Uludağ Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksek Okulu öğrencileri, 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü, Mehmet Akif Ersoy’u ve 18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günleri nedeni ile İnegöl Meslek Yüksek Okulu konferans salonunda bir program düzenledi. Düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan İlim Yayma Cemiyeti Yurt Müdürü Sakin Aytekin, “Türkiye’nin bulunduğu konum içerisinde çok daha fazla birlik ve beraberliğe, dayanışmaya ihtiyacı var” dedi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın arından başlayan programda günün anlam ve önemine ilişkin ilk konuşmayı gerçekleştiren İnegöl Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Tolga Şimşek, “18 Mart hafta sonuna denk geldiği için öğrenci arkadaşlarımızla bu çalışmayı hayata geçiriyoruz. Bu günlerin anlam ve önemli çok büyük. Çanakkale zaferi birçok yerde işleniyor. Bizim çok kısa olarak bu konuyla ilgili çıkartmamız gereken nokta; biz Türkiye üzerinde farklı ırklardan, düşüncelerden, dünya görüşlerinden olan insanlar olarak can kan olmuşuz. Bu ülke geleceği, bekası, milli beraberliği, milli iradesi için hep beraber yüreklerimizi ortaya koyacaklarımızdan eminim. Biz aynı gemi içerisindeyiz. Bu ülkenin daha ileri medeniyet ve uygarlık seviyesine ulaşabilmesi için farklı alanlarda tecrübelerimiz olacaktır. Türkiye’nin bulunduğu konum içerisinde çok daha fazla birlik ve beraberliğe, dayanışmaya ihtiyacı var. Bizim bu dayanışma içerisinde olmamız bütün dünyayı rahatsız ediyor. Dayanışma gösterilerimiz, samimi duygularımız, ortaya koyduğumuz emek Türkiye’yi çok daha ileri seviyelere ulaştıracaktır. Öğrenci arkadaşlarımdan da Türkiye’deki tüm gençlerden de eminim” cümlelerini kullandı.
TARİHİMİZDE DEVLETE BAŞKALDIRMA YOKTUR,
Daha sonra bir konuşma gerçekleştiren İlim Yayma Cemiyeti Yurt Müdürü Sakin Aytekin, “Ecdad yeni bir savaştan çıkmış, kan gövdeyi götürmüş. Vatan ve toprak son anda dış güçlerin ellerinden söke söke alınmış ve yeni bir devlet, yeni bir sistem, yeni bir güç doğmuş TBMM’de. Bu geçmişi yaşayan insanlar Akif’ler, Hasan Basri’ler, Mustafa Kemal’ler, İsmet İnönü’ler hepsi meclisteler. Beğeniriz ya da beğenmeyiz ama bizim örfümüzde, inancımızda, tarihimizde devlete başkaldırma yoktur, yaşanmamıştır. Yaşananlar da azınlık gruplardır. Millet olarak devlete başkaldırmamışızdır çünkü emre itaat, devlete itaat dinimizin emridir. Ödüllü bir yarışma başlatılmış, yüzlerce adet şiirler ve marşlar yazılmıştır. Hiçbiri beğenilmez. Mehmet Akif şiir yazmamıştır. ‘Karşılığı olamaz benim yazacağın şiirin, benim ecdadım bacak, kol, gövde bırakırken ben onun yaşadığı hayatı para karşılığında satırlara dökemem’ der ve yazmaz. O günkü meclis ilk meclis, bugünkü gibi çapulcularla dolu değil… O gün hakikaten kumandanlar, müfessirler, âlimler, büyük adamlar, cephenin ön saflarında bizzat savaşmış, şimşek gibi yağan mermilere kucak açmış adamlar vardı. Hasan Basri Çantay, Mehmet Akif’in çok samimi meclis sıra arkadaşıdır. Konuşmalar olurken Hasan Basri, Mehmet Akif’in ruhunu tanır. Eline bir beyaz kalem alır, şiir yazıyormuş gibi karalar. Mehmet Akif’in dikkatini çeker. Ne yaptığını sorunca; diğer şiirler beğenilmemiş, para ödülü de kalkmış, onun için şiir yazıyorum demiş. 48 saat sonra o 10 kıtalık 571 hece, 1453 harften oluşan İstiklal Marşı yazılır. Bunun karşılığında verilecek olan paradan haber yok. Sonra para teklif ettiklerinde onu almaz. Kolay yazılmadı” ifadelerini kullandı.
