Cumhurbaşkanı Erdoğan: Körfez ülkeleriyle işbirliğimiz önümüzdeki dönemde somut projelerle güçlenerek gelişecek

Yayınlama: 21.07.2023
27
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkeleriyle işbirliğinin, önümüzdeki dönemde somut projelerle güçlenerek gelişeceğini vurgulayarak, “Bunun, ekonomimiz üzerindeki müspet etkilerini de inşallah en kısa zamanda göreceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Körfez turunun ardından Türkiye’ye dönüşünde, uçakta değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ziyareti sırasında kendisine ve heyetine gösterilen ilgi alakadan dolayı şükranlarını ileten Erdoğan, ziyaretlerde çok verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

Görüşmelerde, ikili ilişkilerin tüm boyutlarıyla ele alındığını anlatan Erdoğan, “Küresel ve bölgesel gelişmeleri aramızda değerlendirme fırsatı bulduk. Kazan kazan anlayışı içerisinde önemli ve kapsamlı işbirliği projeleri üzerinde durduk. Bu ülkelerle işbirliğimiz, önümüzdeki dönemde somut projelerle güçlenerek gelişecektir. Bunun, ekonomimiz üzerindeki müspet etkilerini de inşallah en kısa zamanda göreceğiz. Özellikle savunma sanayii, enerji, turizm, müteahhitlik gibi alanlarda kararlaştırdığımız hususları hızla hayata geçireceğiz.” diye konuştu.






Ziyaret sırasında, Körfez bölgesinin huzur ve istikrarına olan desteğin de vurgulandığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgeyle ilgili meselelerin, bölgesel işbirlikleriyle ele alınması gerektiğine inanıyorum. Bu itibarla bölgesel konularda istişare ve eşgüdümümüzün devamında mutabık kaldık. Suudi Arabistan ile ikili ilişkilerimizde yeni bir döneme girdiğimizi söylemiştim. İmzaladığımız beş anlaşmayla işbirliğimizi daha da ileriye taşıdık. Cidde’deki temaslarımızın ardından malumunuz Doha’ya geçtik. Katar ile ilişkilerimizin bu sene 50’nci yıl dönümünü kutluyoruz. Stratejik ortağımız da olan bu ülkeyle işbirliğimiz mükemmel düzeyde seyrediyor. Katar Emiri Şeyh Temim ile yaptığımız görüşmede mevcut işbirliğimizi farklı alanlarda ilerletme kararı aldık.”

“Türkiye ile Emirlikler arasında ticaret ve yatırım konularında çok ciddi bir potansiyel mevcut”

Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgedeki en önemli ticari ve ekonomik ortaklarından olduğuna işaret ederek, “Geçen yıl ticaret hacmimizi yüzde 25 artışla 10 milyar dolara çıkardık. Bu rakam artmaya devam ediyor. Türkiye ile Emirlikler arasında ticaret ve yatırım konularında çok ciddi bir potansiyel mevcut. Ziyaretimizde bu potansiyeli harekete geçirecek adımları değerlendirdik. Kabul ettiğimiz ortak mutabakatla, ilişkilerimizi stratejik ortaklık seviyesine çıkardık.” ifadesini kullandı.

Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey mekanizmasının kuruluşunu gerçekleştirdiklerini de belirten Erdoğan, “Mekanizmanın tesisiyle birlikte gündemimizdeki konuları en üst seviyede ele alacağımız bir platforma kavuşturduk.” bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak mutabakata ilave olarak farklı alanlarda toplam değeri 50,7 milyar dolarlık 13 anlaşma imzalandığını da anımsatarak, “2023 yılı, Birleşik Arap Emirlikleri ile de diplomatik ilişkilerimizin tesisisin 50’nci seneidevriyesidir. Ziyaretimizle bu önemli yıl dönümünü, anlamına uygun bir şekilde idrak etmiş olduk. Her üç ülke de DEİK öncülüğünde düzenlenen iş forumları yeni ticari ortaklıkların kurulmasına katkı sağlamıştır.” diye konuştu.

