Saadet Partisi İnegöl Kadın Gençlik Kolları, Gazze’de devam eden zulme yaptıkları basın açıklaması ile tepki gösterdi. Basın açıklamasını yönetim kurulu üyeleriyle birlikte yapan Saadet Partisi İnegöl Kadın Gençlik Kolları Başkanı Merve Akmaz, yaşananlar karşısında hükümeti ve yetkili makamları sadece kınamaya değil, icraat yapmaya çağırdı.
Saadet Partisi İnegöl Kadın Gençlik Kolları, Dünya’nın gözü önünde Gazze’de uygulanan soykırım nedeniyle yaşananlar karşısında hükümeti ve yetkili makamları icraat yapmaları gerektiği konusunda çağrıda bulundular.
BİZ KINARIZ SİZ İCRAAT YAPIN!
Saadet Partisi İlçe Teşkilat binasında gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Saadet Partisi İnegöl Kadın Gençlik Kolları Başkanı Merve Akmaz şunları söyledi: 1. Dünya savaşının ardından İngiliz işgali altında kalan ve Siyonist İsrail’in temelleri atılan Filistin toprakları, özellikle 1948’den beri adım adım işgal edilmektedir. Terörist İsrail Devleti Müslümanların suskunluğunu fırsat bilerek, suskun ve aciz, helak olmuş ölüler topluluğu olan Müslümanlar topluluğunun suskunluğunu Allah’a şikâyet eden ve ümmetin onurunu sırtlanan Mücahid Filistin halkına yeni bir katliam girişiminde daha bulundu. Amerika’nın şımarık çocuğu İsrail’i bu insanlık dışı katliamları gerçekleştirirken, ümmetin onuru ayaklar altına alınmışken, çocuklar yetim bırakılmış, anneler çocuklarını yitirmişken, bu katliama suskun kalan Müslüman ülke hükümetlerini şiddetle kınıyoruz, bu Devlet terörünü kınamakla yetinen, her yeni şehid haberinden sonra ‘bizim sabrımızı test etmeyin’ açıklaması yapan ancak icraat olarak hiçbir şey yapmayan hükümetleri de kınıyoruz. Bırakın İsrail’i biz kınayalım, bırakın Gazze’ye yardım kuruluşları yiyecek ve ilaç ulaştırsın siz hükümetin yapması gereken icraatları yapın, hükümet bir yardım kuruluşu yada sosyal bir dernek değildir.
GAYRİMÜSLİM BİR ÜLKE KADAR BİLE TEPKİ GÖSTEREMEDİK
Bir tarafta Müslüman olmamasına rağmen İsrail büyük elçisini geri yollayan, ilişkileri donduran Şili ve Venezuella hükümetlerini, diğer tarafta bizim vergilerimizle maaş alan polislerimizle İsrail Büyük elçiliğini koruyan, havaalanlarından Tel-Aviv’e ek seferler düzenleyen, ‘Allah İsrail’e afet vermesin’ diye dua eden bakanları içerisinde barındıran Türkiye hükümetini görmek bizi fazlasıyla üzmekte. Bu noktada hükümetimizden icraat beklentisi içerisindeyiz.
YENİ BİR İSLAM BİRLİĞİ KURULMADAN, D8 CANLANMADAN ZULÜM DURMAYACAKTIR
İhvan-ı müslimin liderlerinden şehid Seyyid Kutup’un dediği gibi: Biz Amerika’dan nefret ediyoruz ancak Amerika’dan medet uman Müslümanlardan daha çok nefret ediyoruz. Kim ne derse desin ABD İsrail’in bu davranışlarını görmezden gelecektir. ABD’de kim başkan olursa olsun eli kanlı İsrail’i desteklemeye devam edecektir. Çünkü ABD de, AB de, İsrail de İslam düşmanlığı üzerinde ittifak etmişlerdir. Ayet-i Kerimede buyurduğu gibi; “Küfür tek millettir kâfir olanlar birbirlerinin dostlarıdır”. Amerika’dan AB’den medet uman Müslümanları, derhal kendilerine gelmeye ve D-8’e yani İslam birliğine acilen yönelmeye davet ediyoruz.
