızlı ve çok boyutlu bir alanda devam ettiğini dile getiren Özhaseki, bunu doğru anlayıp, zamanında kavrayarak vaziyetin buna göre düzenlenmesini istedi.

Son 20-25 yıldır yaşanan değişimin geçen yüzyıllara bedel olduğunu ifade eden Özhaseki, “Anadolu’ya Türklerin ilk girdiği zaman diliminde başlayan yaşam ne ise bundan 40-50 sene önceki yaşantı bir çok yerde Anadolu ve köylerde öyleydi. Ama şimdi 20-30 yıldır hızlı bir değişim var. Her alanda bu değişim ve dönüşüm var. İslam uleması değişimden yana tavır koymuştur. Bizi ilgilendiren ne varsa hepsinde ilerleme, değişimden yana olmalıyız. İnançlarımız, inanışlarımız değişmez ama kullandığımızı bütün araçlar değişebilir. Bunu zamanında ve doğru algılayarak yaparsak ayakta kalırız. Yoksa geriye doğru gideriz. Son 15 yıl içinde ülkemizde bu gidişatı çok iyi kavrayan, takip eden ve bunun neticesinde büyüyen, sıçrama yapan bir ortam var. Bundan sonra de devam edecek” diye konuştu.






“Çevre emanet”

Çevre ve şehirciliğin bir arada olduğu bakanlığın dünyada sayısının az olduğunu aktaran Özhaseki, “ Çevre Bakanlığı dünyada tüm ülkelerde var. Ama çevreyi tek başına tutan ülke sayısı çok az. Çevreyi kendi ülkelerinde önceledikleri ne varsa onunla birlikte görmüşler. Kimisi enerji, kimisi kalkınma, kimisi başka bir alanda görmüştür. Ülkemizde çok hızlı gelişen şehircilik karşısında çevrenin şehircilikle birlikte olmasına karar verilmiş. Çevrede dünyada yükselen bir değer .Herkes çevreden bahsediyor, kirletilmemesinden, bozulmamasından bahsediyor. Bizim bir medeniyet kavramımız var, o kavramı yakalayan hala bir ülke yok. “Emanet” kavramı. Canımız, eşimiz, çocuğumuz bize emanet, ülke bize emanet, çevre bize emanettir. Bir denge üzerine oluşturulmuştur” dedi.

“Çin ve Hindistan dünyanın yarısını kirletiyor”

Sanayi devrimi ile birlikte çok üretilip, çok tüketilip, çok kirletilmeye başlandığını dile getiren Özhaseki, “ Vahşi bir para kazanma arzusu, vahşi bir dünyaya sarılma arzusu, sanki ölmeyecekmişiz gibi her şeyi elde etme arzusu. Bütün zevklerden ve keyiflerden sonuna kadar istifade etme arzusu dünyayı kötü yerlere doğru götürmeye başladı. Toprağı talan etmeye, suyu kirletmeye, havayı kirletmeye başladık. Enerjiyi sınırsız şekilde kullanmaya başladık. Bütün bunlar kirletilince dünyanın da dengesi bozuluyor. Küresel ısınma, karbon salınımı bunların geriye çekilmesi gerekiyor. Bir çok anlaşmalar yapılıyor. Bizde tarafız. Fas Marakeş’te karbon salınımı, sera gazı, küresel ısınmanın geriye çekilmesi konusunda bir toplantı var. 35 cumhurbaşkanı, başbakanlar var, 195 ülkenin temsilcileri var. Ülkemizi temsilen be gittim. Konuşma sıram geldiğimde bütün protokollere taraf olduğumuzu anlattım. Dünyayı kirletenler belli. Çin ve Hindistan dünyanın yarısını kirletiyorlar ama taraf değiller.ABD yüzde 15’ini, AB yüzde 15’ini, Türkiye’nin kirlettiği oran ise bin 7. Fakat bize bazı yaptırımlarla, bazı yatırımların önüne geçmemizi ve oluşan yeşil iklim fonuna da büyük paralar yatırmamızı istiyorlar” diye konuştu.