Türkiye’nin otomobili TOGG’un da muhatapları tarafından beğeniyle karşılandığını vurgulayan Erdoğan, “Üç ülkeyle iş birliğimizi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendiren bölge turumuzun hayırlara vesile olmasını diliyorum. 28 Mayıs gecesi itibarıyla inşasına başladığımız Türkiye Yüzyılı’nı, dış politikada yeni hamle ve açılımların vasıtası haline getirmek istiyoruz. Körfez ziyaretimiz bunun adımlarından biriydi. İnşallah diğer coğrafyalarda atacağımız adımlarla bunu daha da pekiştireceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, ziyaretin son gününde 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutlamak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret ettiklerini anımsatarak, “Kahraman Mehmetçiklerimiz ile mücahitlerin omuz omuza 49 yıl önce gerçekleştirdiği Barış Harekatı, Kıbrıs Türk’ü kardeşlerimizi yok olmaktan kurtarmıştır. Aradan geçen sürede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, her alanda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Biz de bu süreçte her zaman Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduk, oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz.” sözlerini sarf etti.

Barış Harekatı’nın 49’uncu yıl dönümünün büyük bir coşkuyla ve yeni eserlerin açılışıyla idrak edildiğini, bu vesileyle Ercan Havalimanı’nın yeni terminal binasının ve pistinin açılışını gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, “Kıbrıs meselesinin çözümüne dair duruşumuzu ve önerilerimizi tüm dünya ile paylaştık. Kıbrıs Türk halkının güvenlik, refah ve esenliği için çalışırken, Ada’nın kalıcı ve adil bir barışa kavuşması için de diplomatik gayretlerimizi sürdüreceğiz. Rabb’im yolumuzu, bahtımızı açık etsin.” dedi.

“Düşmanı azaltmak, dostu çoğaltmak gayreti içerisindeyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Vilnius ziyareti, Batı ile ilişkilerde daha çok bir restorasyon olarak algılandı. Körfez ziyaretiniz de oldukça pozitif bir gündemle gerçekleşti. Hem Vilnius Zirvesi’nde hem bu ziyaretiniz bağlamında Türk dış politikası açısından nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, “düşmanları azaltmanın, dostları ise çoğaltmanın”, siyasetlerinin bir yol haritası olduğunu ve bunu devam ettirdiklerini söyledi.

Vilnius’ta bunu çok açık ve net gördüğünü kaydeden Erdoğan, “Orada kimlerle, nasıl görüşmeler yaptığımızı sizler de müşahede ettiniz. Eğer bu olmamış olsaydı bizim bazı ülkelerle hiç görüşme yapmamamız gerekirdi. Biz bu görüşmeleri yaparken bir şeyi ispat ettik. O da neydi? Düşmanı azaltmak, dostu çoğaltmak gayreti içerisindeyiz. Eğer Türkiye, bir güç kazanıyorsa bu gücü bu politikalarıyla kazanıyor. Bundan sonraki süreçte de bu şekilde devam ederek, bölgesel ve küresel güç olmanın adımlarını atmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

“Türk dış politikası her zaman milli çıkarlarını, menfaatlerini esas alan bir eksendedir”

Türkiye’nin bölgesel ve küresel arenada önemli bir aktör, oyun kurucu bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Küresel meselelerde kararsızlığın hakim olduğu bir atmosferde, ülkemiz istikrarlı yönetimi ve politikalarıyla öne çıkıyor. Her meselede insanı merkeze alan, insan onurunu korumaya çalışan Türkiye, Batı, Orta Doğu, Uzak Doğu, Afrika ve Arap coğrafyasıyla aynı anda dostluk ilişkileri kurabilen yegane ülkedir. Biz ilk günden itibaren ilkeli ve kararlı bir dış siyaset yürütüyoruz. İhtilaflı konuları çözüme kavuşturarak, ilişkileri güçlendirmeyi iktidara geldiğimiz ilk andan itibaren savunuyoruz. İlişkileri güçlendirme, yeni dostlar kazanma süreçlerini ‘restorasyon’ olarak göremeyiz. Türk dış politikası her zaman milli çıkarlarını, menfaatlerini esas alan bir eksendedir. Dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Bizim dostluğumuzu kazanan ya da kazanacak diğer ülkeler için yeni bir dönemin başlangıcı diyebiliriz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’da adaların silahlandırılması meselesine ilişkin soru üzerine, bunu Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile çok açık, net konuştuklarını belirtti. Konuyla ilgili Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da kendi muhatabıyla bunları konuştuğunu ve konuşacağını dile getiren Erdoğan, “Tabii bu iş sadece Yunanistan’dan kaynaklanmıyor, malum Beyaz Saray’daki dostları ve lobi, sürekli olarak bunları tahrik ediyor. Bu tahrik neticesinde de zaman zaman arzu edilmeyen durumlar meydana geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Bey kendi muhatabıyla görüşüyor, Danışmanım Çağatay Kılıç’ın, Miçotakis’in özel temsilcisiyle olan münasebetleri bu süreci çok daha farklı kılacaktır. Bunu da süratle aşacağımıza inanıyorum.” ifadesini kullandı.

