Böylelikle 2001’den bugüne kadar TÜBA GEBİP ödülü kazanan genç bilim insanı sayımız 669’a yükselecektir. TÜBA Uluslararası Akademi Ödüllerini ise üç farklı kategoride, uluslararası düzeyde özgün, öncü ve çığır açan çalışmalarıyla temayüz etmiş 4 kıymetli bilim insanına veriyoruz. Bu 4 isimle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA Uluslararası Akademi ödülleri tevdi edeceğiz. Bugüne kadar 947 bilim insanımız, uluslararası bilim diplomasisi alanında önemli bir boşluğu dolduran TÜBA ödüllerini kazanmış oluyor.
Yine bu sene 7’si bilim, 13’ü teşvik ve biri hizmet ödülü olmak üzere 15 farklı üniversiteden 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK bilim ödüllerini takdim ediyoruz. TÜBA ve TÜBİTAK bilim ödüllerini kazanan akademisyenlerimizi, bilim insanlarımızı şahsım ve bilim aynı zamanda milletim adına canı gönülden tebrik ediyorum. Ödül sahibi hocalarımızın her birine, gelecekte yapacakları çalışmalarda şimdiden muvaffakiyetler diliyorum. Ödül komisyonu ve hakem heyetine de yıl boyunca harcadıkları yoğun emek ve yaptıkları değerlendirmeler için tebriklerimi sunuyorum.
Tıp ilminin önde gelen isimlerinden İbni Sina, bin yıl önce şunu söylemişti; Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai konumda olsak da bunun kurumsallaşması açısından o kadar geride kalmışızdır. Avrupa’da Bilim Akademilerinin önemli kısmı 7. yüz yılda kurulmuştur. Yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu gerileme de beraberinde gelir. Ülkemiz içinden yapılan sabotajları da buna eklemek gerekir. Türkiye‘nin ilk elektrikli otomobil markamız Togg’dan, 5. Nesil Savaş Uçağımız Kaan’a, ilk insanlı uzay misyonumuza kadar bu anlayışla karşılaştık.
Togg’a fabrikası yok dediler, Kaan’ı kalorifer peteğine benzettiler. İHA-SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek yerine engellemeye çalıştılar. Geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye‘nin ilk kuantum bilgisayarında da şahitlik ettik. Süper bilgisayarların bile yıllarca uğraştığı karmaşık işleri birkaç dakikada çözen kuantum bilgisayarlar yalnızca 15 ülkede bulunuyor. Bu adımlar Türkiye‘yi küresel rekabette çok stratejik bir noktaya çekmeyi planlıyoruz.
Bunu bile eleştirenler, küçümseyenler çıkabiliyor. Göreve geldiğimizden beri ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya çalıştık. ‘Yapabiliriz, başarabiliriz’ özgüvenini yerleştirmeye çalıştık. Umutsuzluk aşılayan sözleri lügatımızdan çıkardık. Zor da olsa, ciddi zaman da alsa hamdolsun öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık. Özgür olmak için özgün olmak mecburiyetindeyiz.
Şu gerçeği Suriye başta olmak üzere, son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır, Türkiye, Türkiye‘den daha büyüktür. Ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kurtulamazsa, Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz.”