Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanlığının Ekim ayı İlçe Divan Toplantısının onur konuğu olan Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, Türkiye’yi çökertmek için vatandaşın borçlandırıldığını söyledi. Konuşmasında kredi kartına da değinen Aydın, “Kimin cebinde kredi kartı var, o aslında bir köledir ve cebinde kölelik kartı taşıyor” diye konuştu.
Saadet Partisi Ekim Ayı İlçe Divan Toplantısı, geçtiğimiz Cumartesi akşamı saat 20.00’da Belediye Kültür Sarayı’nda gerçekleştirildi. Toplantıya; Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, SP Bursa İl Başkanı Mehmet Atmaca, SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü ve çok sayıda partili katılım gösterdi.
HERKES İYİLİK VE GÜZELLİK İSTİYOR
Yapılan açılış konuşmalarından sonra söz alan Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın yaptığı uzun konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 7 ay sonra seçim var. İnegöl’deki 170 bin seçmenimiz yerel seçimlerde, ondan önceki genel seçimlerle, Bursa’mızdaki 1 buçuk milyon seçmenimiz, AK Partili, MHP’li, CHP’lisi fark etmez, insanlar ne istiyorlar? Hangi partili olursa olsun sandık başına gidince hangi niyetle o partiye oy veriyor? Benim seçtiklerim bu ülkeyi mahvetsin, yok etsin, kaos olsun diye mi? Hayır. 76 milyon insanımızın tamamı bu ülkede huzur olsun, barış olsun, kardeşlik olsun, refah olsun, alın terinin karşılığı kurumadan verilsin, adalet olsun, iyilik, güzellik olsun istiyor. AK Partili insanımız da, CHP’li insanımız da, MHP’li insanımız da bunu istiyor. Peki, insanlarımızın oy verdiği o siyasi partilerin liderleri ne istiyor? Sayın Davutoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli ve o partilerin yöneticileri, milletvekilleri bu ülkede kaos, zulüm, gözyaşı mı olsun istiyorlar? Hayır. Onlar da bu ülkede huzur, sükûnet, barış, kardeşlik istiyorlar. Herkes iyilik ve güzellik istiyor. Herkesin iyilik ve güzellik istediği, o niyetle oy verdiği ve herkesin aynı niyetle oy talep ettiği ülkemizde, coğrafyamızda neden bu güzellikler, iyilikler ikame edilemez? Dünya da barış, kardeşlik, adalet, huzur istiyor ama dünyada kan var, zulüm var, gözyaşı var.
KREDİ KARTI, KÖLELİK KARTIDIR
Ülkemizde 5 milyondan daha fazla insanımız açlık sınırı altındadır. Devletimiz, hükümetimiz, resmi kurumlarımız diyorlar ki; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 250 bin liradır. Buna mukabil 5 milyondan daha fazla asgari ücretlimizin maaşı 846 liradır. Devletimizin kendisi yoksulluk sınırını 3 bin 250 lira olarak açıklıyor, buna mukabil Türkiye’deki ücretlilerin yarısından fazlası 3 bin liranın altında maaşla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Türkiye aç bırakılıyor. İnegöl işsizlik bakımından Türkiye’de eksi durumda olan ilçelerimizden bir tanesi. Dün bin liraya geçinen bir aile bugün 2 bin liraya geçinemiyor. Burada derin bir paradoks, çelişki var. Türkiye toplumu aynı zamanda bir projeye tabi tutulmuş, tüketim delisi yapılmış. İPhone 5 olmadan olmaz. Televizyonu, mobilyayı değiştirmeden olmaz. Onlar hayatın gerçeği haline geldi. İki bin lira geliri olan aile bunları alıyor ama nasıl alıyor. Türkiye aç bırakılıyor, işsiz bırakılıyor. Türkiye’de şuanda yüzde 9,9 işsizlik var. 3 milyondan daha fazla işsiz var. Bizim İnegöl’ümüzde böyle bir şey yok. İnegöllü firmalarımız vasıflı, vasıfsız insanlarımızı işe alıyorlar. Bursa’nın nüfusu 3 milyon 50, Milletvekili sayısı ne oldu 18. 2002’de 14’dü. Yüksek Seçim Kurulu neyse belirliyor Milletvekili sayısını, nüfusa göre belirliyor. Bursa’nın ve İnegöl’ün nüfusu ve Milletvekili sayısı artarken nerenin nüfusu, milletvekili sayısı azalıyor ve neden azalıyor? Türkiye’yi aç bırakacaksın, işsiz bırakacaksın, borca esir edeceksin. Herkes ve her kesim borçlandırıldı. Önceden bankalarımız verdikleri kredilerin yüzde 70’ini üreticiye, esnafa, fabrikaya, KOBİ’lere veriyordu. Son 10 yıldır yüzde 20’sini esnafa veriyor, yüzde 80’ini memura, işçiye, emekliye veriyor, babasının hayrına da vermiyor. Araba alacak, traktör alacak, mobilyayı değiştirecek, telefon alacak… Nasıl yapacak bunu? Borçlanarak yapacak. Normalde toplum fakir, yoksul ama yoksulluk ve fakirlik borçlandırılarak örtülüyor. Bankalar eskisine göre daha hızlı ve kolay kredi kartı veriyor. Bu bir sistem… Bilerek Türkiye’yi çökertmek için kurulan bir sistem. Kimin cebinde kredi kartı var, o aslında bir köledir ve cebinde kölelik kartı taşıyor. Merhum Özal zamanında Türkiye devlet olarak borçlandırıldı. Son 10 yılda devlet, kurum ve kuruluşlar borçlandırıldı, işçi, memur, vatandaşta borçlandırıldı. Kazanmadığımız şeyi varmış gibi tüketiyoruz. Normalde biz Saadet Partililer olarak haykırmak istiyoruz ama aynı zamanda oy almak istiyoruz. Her haykırışımızın karşılığının da oy olmasını arzu ediyoruz. Normalde Necip Fazıl’ın dediği gibi ‘Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokaklar’ yeter artık demek lazım.