“İsveç tarafının verdiği sözlerin, garantilerin takipçisi olacağız”

İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili bir soruya da Erdoğan, “İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili düzenleme Meclis’e sevk edildiğinde, süreç TBMM çalışma takvimine göre şekil alacak. Görüşmelerimizde, İsveç tarafının verdiği sözlerin, garantilerin takipçisi olacağız. İsveç’in atacağı adımlara göre de biz harekete geçeriz. NATO’un en güçlü ikinci ordusuna sahip, NATO’nun adeta lokomotifi Türkiye’nin, Avrupa Birliği üyeliği de Birliğe canlılık ve güç katacaktır. İsveç’in, ülkemizin üzerinde hassasiyetle durduğu, terör örgütleriyle mücadele ve teröristlerin iadeleri konusunda somut adım atması, kendi lehine olacaktır. Verilen sözlerin, garantilerin yerine getirilmesini bekliyoruz.” karşılığını verdi.

Körfez turunun Mısır ile ilişkilerin düzelmekte olduğu bir dönemde yapıldığına işaret edilerek, “Aktüel ekonomik çerçeve gayet olumlu. Bu çerçevenin dışında nasıl sonuçlar bekleyebiliriz? Mesela Doğu Akdeniz jeopolitiği ve Mavi Vatan’a dair meselelerde Yunanistan, İsrail ve Mısır’ın mevcut pozisyonlarını dikkate aldığımızda Körfez turunun etkileri nasıl olur?” sorusunu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı:

“Bu Körfez ziyaretimde liderlerle yaptığımız özel görüşmede gördüm ki Mısır konusunda attığımız adım onları ciddi manada memnun etmiş. Hepsi de bize teşekkür etti. Yani Mısır ile büyükelçilerin atanmış olması, bizler için bölgede yeni bir gelişmenin olması durumudur. Bundan dolayı memnun olduklarını gördüm. Şimdi gerek bakan arkadaşlarımız gerek iş insanlarımız Mısır ile ilişkilerini geliştiriyorlar. Mısır ile ilişkilerin geliştirilmesi özellikle ekonomik potansiyelimizi de ciddi manada artıracaktır. Bir de Libya ile doğal gaz noktasında attığımız adımlar, aldığımız mesafeler var. Bu da birilerini rahatsız etmişti. Bu gelişmelerle birlikte Türkiye’nin Mısır ile ilişkileri çok daha farklı bir şekilde gelişecektir. Önümüzde Libya’ya inşallah bir ziyaretim olacak. Libya ile birlikte belki Kuzey Afrika’da bazı ülkelere de bir ziyaret turu düzenleme durumumuz olabilir. Bu ziyaretleri yapmadan mesafe almanız mümkün değil.”

