Eğitim Bir Sen ve Memur Sen İnegöl İlçe Başkanı Sinan Aktaş, İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda da yer verilen ‘Bazı kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi’ konusunda hâlâ bir adım atılmadığını ifade etti.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen İlçe Başkanı Sinan Aktaş, İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda da yer verilen ‘Bazı kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi’ konusunda hâlâ bir adım atılmadığını ifade ederek, “Defalarca dile getirdik, buradan bir kez daha ifade ediyorum. Verilen sözün gereği bir an önce yapılmalıdır. Zamana yayılan, sürüncemede bırakılan vaatler, yapılmayan her iş umutsuzluğa neden olmakta, motivasyonu düşürmekte, başarıya ket vurmaktadır. Verilen bir sözün, alınan bir kararın hayata geçirilmesi bu kadar zor olmamalıdır. Eğitim çalışanlarını mutlu edecek, emeklerini değerli hâle getirecek çalışmalar başka bahara kalmamalıdır” dedi.
Eğitim çalışanlarına yönelik nitelikli çalışmalar yaparak sürdürdükleri sendikal yolculuklarında bir tek gayelerinin olduğunu ifade eden Aktaş, “O da, üyemize, eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine, ülkemize, mazlumlara, mağdurlara, yetimlere ilişkin hayırla yâd edilecek kazanımlara imza atmaktır. Ülkemizin korku tünelinden çıkması, millî iradenin vesayetten arındırılması, tam demokrasiye geçilmesi, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin tamamen kaldırılması, nitelikli bir eğitim sisteminin kurulması, sorunları çözüme kavuşturulmuş bir kamu görevlileri fotoğrafının ortaya konulması, gelir dağılımındaki uçurumun kapanması, herkesin kendini huzurlu hissettiği bir iklimin oluşturulması, sağlam bir zeminin temelinin atılması, bütün mazlum ve mağdurların umudunun tazelenmesi için gayret gösteriyor, kararlılıkla çalışıyoruz” dedi.
Eğitim gündemine ve çalışma hayatına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Aktaş, başarının yolunun, öğretmen odalarının, eğitim çalışanlarının mutlu ve huzurlu olmasından geçtiğini belirterek, şunları söyledi: “Bu anlamda karşılanması gereken beklentiler, atılması gereken adımlar, yapılması gereken işler, çözüme kavuşturulması gereken sorunlar var. Eğitim çalışanları; hizmetliden memura, mühendisten avukata, şeften şube müdürüne bir bütündür ve eğitim sisteminin özneleridir. Bu nedenle, haklarda eşitlik, sorumlulukta paydaşlık ilişkisi kurulmalıdır. Ek gösterge konusunda ivedilikle adım atılmalı, 1 Ocak 2019’dan geçerli olmak üzere, bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmeli ve maaşlara yansıtılmalıdır. Bunun dışındaki herhangi bir yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir. Yeni bir tartışma zaman israfı, bu işin daha fazla uzaması motivasyon kaybı olur. Yetkililere bir defa daha çağrıda bulunuyorum: gelin, eğitim çalışanlarını mutlu edelim, alın ve akıl terlerini değerli hâle getirelim. Ancak bu şekilde geleceğe güvenle yürüyebiliriz”
Test edilmiş ve sorun olduğu konusunda tarihe kayıt düşülmüş konuların gündemden çıkarılması, yeni sorun alanlarının oluşmaması için emek harcadıklarını ifade eden Aktaş, kamu hizmetlerinin memurlar eliyle yürütülmesini ve kamu personel sisteminde temel istihdam modelinin kadrolu memur statüsü olarak kabul edilmesini talep ettiklerini vurgulayarak, “Bu talep ve kararımızdan vazgeçmeyeceğiz. Hukuk devleti, aynı işi yapanlara, aynı meslek adıyla, aynı unvanla kamu hizmeti sunanlara, farklı maaş ödemez, farklı haklar vermez, farklı sorumluluklar yüklemez. Aynı işi farklı sıfatlarla, farklı istihdam şekliyle, farklı maaş ve ücret ödeyerek yaptırmak aklen, hukuken, ahlaken anlatılabilir ve kabul edilebilir değildir. Sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilen arkadaşlarımızın göreve başlama noktasında imzaladıkları sözleşme aslında birçok görünmeyen hüküm içermektedir. O sözleşmeyi imzalayanlar, sadece kamu görevlisi sıfatı kazanmıyor, çocuklarını özlememe yeterliliği, hukuken evli olsa da fiilen bekâr ya da boşanmış gibi davranma yeteneği de kazanıyor. Ek gösterge gibi bir talebin sahibi, derece ve kademe yükselmesi gibi bir işlemin öznesi olamaz sözleşmeli personel kardeşlerimiz. Onlarca çocuğa ders veren öğretmen, kendi çocuğundan mahrum kalmaktadır. Öğretmen bir tarafa, çocuklar babasından ya da annesinden belki de her ikisinden mahrum. İşi ile eşi arasında tercih yapmaya, kadrolu arkadaşından daha yüksek vergi ödemeye, sosyal güvenlik hakları noktasında belirsizliğe mahkûm bir kamu görevlisi portresini makul, makbul ve adil göremeyiz, görmüyoruz, görmeyeceğiz. Temel insan haklarına aykırı sözleşmelilikte 4+2’ye de 3+1’e de karşıyız. Atamaların kadrolu yapılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.