“Balık ölecek diye ağlaşanlar”

Özhaseki, aynı toplantıda şunları da söylediğini aktardı: “ Şu anda denizlerde ölenler var. Denize boğuluyorlar. Savaştan kaçıyorlar. Haberiniz var mı? diye sordum. 30 sene sonra olabilecek bir tehlikeden dolayı balık çeşitleri ölür diye ağlaşırken, dağlarda ölen insanlar sizi neden ilgilendirmiyor. dedim. Hiçbirinden ses yok. İnancımız gereği biz o insanlara sahip çıkarız. Çevreye sahip çıkmalıyız. Balıklar için ağıt yakanlar 4 gün sonra bio çeşitlilik zarar görür diye iddia edenler, insanlarında en az onlar kadar değerinin olduğu düşünmeleri lazım. Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. Tarih bizim yaptıklarımızı yarın yazacak.”

“15 milyona yakın yapı var”

Türkiye’nin en eski kadim bir medeniyetin temsilcisi olduğunu kaydeden Özhaseki, “ Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisinde yaşıyoruz. Kadim bir geleneğimiz var. Şehirlerimizi çok eski. Son dönemlerde 100-150 yıldır yaşadığımız sıkıntı o konuda geride kalmamıza sebebiyet vermiş. Planlamalarımız çok geç. Batıda 300 sene önce planlama yapılıp, o günkü kalkınmışlıkla, mükemmel yapılar yapmışlar. Ama bizde çöküntü dönemi başlamış. En erken planlamalar 1930’lu yıllarda başlamış. Birincisi sağlıksız, ikincisi kimliksiz yapılarımız var. Bizi anlatan bir şehir var mı? Şehirler insanların aynasıdır. Çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz. 1999 yılından sonra yapılan binalar biraz sağlam gibi gözüküyor, 1999 öncesi yapılan 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu yapıların dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz. O zaman bizim bakanlık olarak, bir taraftan çevre düzenine diğer taraftan şehircilik noktasında çok hızlı adımlar atmalıyız” diye konuştu.

“Ülkenin en sağlam kuruluşlarından”

Bu adımlara tapu ve kadastrodan başlanıldığını ifade eden Özhaseki, “ İnsanoğlu dünyaya geldiği günden bu yana, mülkiyetle ilgili elde etmiş olduğu bütün hakları güvence altına alan bir sistem kurulmuş. 170 yıldan bu yana tapu ve kadastro bu konuda üzerine düşeni yapmış. Ülkenin en sağlam kurumların başında geliyor. Bu hakkı anayasa ile güvence altına almışız. Ufak tefek sıkıntılar istisna, olumsuzluklar her yerde olabilir. Ama tapu kadastro bizim yüz akımız, insanların güvendiği en sağlam kurumların başında geliyor. Tapu denildiği zaman akan sular duruyor. Büyük bir teşkilatız, bu teşkilatla övünüyoruz. 26 ülkenin arşivleri bizde. O ülkelerin hukuki ,siyasi iktisadi,askeri geçmişinde ne var fikir yürütülmek isteniyorsa, arşivlerimizden istifade edilmelidir” dedi.

“Bakandan 2 istek”