“Katar ile ilişkilerimiz olumlu seyretmeye devam ediyor”

Türkiye ile BAE arasında imzalanan, toplamda 50,7 milyar dolar değerindeki anlaşma anımsatılarak, anlaşmanın ayrıntılarına, Suudi Arabistan ve Katar’la da bir rakamın söz konusu olup olmadığına ilişkin soruya da Erdoğan, “Suudi Arabistan ve Katar’ın da Birleşik Arap Emirlikleri gibi attığı ve atacağı, iş insanlarımızla yaptıkları görüşmeler var. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile yaptığım ikili görüşmede oranın da çok ciddi bir potansiyeli bulunduğunu, adımlar atılacağını bizzat kendileri ifade ettiler. O toplantıyı Dışişleri Bakanımız Hakan Bey ile birlikte Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile yaptık. Oradan da doğrusu ciddi manada umutluyuz. Katar ile ilişkilerimiz olumlu seyretmeye devam ediyor. Orada da Katar Emiri Şeyh Temim, adımları atmaya devam edeceklerini söyledi.” cevabını verdi.

Atılan en önemli adımın da depremde, 10 bin konteyner gönderilmesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Dünya Kupası’nda kullandıkları konteynerleri deprem bölgesinde sağlıklı bir şekilde dağıttık, bölgeye yerleştirdik. Bundan sonraki sürece yönelik yine buna benzer adımları atmaya devam edeceklerini söylediler.” bilgisini paylaştı.

Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayisi, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda büyük anlaşmalar imzalandığını belirten Erdoğan, “50,7 milyar dolar tutarında devasa ölçekli bir anlaşma yaptık. Öte yandan bu Körfez ziyaretimiz sırasında yine Cumhuriyet tarihimizin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesine imza atıldı. Tüm bu anlaşmalar maddi karşılıklarının ötesinde Körfez ülkelerinin, Türkiye’nin ekonomisine, sanayisine güvenlerinin göstergesidir. İmzalanan anlaşmalar çerçevesinde yatırımları Türkiye’de gerçekleştireceğimiz gibi bu ülkelerin yanı sıra üçüncü ülkelerde de ortaklıkları, işbirliklerini geliştirerek, çeşitlendirerek gerçekleştirebileceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

“Şu an itibarıyla dönüş yapan sığınmacı rakamında 1 milyonu yakalamış olabiliriz”

Bölgede yapılan görüşmelerin, Suriye, sığınmacılar meselesi ve İsrail-Filistin arasındaki barışa katkısının ne olacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, Suriyeli sığınmacılarla alakalı Suriye’nin kuzeyinde briket evlerin yapım çalışmasının devam ettiğini aktardı. “Şu an 100-150 bin briket ev rakamına ulaştık” diyen Erdoğan, bunları yaptıkça da Suriyeli sığınmacıların geri dönmeye başladıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şu an itibarıyla dönüş yapan sığınmacı rakamında 1 milyonu yakalamış olabiliriz. Bundan sonraki süreçte bu daha da artacaktır. Özellikle de Katar, Suriye’nin kuzeyindeki bölgede hazırlanan projeyi destekliyor. Bu proje ilerledikçe sığınmacılardan oraya dönüşlerin daha da artacağına inanıyorum. Zaten sığınmacıların gönüllü olarak dönme arzusu çok açık, net ortada. Onlar da topraklarına dönmenin hasreti içerisinde. Filistin konusunda Körfez ülkesi olan kardeşlerimizin bizden farklı bir yanı yok. İsrail ile ilgili de bizim yaptığımız bazı görüşmeler var. Gelecek hafta 25 Temmuz Salı günü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı, ardından da 28 Temmuz Cuma günü İsrail Başbakanı Netanyahu’yu ülkemizde misafir edeceğiz. Bu ziyaretlerle de bazı adımları atacağız ve süreç daha da hızlanmış olacak.”

İsrail medyasında son günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Türkiye ziyaretine ilişkin değerlendirmeler yapıldığı ve İsrail’in doğal gazının Akdeniz’den Türkiye üzerinden Avrupa’ya arzının söz konusu olduğuna ilişkin ifadelerin bulunduğunun hatırlatılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları söyledi:

“Burada zaten en sağlıklı proje, Türkiye üzerinden doğal gazın Avrupa’ya ulaşmasıdır. Yoksa Akdeniz’den Avrupa’ya doğal gaz sevkiyatı maliyetleri itibarıyla çok fazla. Ama Türkiye’den olduğu zaman hem Türkiye olarak bunu kullanma noktasında karlı bir sürece girmiş olacağız hem de Avrupa’ya bu işin naklinde belli bir oran imkanımız olacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey’in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun.”