ÇANAKKALE 1 GÜNDE GEZİLECEK BİR YER DEĞİL
“İstiklal Marşı ilk bestelendiğinde 7 sene Türk Sanat Musikisi gibi okunurdu” diyerek sözlerine devam eden Aytekin, “Sonra bugünkü orijinalliğinde Zeki beyin bestelediği şekilde kabul edilir. 12 Mart 1921’de de İstiklal Marşı meclisten kabul edilerek geçmiş ve bugünlere kadar gelmiştir. Bu marşı ayakta okurken boşuna okumuyoruz. Küçük görülecek, hafife alınacak bir marş değil, bu marşın bedellerini siz, babanız değil ama dedeleriniz ödedi Çanakkale’de, Balkanlar’da, 1. Dünya Savaşı’nda. Bizim ecdadımız ödedi. Tarihinize bir bakın. Hepiniz Çanakkale’ye turlar düzenliyorsunuz, oluk oluk insanlar akıyor, çok güzel bir duygu ama çoğumuz denizi, orman havasını, 1-2 arkadaşla eğlenmeyi düşünerek Çanakkale gezisi yapıyoruz. Çanakkale 1 günde gezilecek, 1-2 saat yaşanacak bir yer değil. Koca Seyit’in yaşadığı an, sadece Eceabat köşesine gidip de topun önünde fotoğraf çektirip sanal ortamda paylaşmak değildir. Seyit Onbaşı’nı yaşamak lazım. Seyit Onbaşı o topu nasıl kaldırdı, nasıl o toprağın altından çıktı, bunu yaşamak lazım. Ruhumuzla, aklımızla, bedenimizle Çanakkale’yi yaşamazsak bu Çanakkale’yi torunlarımıza taşıyamayız. Evlatlarınıza anlatamazsınız… Bir film şeridi gibi sinema perdelerinde daha önceki insanların yaptıkları programları anlatırsınız, çocuklarınız da sizdeki manevi duyguyu alamadığı için Çanakkale’yi herhangi bir Amerikan filmi seyreder gibi seyreder geçer” dedi.
SEN SAHİP ÇIKMAZSAN ELİN GÂVURU YAPACAĞINDAN GERİ KALMAZ
Çanakkale savaşları Osmanlı’nın çökme dönemine denk geldiğini belirterek konuşmasını sürdüren Aytekin,”İngilizlerin, dünyanın stratejik ve doğa güzelliklerini taşıyan boğazları ele geçirmek için başlattığı ve Rusların sıcak denizlere inmeye çalıştığı, Balkan devletlerinin Osmanlı’nın güçsüz halinden istifade ederek İstanbul’a ulaşmak istemeleri, Yunanların da Fransız ve İngilizlerin siyasi desteklerini alarak İstanbul’daki o uçsuz bucaksız emellerine ulaşmak istemelerinden dolayı, Almanların da Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek için başlattıkları bir savaştır. Girişi bu kadar ama bütün Avrupa, Türkiye’nin üzerine çöreklenip rant elde etmek istemektedir. 1915’te öyleydi de 2017’de öyle değil mi? 15 Temmuz’da öyle değil mi? Daha önceki yıllarda öyle değil mi? Devletimizin, toprağımızın, vatanımızın, dinimizin, kitabımızın, Peygamberimizin bir tane milleti var o da Müslüman Türk milletidir. Biz sahip çıkacağız. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacak ama sen gevşek davranırsan, bastığın toprağı tanımazsan senin bastığın toprağı elin gâvuru, elin Yunanı, elin Almanı gelir, aynen Bursa’da ecdadın Osman Gazi’nin türbesine ayağı ile vuran Yunan gibi ‘Kalk ey Osman, kalk ey Orhan, neredesin, bak geldim, senin tepende tepiniyorum’ dedirtirsin. Ama başka toprak ve vatan bulamazsın. Suriyeli, Pakistanlı, Bangladeşli gibi gidip bir başka memlekette yaşayamayız. Bizim başka toprağımız yok, bu toprakta yaşayacağız. Yarım santim de olsa bu toprakta yaşayıp bu toprakta öleceğiz. Kürdü, Türkü, Gürcü’sü, Abaza’sı, Arnavut’u ile Türk bir millettir, Müslümanlık ayrı bir millettir, hepsini kapsar. Hepimiz aynı bayrağın altındayız. Bu bayrağı sadece Arnavut’lar, Laz’lar, Çerkezler can vermedi, Pakistanlı bile verdi” ifadelerini kullandı.
HABER: CİHAN EZLEN