SİYONİSTLER HİÇ BİR TAŞIN ALTINI DA BOŞ BIRAKMAZLAR
Halkımız bilmeli ki bu bölgede akan bütün kanın, bütün iç savaşların ve bütün terör olaylarının arkasında doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail vardır. Cennet mekan Erbakan hocamızın da dediği gibi, ‘biz her taşın altında Siyonist var demiyoruz ancak Siyonistler de hiçbir taşın altını boş bırakmaz’. Türk-Kürt ayrımında da Şii-Sünni ayrımında da İsrail parmağı vardır, çünkü; İsrail Müslümanları İslam’dan uzaklaştırıp, bölerek yumuşak lokma halinde yutmayı kendisine strateji olarak belirlemiştir. Biz bu stratejiye karşı uyanık olmalı, Hablullah’a toptan ve sımsıkı bir şekilde sarılmalı, çocuklarımızı İslam’a yönlendirmeli, AB kapısında bekleyip, bir bir aldığı ödevleri yapmak doğrultusunda, zinayı serbest bırakan, domuz etini kasaplık et sınıfına alan hükümetler değil, D-8’leri D-60’lara taşıyacak olan hükümetler seçmeliyiz.
ASIL HEDEFLERİ BÜYÜK İSRAİL PROJESİDİR
İsrail’in kurulduğundan beri izlediği politika asla değişmemiştir. İsrail, Türkiye’ye ait topraklarında içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı kendi kutsal ülkesi olarak görmekte ve buraları ele geçirebilmek için her türlü yönteme başvurmaktadır. Bu topraklar İsrail’in iki mavi şerit ve arasındaki Siyonizm işaretinden oluşan bayrağından da anlaşılacağı üzere Nil ve Fırat nehirleri arasıdır. Yani ülkemizin Güneydoğusu da bu topraklar arasındadır. Terör sorununun neden kuzeyde Lazlarla değil de güneydoğuda Kürtlerle olduğunu bu perspektiften bakarsak daha iyi kavramış olacağız.
TEPKİMİZ SADECE KINAMAKLA KALMAMALI
Türkiye, Katar, Arabistan gibi ülkelerin küstah İsrail yönetiminin Gazze’ye gerçekleştirdiği saldırılar karşısında kınamakla mı iktifa edeceği, yoksa daha caydırıcı müeyyideler mi uygulayacağı çok önemlidir. Kınamanın İsrail’e onay vermekten öte olmadığı bölge tarihine vakıf olanlar tarafından bilinen bir durumdur. İsrail’in anlayacağı tek dil şiddetine karşılık göreceği şiddettir. 2009 yılında İsrail’in Filistin’e saldırmasının ardından, İstanbul’da İslam âlimlerinin de hazır bulunduğu bir toplantıda; Erbakan hocamızın dediği gibi “İsrail güçten anlar” onları ancak bununla dize getirebiliriz. Özelikle Suriye’deki iç savaş sürecinde Amerika’dan aldığı emirlerle yerinde duramayan, Ülkemizdeki İslami bir cemaate karşı ‘inlerine gireceğiz’ açıklamasının hemen ardından faaliyete geçerek, bu cemaati çökertmeye yönelik icraatlara başlayan hükümetimizden, İsrail’e karşı da aynı hassasiyeti taşımalarını bekliyoruz. Aksi takdirde bu aziz millet nasıl o makamları verdiyse, oradan indirmeyi ve işi ehline vermeyi de bilmektedir.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİ GÖREVE ÇAĞIRMAK AYRI BİR ACİZLİKTİR