“Rusya ile ilişkilerimizi devam ettiriyoruz”

Rusya’nın gıda koridorunu kapatma meselesinin Avrupa basınında, “İsveç’e NATO’da yeşil ışık yakılması, Türkiye’nin arabuluculukta önemini azalttı.” şeklinde ifade edildiğinin aktarılmasının ardından, “Böyle bir görüşe katılır mısınız?” sorusuna Erdoğan, bu görüşe katılmadığını belirtti.

Türkiye’nin şu anda Rusya ile ilişkilerini devam ettirdiğini belirten Erdoğan, gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gerek MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın görüşmelerini sürdürdüğünü belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

“Görüşmelerle birlikte çok yakın bir zamanda Sayın Putin ile ama telefon diplomasisi ama aramızda daha önce konuştuğumuz Türkiye ziyaretiyle inşallah bu işi belli bir yere bağlayacağız. Rusya’nın da bazı beklentileri var. Bunların aşılması halinde Rusya bu tahıl koridorunun aktif çalışmasından yana. Karadeniz Tahıl Girişimi’nin sonlandırılmasının küresel gıda fiyatlarını artırmasının yanı sıra bazı bölgelerde kıtlık ve ardından yeni göç dalgalarına kadar uzanan bir dizi etkisi olacaktır. Bunun önüne geçmek için inisiyatif almaktan geri durmayız. Sayın Putin ile konuyu etraflıca konuşarak, bu insani hareketin devamını temin edeceğimize inanıyorum. Kendisinin de Batılı ülkelerden bazı beklentileri olduğunu biliyoruz. Bu konuda da Batılı ülkelerin harekete geçmesi gerekmektedir.”

Karadeniz Tahıl Girişimi’yle dünya piyasalarına 33 milyon tondan fazla tahılın sevkini sağladıklarını belirten Erdoğan, küresel salgının, ekonomik krizin ardından sonuçları çok daha ağır olacak küresel bir gıda krizinin önüne geçtiklerini anımsattı.

Erdoğan, “Sonuçları itibarıyla bu kadar hayati olan bir girişimin devam etmesi insanlığın hayrınadır.” dedi.

Diplomasinin tüm enstrümanlarını kullanacaklarını, tüm gayretlerini bu meseleye yoğunlaştıracaklarını söyleyen Erdoğan, “Savaş ortamında insanlığa hizmet eden bir uzlaşı sağlandı ve bunun devam etmesi için elimizden geleni yapacağız. Türkiye’ye dönüşte Sayın Putin ile görüşmelerimi gerçekleştireceğim. Öncelikle telefon diplomasisini kullanacağız. Sayın Putin’in ağustos ayında planlanan ziyareti de gerçekleşirse bu hususları tüm ayrıntısıyla görüşeceğiz. İnanıyorum ki süreç uzamadan, Karadeniz Tahıl Girişimi’nin devamını sağlayacağız.” açıklamasında bulundu.

“(Emekliler) Yıl sonu itibarıyla yeniden bir değerlendirme yapmamız söz konusu”

Türkiye ekonomisinde akaryakıtta ÖTV artışıyla ilgili tartışmaların bulunduğunun anımsatılmasının ardından, “Bu konudaki yaklaşımınız nedir? Vatandaşın ekonomik olarak rahatlaması için süre verebilir misiniz? Bir de memurlara yapılan artış tatmin edici bulunmasına rağmen emeklilere yapılan artış biraz yetersiz bulundu. Emekli maaşları konusunda yeni bir yaklaşımınız olacak mı?” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“Akaryakıtta Hazine ve Maliye Bakanlığımız vergi ile alakalı bir düzenleme yaptı. Özellikle ÖTV’nin maktu olmasından dolayı çok uzun zamandır enflasyon güncellemesi yapılmamıştı. Bu nedenle ÖTV’de böyle bir artışa gidildi. Özellikle 6 Şubat depremlerinin getirdiği yoğun mali yük, bu anlamda bütçenin ihtiyaçları kapsamında böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyduk. Tüm bunlara rağmen akaryakıt fiyatlarında Türkiye, Avrupa’nın en ucuz ülkelerinden biri. Akaryakıtta zaten bir otomatik fiyatlandırma mekanizması var. Dünyadaki fiyatlar çerçevesinde belirleniyor. ÖTV artışıyla yapılan da depremin etkileri, depremle mücadeleyle alakalı Türkiye’nin ihtiyaçları kapsamında yapılmış bir vergi düzenlemesidir.”

