Geçtiğimiz Cuma günü namaz öncesi kürsüye çıkarak vatandaşlara vaaz veren İshakpaşa Camii İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş, söyledikleri ile bir çok kesim tarafından takdirle karşılanırken, bazı kesimler tarafından ise hedef haline geldi. Özellikle düğünlerdeki duruma değinen Memiş, “Düğün dediğin zaman soyunmak mı gerekir? Düğün dediğin zaman, normalde sokakta giyemediğin kıyafetleri giyip, erkeklerin arasında olman mı gerekir? Nerede kaldı bizim Müslümanlığımız?
İshakpaşa İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş, geçtiğimiz Cuma günü namaz öncesinde verdiği vaazda, özellikle evlilik konusuna değindi. Evlilik süreci ile ilgili birçok konuda uygun durumların gözetilmesi gerektiğini belirten Memiş, özellikle düğünlerdeki kılık kıyafet konusunu da gündeme getirdi.
Birçok kesim tarafından Memiş’in sözleri takdirle karşılanırken, bazı kesimler ise bu söylemlerden rahatsız oldu. Rahatsız olan kesimler ise Memiş’i hedef haline getirdi.
Mehmet Nuri Memiş, evlilikle ilgili yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullandı:
“İslam’da evliliğin iki maksadı vardır. Bunlardan birincisi evlat sahibi olmak, ikincisi de mutlu ve huzurlu hayat yaşamak. Dolayısıyla böyle bir meşru birlikteliği tesis ederken, mutlaka helal dairesi içerisinde nikah dediğimiz resmi olan bir bağlantı ile nikahın olması gerekir. Helal olmayan, nikah ile bağlanmayan birlikteliklerden ortaya çıkacak olan, ismine ne derseniz deyin, o aile olmaz. Aile dediğimiz, nikah bağı ile birbirine bağlanan ve bu nikahtan dünyaya gelen evlatlarla oluşan toplumun en ufak çekirdeğidir.
Bir toplumu aile temsil eder. Ailelerimiz neyse, toplumumuzun geneli de odur. O yüzden bizler aile kurarken mutlaka meşru, yani nikah dairesi içerisinde ailelerimizi kurmamız gerekir. Aksi takdirde gayri meşru ilişkiler içerisinde kurulan yuva, Allah ve Resulünün bizden istemiş olduğu, içerisinde bereketin olacağı, feyzin olacağı bire yuva olmaktan çıkar.
İslam bizim hayatımızın her anında vardır. Sadece bizler camide mümin ve Müslüman değiliz, sadece Ramazan ayında mümin ve Müslüman değiliz, her anımızda her alanda İslam hassasiyeti içinde yaşamamız gerekir. Bunu niçin söylüyorum, çünkü düğünlerimiz, her hafta İnegöl’de çok sayıda düğün gerçekleşiyor. Bir düğün teşkil edileceği zaman, yani bir gelin ve damat düğün yapmaya karar verdiği zaman, her iki tarafın da bazı şartlara riayet etmesi gerekir. Bir tanecik kızım var, şu kadar altın, şu kadar ev, şöyle ev malzemeleri, bilmem neler, elbiseler, kıyafetler… Aşırı aşır zorlaştıran bir meziyet içerisinde. Bir talepte bulunmak o kurulacak olan yuvayı en başından sarsacak olan bir gelişmedir. Her birimizin evladı var. Vakti zamanı geldiğinde hayırlı insanlarla Rabbimiz karşılaştırsın.
Eğer kız tarafıysan, erkek tarafı olarak kendini düşün. Düğün yapacaksın. Zaten şu anda ortam belli. Altının fiyatı belli, evlerin kiraları belli, eşyaların fiyatları belli. Her şey uçmuş gitmiş. Böyle bir ortamda sen karşıdaki insanın durumunu değerlendirmeden, ‘illa şu kadar şey olacak’ diye dayattığın zaman, belki o düğün yapılır, belki o aile kurulur ama bir sene geçmeden o içerisine girmiş oldukları borç yükünün altında hem kızın hem damadın ezilir ve o yuva yıkılır gider. Yeni evlenenlerin yaklaşık %70’inin 1 sene geçmeden boşanıyor olması bizim için problemdir. Bu gençler niçin boşanıyor? Ve araştırmalar gösteriyor ki; bu ayrılıkların çoğu maddi sebepler. Düğün yaparken aşırı şekilde borcun içine girilmiş. Herkes gücünün yettiğinden sorumludur.
Düğünler elbette ki sevgi ve sürurun son derece arttığı zamanlar. İnsan böylesine mutlu günlerinde sevdiklerini de yanında görmek ister. Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından bahsederken Resulullah (S.A.V.); ‘Davet edildiği zaman o davete icabet edendir’ buyuruyor. Hangi sebeple olursa olsun, bir yere davet edilmişsek, o davete icabet etmemiz gerekir. Bu Müslüman’ın Müslüman üzerindeki haklarından bir tanesidir. İslam birlik ve beraberlik dinidir.
Düğünlerden bahsederken, Allah Resulünün bir ikazını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Buda son dönemlerde yaygın bir şekilde yapılmakta. Efendimiz ikaz ediyor; ‘Zenginlerin davet edilip, fakirlerin davet edilmediği düğün yemeği ne fena bir yemektir.’
Düğünlerimizde mutlaka Allah’ın kulu olduğumuzu unutmamamız gerekir. Düğündür, bir defa oluyor, oda özeniyor, böyle kılık kıyafeti açık saçık olsa ne olur… Bugün düğün salonlarına gittiğimiz zaman, en çok gördüğümüz şey bu. Sanki bir sahile gitmişsin gibi. Düğünlerin böyle bir şartı mı var? Düğün dediğin zaman soyunmak mı gerekir? Düğün dediğin zaman, normalde sokakta giyemediğin kıyafetleri giyip, erkeklerin arasında olman mı gerekir? Nerede kaldı bizim Müslümanlığımız? Müslüman, hayatının her anında, Müslüman hassasiyetine sahip olan kimsedir. Helal ve haram çizgisine sonuna kadar sahip çıkan kimsedir. Meleklerin girmediği bu ortamda, nasıl hayır ve feyz bekleriz? Buna mutlaka dikkat etmemiz gerekir”
HABER: SERHAT ÇİÇEK