MUHALEFET YAPMAYI BİLMİYORLAR
Hükümetin toplumun yüzde 20’sini sosyal yardımlara mahkûm ettiğinin altını çizen Aydın konuşmasını şöyle sürdürdü: Dul parası bilmem ne parası diye milleti kendine köle yapmış. MHP’li, CHP’li dönüp diyor ya; ‘Siz çalışıyorsunuz ama oyları onlara veriyorlar’. Bunların müsebbibi sensin ey CHP, ey MHP. Senin parlamentodaki milletvekillerin nasıl muhalefet edeceğini bilmiyor. Ne söyleyeceğini bilmiyor. Sen asgari ücreti 3+3 yaparken CHP’li ve MHP’li olarak sıralara vurduğunu, Kızılay’a, Taksim Meydanı’na indiğini gördün mü? Yok. Niye? Çünkü sen de gelsen 3’ten fazlasını veremeyeceksin. Senin ekonomik anlayışında değişti mi, yok aynı ekonomik anlayış. Sıkıyla parlamentoda desen işçiye 3+3 veremezsin. Dönüp sana der ki, sen de gelsen aynısını vereceksin. Geçmişte aynısını yaptın. Ne var diyorlar son 12 yıldır Türkiye’yi dindarlar yönetiyor. Biz dindarların yönettiği bir Türkiye istemiyoruz, Müslüman anlayışının, adaletinin, hakkın, hürriyetin hâkim olduğu bir Türkiye istiyoruz. Kim yaparsa onu alkışlarız. Bu Türkiye’de bazılarımız Erbakan hocamızın dediklerini hemen almadı, bazıları biraz geç almadı bazılarımız hala anlamadı. Zihniyetleri aynı, tabelaları farklı. Arapların bir sözü var, ‘tecrübe edilmiş şey, tecrübeli edilmez’. Akrep tecrübe edilmez akrep sokar, ateş tecrübe edilmez, ateş yakar. İngiliz’inden, Fransız’ından Türkiye’ye, Türk coğrafyasına hayır gelir mi? Canhıraş Avrupa Birliğine girmek istiyorsun. Bundan sana hayır gelmez, bu tecrübe edilmez. Koca imparatorluğu, İslam dünyasını bu hale kim getirdi? Saadet Partisi olara Amerika, İngiltere, Fransa ile savaşalım demiyoruz. Bizim onurumuz, haysiyetimiz var. Onlarla ticari münasebetlerimiz olacak ama bizim yönümüz doğudur, İslam’dır. Bundan başka çıkış yok.
NEDİR BU ÇÖZÜM SÜRECİ?
Çözüm süreci ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Aydın, “Nedir bu çözüm süreci? Çözüm diye olumlu bir cümle kullanılıyor ama altından olumlu bir şey çıkmıyor. Anadilde eğitim midir? Güneydoğu’daki insanlarımızın uzun yıllar süren sıkıntıları mıdır? Uzun yıllar yapılmayan yatırımlar mıdır? Biz Türkiye’yi bölmeye götürüyorsunuz. Biz bir milletimiz, İslam milletiyiz. Kim sormuş bana Türk mü doğacaksın, Kürt mü doğacaksın, Trabzon’da mı, Edirne’de mi doğacaksın? Bunun mücadelesi verilir mi? İyinin, doğrunun, güzelin, adil olanın mücadelesin verme hususunda birlik olalım. Ecdadında övünürsün ama kafatasınla övünmezsin. Bakın şehitler gelmiyor diyorlar. Genel Başkanımız güzel bir sözü var. Yemen’den de gelmiyor, Balkanlardan da gelmiyor. Verdin ki oraları gelmiyor” şeklinde konuştu.