Erdoğan, emekli maaşlarına ilişkin, “Emekliler noktasında da yıl sonu itibarıyla yeniden bir değerlendirme yapmamız söz konusu.” ifadesini kullandı.

Memura, işçiye ve emekliye bütçe şartlarını zorlayarak en iyi zammı yaptıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

“Kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair söz verdik ve şu ana kadar da ezdirmedik. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerimize enflasyon zammına ilave refah payı verilerek zam oranını yüzde 25’e yükselttik. Memur emeklilerine de aynı şekilde yüzde 25 oranında zam yapıldı. Enflasyonun üzerinde artışlar yapıldı. Biz memurumuza, çalışanımıza, emeklimize bu zamları yaparken bazı fırsatçı, açgözlüler de adeta vatandaşın cebine elini uzatıyor. Bu fırsatçılara izin vermeyeceğiz. Ticaret Bakanlığımız denetimlerini sıklaştırdı, cezai işlemleri artırıyoruz.”

“Gabar petrolü sistemimize entegre edildiğinde vatandaşımıza bir yansıması mutlaka olacak”

“Akaryakıt zammının ardından şöyle bir algı ortaya çıktı, Gabar’da keşfedilen petrolle alakalı, ‘Biz bu petrolü çıkartıyorsak, niye bu zamlarla karşı karşıyayız.’ Gabar’daki petrolle bu akaryakıt zammının bir ilişiği var mı? Gabar’daki petrolün vatandaşın cebine nasıl bir katkısı olacak?” sorusu üzerine de Erdoğan, Gabar’daki petrolün henüz halkın cebine girmeye başlamadığını söyledi.

Şu anda petrolü çıkarma safhasında olduklarını ifade eden Erdoğan, “Bunu çıkarıp da devletin, hazinenin kasasına, kesesine girmeye başladığı andan itibaren Gabar petrolü de süratle inşallah vatandaşımıza yansıyacak. İnşallah en uygunu, ideali neyse biz onu vatandaşımıza yansıtırız.” dedi.

Karadeniz’deki gaz rezervinin Ağustos 2020’de keşfedildiğini, Nisan 2023 itibarıyla Faz-1 kapsamında planlanan 10 kuyunun devreye alındığını belirten Erdoğan, “Böylelikle de Karadeniz gazı sisteme dahil oldu, evlerimizde kullanmaya başlandı. Nisan ayında konutlarda doğal gazı 1 ay bedava, 1 yıl boyunca da 25 metreküpe denk doğal gazı ücretsiz yaptıysak Gabar petrolü de sistemimize entegre edildiğinde vatandaşımıza bir yansıması mutlaka olacaktır. Keşfi yapılan petrolün sisteme girmesi, yakıt olarak kullanılması biraz zaman alacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, öte taraftan “aile ve gençlik bankası”nın kaynağının Gabar petrolü ve Karadeniz doğal gazının olacağını belirterek, “Bu konuda Norveç modelini önemsiyorum. Aile ve gençlik bankasını bunun için kuruyoruz. Orada belli bir rezervi tutacağız. Bu rezervden aileler, gençler istifade edecekler. Bu da vatandaşlarımıza başka bir yansıması olacaktır.” şeklinde konuştu.