Bakan Özhaseki, tapu ve kadastroda görev yapan tüm personel ve yöneticilerinden bazı isteklerini de şöyle aktardı: “Birincisi lütfen gelen insanlara güler yüzlü davranın, personelinize iyi davranın. 21 yıllık belediye başkanlığı görevini yaptım. Bir kişiye, “Çık dışarı” demedim. Kötülere baş eğmedim. Kimsenin gönlünü kırmadım. Bunu yapmak sizlerinde görevidir. Devlet asık yüzlü, bir yapı değildir. Senin benim oluşturduğum bir yapıdır. İnsan devletini sevmeli, devlette insanı için varolduğunu bilmeli. İkincisi, teknolojiyi çok yakından takip etmeliyiz. Personel eksikliğinden bahsediyoruz. Bundan da vazgeçelim. Fazla insana ihtiyaç duyulmasın. Tapu ve kadastro olarak fazla işlem isteyen son kurumlardan biriyiz. Başarılıyız, memnuniyet yüksek, güven yüksek. Bunlarla övünelim. Evrak işlemlerini daha da kısaltabiliriz sağlam evrak üzerinde yapıldığı sürece işlemi uzatmaya gerek yok. Ben satıyorum, o alıyor. Bu kadar basit. İşlemlerini nasıl kısaltırız diye düşünün. İngiltere’deki sistem incelensin. Tapunun sağlamlığına helal gelmesin, tapu delinmesin ama çok kısa ve insanları üzmeden bir sürü işlem yaptırmaktan kurtaracak hale getirelim. Bunun en iyi yolunu siz bilirsiniz. Fazla personel almak devleti kurtarmaz, devleti çökertir. Devlet yatırıma aktaracağı birikimini, personele verirse aldığı kadar personeli mutlu eder. O da bir müddet sonra daha fazla maaş beklediği için mutsuzluk başlar. Devlet büyür ve gelişirse, iş alanı gelişirse devlete girmek için hiç kimse çabalamaz” dedi.

“Alt ve üst oynak”

Zor bir coğrafyada yaşadıklarını ifade eden Özhaseki, “Bu zorluk tarihimizden gelen bir takım birikimlerden kaynaklanıyor. Bin bir türlü bela ile uğraşıyoruz. Avantajı var ama dezavantajı da var. Bu ülkenin altıda oynak üstüne oynak. Alt tarafı depremsellik açısından oynak, her gün bir taraflar sallanıyor, tedbirli olmak zorundayız. Bir taraftan da yerin üstündeki oynaklıklara karşıda savaşmak zorundayız.

Bunları yönetenler tek. Bunları parayı verenler,kukla gibi kullananlar tek merkez. Bu merkez, bütün bunları şimdi Türkiye’nin başına bela etti. Sonsuz ve sınırsız bir yetki var mıdır? O belediye başkanları da çukur kazamaz, bağımsızlık ilan edemez, teröristlere destek veremez. Terör örgütünün lojistik üstü gibi davranamaz. Hizmet için verilen parayı terör örgütüne veremez. Bir önceki yönetimde Patnos’ta geçici işçilere 6 bin 300 lira, daimi işçilere 7 bin 500 lira. Helal olsun. Her taraf borç, her yer pislik, sürünüyor. Kim yer bu numarayı. Hiçbir gemi kaptanı, bilet yaptı diye yolculuk yapıyor diye gemisini delmesine izin vermez. Bizde vermeyeceğiz. Şehirlerde bittiler, köylerde, kırsalda bittiler, dağlarda, sınır ötesinde de bittiler. Bu coğrafyada güçlüyseniz ayakta kalırsınız, değilseniz kalamazsınız. Bu mücadele, bağısızlık, hürriyetimiz için, değerlerimiz için veriliyor. Aynı mücadeleyi FETÖ örgütüyle de veriyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Birlik ve bütünlük çağrısı”

İleriye doğru ümitle bakılması gerektiğini kaydeden Özhaseki, “ İyi günler bizi bekliyor. Bütün problemlerin altından kalkarız. Çözemeyeceğimiz bir sorun yok. Yeter ki bir olalım milli olalım. Yeter ki birbirimizi sevelim. Kimsenin yaşamına karışmayalım. Birbirimizi sevelim ve sayalım. Bize karşı yapılan saldırı ve envai çeşit tuzağa rağmen ekonomimiz ayakta. Bize yapılanlar batı ülkesine yapılsa çökerlerdi”diye konuştu.

Bakan Özhaseki’ye, Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili Gökhan Kanal tarafından üzerinde Osmanlı turası bulunan bir tablo takdim edildi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş