Mediha-Hayri Çelik Fen Lisesinde görev yapan Songül A. Yılmaz, kendi yazdığı ‘Gülsün Hanım’ adlı eseri için imza töreni gerçekleştirdi.
Mediha-Hayri Çelik Fen Lisesinde Rehber Öğretmeni olan Songül A. Yılmaz, Kültür Sanat ve Gençlik Merkezinde İnegöl Belediyesinin katkılarıyla imza töreni düzenledi.
OKUYAN TOPLUM İNSANLIK TARİHİNİ BELİRLER
Programın açış konuşmasını yapan ‘Gülsün Hanım’ adlı kitabın yazarı Songül A. Yılmaz, kitap yazmanın zor bir sanat olduğunu belirterek, “Belediye Başkanımız Sayın Alinur Aktaş’ın himayeleriyle düzenlenen “Gülsün Hanım” romanı tanıtım etkinliğimize hoş geldiniz. Kitap yazmak, zor bir sanat. Hele hele yazdığınızı toplumla paylaşmak ve insanlara ulaşılmasını sağlamak daha da zor. Bu zorlu süreçte insanın kurumlardan da desteğe ihtiyacı oluyor. Özellikle Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’a eğitime, kültüre, sanat ve spora vermiş olduğu katkılarından dolayı şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim. Kendilerine sizlerin huzurunda teşekkür ederim. Okuyan ve yazan toplumlar, insanlığın tarihini belirlemede hep odak noktası olmuşlardır. Okumak zihinlerin gelişmesine, gelişen zihinler de toplumların aydınlanmasına vesile olmaktadır. Eskiden okuryazarlık sadece alfabede bulunan harflerin birbirlerine ulanarak yapılan bir etkinlik olarak kabul edilirdi. Bugün ise okuryazarlık kavramı daha üst düzeyde bir etkinlik olarak kabul edilmektedir. Artık okuryazarlık, insan hayatında egemen olan, teknolojik ürünleri kullanmayı da içine almaktadır” dedi.
GENÇLİKTE HAYALİMİZ OLAN ROMAN YAZMAK, ANCAK BU YAŞLARDA VUKU BULDU
Toplumların ayakta kalmasının diğer toplumlarla rekabet etmesine bağlı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Rekabet ancak üretimle olabilmektedir. Yeni değerler üretilmesi halinde, toplumların değeri artar, bu döngü insanlar içinde böyledir. İnsan etten kemikten meydana gelmiş, mükemmel bir varlık. Sosyalleşmesi boyutunda hisleri ve duyguları bu mükemmel varlığı besliyor. Ve insan, duygularının organizmasın da oluşturduğu değişimle, yaşadığının farkına varıyor. Yoğunlaşan bu duygular ifade edilmeye mahkûm… Paylaşabilmek için de bir dost arayışındadır. Bazen bu dost yanı başınızda duran kağıt olur kalem olur. Yaşantınızda ki zenginlik ve zaman size tecrübe olarak döner ve sizi besler. Duygu yoğunluğu, bilgi yoğunluğu belirli bir birikimle olur. Tıpkı Gülsün Hanım romanının arkasındaki yazı gibi; ‘İnsanın bir tarafı eksik olmaya görsün! Vicdansız dünyanın verdiği ehliyet, sizi bir noktaya kadar götürüyor. İster istemez ehliyetinizin geçersiz olduğu noktada, yetersizlik, ümitsizlik çarkı sizi dişleri arasında ezmeye başlıyor. Eziyor… Eziyor… Bu durumdan terbiye alarak çıksın diye beklenen ruh, gelişip büyüyor, kınına sığmaz oluyor. İşte o an, bedeniniz ruhunuza dar geliyor ve içinizdeki sessiz çığlık, boşluktaki yankısıyla da buluşunca..!! Yanardağ gibi bir anda patlıyor, lavları, çağlayan olup akıyor, akıyor… Hem de önüne gelen engelleri de yok ederek… Bizde kalemle kâğıtla dost olduk ve gençlikte hayalimiz olan roman yazmak, ancak bu yaşlarda vuku buldu” diye konuştu.
ŞİİRLE BİTİRDİ
Herkesin yaşam döngüsünde bir öyküsü olduğunu belirten Yılmaz, “Belki de benim dile getirdiklerimden daha etkileyici, daha acıklı, daha mücadeleci kahramanları olan. Benim yazdıklarımı başkalarının yaşamadığını asla iddia etmiyorum. Zaten okurken okuyucu romanın içinde kendisini bulacak. Okurken hayatın kesitleriyle gerçek bir yaşam öyküsünde, tekrar kendi yaşadıklarınızı yaşayacağınız anlar olacak. Gülsün Hanım’ın yaşamı bizim analarımızın ninelerimizin yaşadıklarının bir örneği. ‘Gülsün Hanım’ romanını yazmakta ki amacımı birkaç maddede sıralarsam; önceliğim, dezavantajlı konumda olan kız çocuklarımızın, her ne şart altında olursa olsun, eğitim hayatlarına devam etmeleri gerektiğini vurgulamaktı. Hemcinslerimin, kadınların zorlu şartlarda bile içindeki yaşam gücünü kullanması gerektiğini göstermekti. Hayatın zorluklarının yalnızca kadınlarımızın sırtında olmadığını, bazen de kendine toplumda yer edinmeye çalışan gençlerimizin de üzerinde olduğunu göstermeye çalıştım. Hele bu genç erken yaşta ebeveynlerinden birini kaybetmişse toplum içindeki var oluş mücadelesinde ki zorlukları göstermek istedim. Ayrıca günümüz kadınlarına ve eğitim almak isteyen her kesime, başarmaya motive edici bir kitap olarak tasarladım. Dezavantajlı konumda, risk altında olan iki kız çocuğunun kendi benlik ve gelişimsel özelliklerinin gelgitleriyle savaşımlarını anlatarak, genç kızlarımıza gençlikte yaşanabilecek uygun tutum ve davranışları aşılamaya çalıştım. Osman’ın psikolojik içsel kargaşalardan sıyrılıp, kendine doğru yol çizebilme çabası ile bu günkü üniversite gençliğine örneklem oluşturmak istedim. Babası yok, namusumuza helal gelmesin düşüncesiyle henüz 16 yaşında evlendirilen Nurhan’ın gelin olabilme ve anne olabilme çabasını anlatırken de bir amaç vardı. Nurhan’ın varlığını ispat edebilmek için eşiyle, kayın validesiyle ve duyguları ile mücadelesini anlattım. Burada amacım evli çiftlere aile olabilmeleri ve sorunları gidermelerinde ipucu olacak çözümler vermeye çalışmaktı. Genel amacım okuyucuya farklı ortamlarda sadece hoş zaman geçirtmek, ya da acıtasyon yapmak değildi. Onlara eğlenirken ya da olaylar karşısında üzülüp duygulanırken bir şeyler de katmaktı. Başarabilmişsem ne mutlu bana diyor, hepinize farklı cazip etkinliklerde bulunabilecekken buraya gelişinizden dolayı tekrar teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Yılmaz, konuşmasını ‘Seni Seviyorum Diyebilmek’ adlı şiirle bitirdi.
EN DOĞAL GÖREVLERİMİZDEN BİR TANESİ
Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, “Ben roman okumayı seven biriyim. En iyi yola giderken, uçak seyahatinde okuyorum. 10 gün önce bir Antep seyahatim oldu. Sabiha Gökçen’den 1,5 saat sürüyor. 200’ncü sayfalara geldim. Çok samimi olarak söylüyorum; bu muhtemelen bir hayatı anlatıyor, bazı eklemeler var, acayip sürükleyici bir kitap. Gerçekten elinize, yüreğinize sağlık, çok güzel bir eser olmuş. İsterim ki İnegöl’de ki birçok genç, okuma yazması olan herkes bunu okusun. Birçok yerlere muhakkak ulaşacak. Ulaşması noktasında bizimde gayretimiz olacak. Hem anneliğinizi, hem öğretmenliğinizi, hem de görevlerinizi yaparken böyle bir eser ortaya çıkarmışsınız. Ciddi bir emek var. Bu işler bir anlamda maddi kazanım anlamında da yapılmaz. Burada önemli bir iddia olduğunu tahmin edebiliyorum. Biz son meclis toplantımızda bir sokağa Gülsün Hanım Sokağı adını verdik. Gülsün Hanımın artık İnegöl’de Sokağı da var. İnşallah bu program kitabın daha okunmasına vesile olur. Kitapta gerçekten çok çileli bir hayat anlatılıyor. Bayanların da, erkeklerinde okuması gereken, ibret alması gereken bir hikâye. Çünkü geçmişte çok büyük maddi sıkıntılar, insanların yaşam şartlarıyla alakalı zorluklar olduğu için böyle çok hikâyeler var muhakkak ama Gülsün Hanımın ki gerçekten zor bir hikâye. Çok talihsiz bir hikâye… Sonu da nereye varacak diye açıkçası merak ediyorum. Okunması gereken bir eser olarak düşünüyorum. Bizimde böyle güzellikleri tanıtmak, ilçeyle buluşturmak en doğal görevlerimizden bir tanesi” dedi. Konuşmaların ardından program Songül A. Yılmaz’ın kitaplarını imzalamasıyla son buldu.