“Gabar petrolünün ekonomiye olumlu yansıması 2024’te başlar”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gabar petrolü için bir süre var mı?” sorusuna karşılık da şu yanıtı verdi:

“Gabar petrolünün ekonomiye olumlu yansıması 2024’te başlar. Şu anda günde 12-13 bin varil üretiyoruz. İnşallah 100 bin varile çıkacak ve dolayısıyla Türkiye üretimini ikiye katlamış olacak, 2024’ün sonuna kadar. Esas itibarıyla devreye girme tarihi 2024 sonu diyebiliriz. Yaklaşık 100 kuyu açacağız. Şu anda Türkiye ve civar ülkelerdeki bütün sondaj makinalarını oraya yönlendiriyoruz. Dağlarda kilometrelerce yol yapılıyor. Çok hummalı bir çalışma var.”

“Vatandaşlarımızı açgözlü bir avuç azınlığın kar hırsına kurban edemeyiz”

Yüksek kiralara işaret edilerek, “Sektör temsilcileri, sadece İstanbul’da 100 bin atıl konut olduğunu söylüyorlar tamamlanmamış, yarım kalmış. Bunlar sektöre kazandırılabilir mi? Boş duran evler de kira fiyatlarını etkiliyor. Bazı ülkeler boş duran evlerden yüksek vergi alıyor bilgisi var. Böyle bir şey olabilir mi Türkiye’de?” sorusu üzerine Erdoğan, “Şimdi Bakanlığımızın konuyla ilgili çalışması var. Bu çalışmayla da bunların üzerine üzerine gideceğiz. Yani bunların yanına bu kar kalmayacak. Fahiş kira artışını ve konut fiyatlarını durdurmak için gerekirse ceza uygulamasına da gideceğiz. Vatandaşlarımızı açgözlü bir avuç azınlığın kar hırsına kurban edemeyiz. Vatandaşımızın alım gücünü düşürmemek, enflasyona ezdirmemek için yaptığımız zamlara göz diken ev sahipleri bunun bedelini ödemek zorunda kalacak. Hangi konuda olursa olsun fahiş fiyat artışlarına giden, piyasanın dengesini bozan yaptığı davranışın cezasını çekecektir.” şeklinde konuştu.

“Büyük kongremizle birlikte mevcut yönetimimizde bir yenilenmeyi yapacağız”

Muhalefette, özelikle CHP’de genel seçimler sonrası bir kaosun yaşandığı, seçimi kaybetmenin getirdiği stresin yönetilemediğinin ifade edilmesinin ardından, “CHP tabanının da tepkisi var. Seçimi neden kaybettik sorusunun cevabını bir özeleştiri olarak değerlendiremediler. Muhalefetin bu durumu yerel seçimler için bir zafiyet mi? Sizin yerel seçimler için stratejiniz nedir? Daha genel seçim gecesi yerel seçimleri işaret etmiştiniz. Sizin için süreç başladı mı?” sorusuna ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, kendileri için sürecin, son seçim akşamı zaten başladığını söyledi.

Şimdi ekim başı gibi büyük bir kongre yapacaklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu kongre aslında yerel seçimlerin işaret fişeğidir. Büyük kongremizle birlikte mevcut yönetimimizde bir yenilenmeyi yapacağız. Bazı yerlerde adaylıklar sebebiyle boşalmalar olmuştu. Bu boşalmaların olduğu illerimizin de süratle bütün başkanlarını atadık. Gerek ana kademe gerek kadın kollarında bu atamalarımızı yaptık. Diğer taraftan çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bizim CHP gibi bir derdimiz, sıkıntımız yok. Biz şu anda Cumhur İttifakı olarak hedefe kilitlendik ve nerede, nasıl isimler bulacağız buna çalışıyoruz. Yerel seçimlerde sadece parti iş görmüyor, adaylar büyük önem arz ediyor. 30 büyükşehir, 51 il ve ilçe belediyelerinde gayet güzel bir çalışma ve isabetli isimler bulmak suretiyle inşallah hazırlıklarımızı sürdüreceğiz. Teşkilatımız çalışıyor, bu çalışmalar üzerinden biz çalışmalarımızı zenginleştirerek devam ettiriyoruz. Kongre bu işin en önemli güç kaynağı olacak.”