Şimdi bu saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletleri göreve çağırmakta ayrı bir acizliktir. Birleşmiş Milletlerin İsrail’e bu zamana kadar en ufak bir yaptırımı olmamıştır. Bundan sonraki süreçte de Birleşmiş Milletlerden İsrail’e karşı bir yaptırım beklemek hayalci bir tutum olacaktır. Değerli Basın Mensupları, Dünya İsrail’in attığı fosfor bombalarını görmezken, şehid edilen binlerce Filistinli Müslüman çocuğu görmezken, Teslim olmadan direnen ve savaşçı onuruyla şehid olan ümmetin onurunu sırtlanmış Mücahid kardeşlerimizi barındıran Hamas’ın attığı bir füzeyi görmekte ve Hamas’ı terörist ilan etmektedir. Biz bu tutuma baş kaldırıyoruz, biz de bedenen olmasa da dualarımızla her an Hamas’ın yanında olan Müslümanlarız, şayet hamas teröristse biz de teröristiz ancak hamas terörist değil, dinini yaşamak isteyen ve topraklarını savunan, halkının %70’lik desteğiyle seçilen meşru hükümetidir. Biz de diyoruz ki İsrail bölgede işgalci devlettir, İsrail ile ilişkilerini sürdüren her İslam ülkesinin tüm dünyaya İsrail’in işgalci olduğunu deklare etmeli ve İsrail ile tüm ilişkilerini sıfıra indirmesi gerekmektedir. Şayet islam ülkeleri hükümetleri emaneti savsaklar ve İsrail’in bu zulmünü kınamaktan öteye gidemezse, bunun hesabının Din gününde Rabb tarafından sorulmasının yanında, bu Dünya’da da Gazze’de yanan ateşin diğer Müslüman ülkelerde de daha da şiddetli bir şekilde hissedileceğini, susarsak sıranın bize de geleceğini ilan ediyoruz. Buradan İslam Ülkelerinin tüm yöneticilerine ve hükümetlerine sesleniyoruz. Bölgede huzur ve barış ortamı isteniyorsa bunun tek yolu vardır o da adalet ekseninde bir İslam Birliği’nin kurulmasıdır. Bir İslam Ülkesine yapılan saldırının bütün İslam Ülkelerine yapılmış gibi kabul edilmesidir.
YAPILMASI GEREKENLERİ SOMUT OLARAK SÖYLEDİK
Hükümetimize de sesleniyor ve sabrınızın test edilmesinin yettiğini bildiriyoruz. Acil olarak; Türkiye’nin öncülüğünde “Filistin Barış Gücü” oluşturulmasını, Başta Türkiye ve İran olmak üzere İslam ülkelerinin tamamı bu barış gücüne asker vermesini, Bu gücün, İsrail’in her saldırısına misliyle karşılık verecek bir askeri teçhizat ile donatılmasını, Bu barış gücünün Gazzelilerin, Filistinlilerin can ve mal güvenliğini korumak için Gazze’de konuşlandırılmasını, Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından düşman kuvvetlerinin rengini kırmızıdan yeşile çeviren ve yeni düşman olarak İslam’ı seçen NATO’nun Patriotlarının ülkemizden def edilmesini, Siyonist elçiliğin kapatılmasını, Terörist devletle ilişkilerin bitirilmesini, bekliyoruz. Bunların yapılmadığı takdirde, sıranın bize geleceğini aziz milletimize bildiriyor ve bundan sonraki seçimlerinde işi ehline vermesini istirham ediyoruz. Saadet Partisi Kadın Gençlik Kolları mensupları olarak Türkiye’nin hilafet sancağının düştüğü yer olarak Allah’ın izniyle yeniden kalkacağı yer olması hasebiyle, Filistin konusunda hayati önem addettiğini halkımıza duyuruyor, seçimlerini bu noktada daha hassasiyetli yapmalarını istirham ediyoruz. Gazze’nin şehitlerinin ümmetin şehitleri olduğunu, bizim şehitlerimiz olduğunu biliyoruz, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz ve şımarık İsrail’in en kısa zamanda döktüğü kanda boğulacağına tüm yüreğimizle inanıyoruz.