“Uyuşturucuyla mücadeleye aynen devam edeceğiz”

Uyuşturucu bağımlılığı üzerine ABD’den bir görüntü izletilmesi sonrasında, “ABD’nin farklı şehirlerindeki uyuşturucu bağımlısı gençlerin görüntüleri sosyal medyada her geçen gün daha çok yer alıyor. ABD şehirlerinin her köşesi böyle bağımlılarla dolu. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de gençliği korumak için neler yapıyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, uyuşturucu satıcılarının yakalanmasında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dönemi de dahil başarılı adımlar atıldığını vurguladı.

Videoda da görüldüğü gibi Amerika’nın bu işte zayıf kaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uyuşturucu büyük bir felaket ve bu felaket karşısında insanlık tedbirini almalıdır. Olay zenginlik, fakirlik noktası değil. Şimdi baktığınız zaman Amerika ekonomik olarak zengin bir ülke ama zengin ülke olduğu halde bütün o bağımlıların hali ortada. Türkiye olarak biz, bu konuda çok kararlıyız. Başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzere her türlü tedbirlerimizi alıyoruz. Emniyet teşkilatımız, jandarmayla çalışmalarını sürekli yapıyor ve üzerlerine üzerlerine gidiyoruz. Bu adımlar caydırma, bu suçu işleyenlerin üzerine gitme noktasındaki kararlılığımızı gösterme adımlarıdır. Buna aynen devam edeceğiz.”

Gençleri uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan korumak için devletin tüm imkanlarını kullandıklarını vurgulayan Erdoğan, uyuşturucuyla mücadelenin sadece Türkiye’nin değil bütün ülkelerin ortak mücadele alanı olması gerektiğinin altını çizdi.

Erdoğan, terör ve uyuşturucunun, küresel mücadele gerektiren konular olduğunu belirtti.

Türk güvenlik güçlerinin uyuşturucu ticareti yapanlara göz açtırmadığını ifade eden Erdoğan, “Sokak satıcılarından uyuşturucu baronlarına zehir tacirlerine kadar Türkiye’yi dar ediyoruz, edeceğiz. Diğer taraftan yerli, milli ve insani değerlerle donatılmış bir değerler eğitimini önemsiyoruz. Bu konuda atılması gereken adımları da tereddüt etmeden atacağız. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin heba olmaması için eğitime öncelik veriyoruz. Aile ve gençlik bankamızla da gençlerimizin yanında olacağız. Bu konudaki çalışmalarımız da süratle devam ediyor. Ümit ediyorum ki yakın zamanda müjdeli haberleri de vatandaşlarımızla paylaşacağız.” diye konuştu.

“Yaptığımız çalışmalarla TDT’de Kuzey Kıbrıs artık bir gözlemci üye olarak yerini aldı”

Kıbrıs’ın tanınmasına yönelik verilen mesajların sorulması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Yaptığımız çalışmalarla Türk Devletleri Teşkilatı’nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık bir gözlemci üye olarak yerini aldı. Artık Teşkilatın toplantılarına davet ediliyor, katılıyor. Bunu Türk dünyasından tüm dünyaya yaygınlaştırmak suretiyle neler yapılabilir bunu çalışıyoruz. İkili görüşmelerle, kulis faaliyetleriyle Batı’ya da bunları söylüyoruz. Temennimiz odur ki Türk dünyasından sonra Körfez ülkeleriyle ve bunun yanında Batı’ya da bunu hissettirmek suretiyle bu adımları atalım. Kuzey Kıbrıs, şu anda 300-400 bin nüfusa sahip, bu önemli bir potansiyel. Meclis binamızı yapıyoruz, Cumhurbaşkanlığı binasını yapıyoruz. Bunlarla, fiziki imkanlar noktasında Kuzey Kıbrıs çok daha farklı bir konuma geliyor.”

Açılışı yapılan havalimanının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde olmadığını belirten Erdoğan, havalimanının pist itibarıyla da her tür uçağın inebileceği şekilde olduğunu ifade etti.

Erdoğan, “İnşallah bunlarla beraber bu fiziki altyapıyı tüm dünyaya göstermek suretiyle inşallah Kuzey Kıbrıs’ta yeni adımların atılmasını sağlamış olacağız.” dedi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş