Yıllardır Türkiye’de sürgünde yaşayan Özbek muhalif lider Muhammed Salih, “Türk dünyası da Avrupa Birliği gibi bir entegrasyona girebilir. Neden kültürleri, dilleri, etnik kökenleri birbirinden uzak olan yabancı ülkeler, yabancı halklar birleşiyor da biz birleşmeyeceğiz” dedi.
1991 yılında Özbekistan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İslam Kerimov’a karşı adaylığını koyan ancak sonraki süreçte ülkeden sürgün edilen Özbekistan’ın muhalif lideri Muhammed Salih, siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Kerimov’un ardından gelen yeni Cumhurbaşkanı’nın da Kerimov tarafından yetiştirildiğini belirten Salih, “Biliyorsunuz 27 yıl devamında bizim son bağımsızlık dönemimizde 27 yıl tek kişi yönetti Özbekistan’ı. Bu da İslam Kerimov. Biz o Özbeklerin ilk ve son diktatörü olsun diye dua ediyoruz. Ve 27 yıldan sonra o kendi yetiştirdiği siyasetçiyi ona miras bıraktı ve o da onun yerine oturdu. Geçen yıl Eylül ayında Kerimov vefat etti. Ve ondan sonra bugüne kadar olan süreç hala belirsiz bir durumda seyrediyor ve biz acaba yine 25 yıllık bir diktatörlük mü ya da ılımlı liberal bir yönetim olacak mı ya da başka türlü yeni bir yönetim şekli mi ortaya çıkacak, biz bunu hala bilmiyoruz. Çünkü Kerimov’un yerine gelen insan tabi o da eski komünist ama yaş olarak Kerimov’dan daha genç. Bir lider olarak bir siyasetin sahibi, bir zihniyetin sahibi olarak kendini ortaya koyamadı. Bazı dışarıdan liberal görülen böyle Kerimov’dan miras kalan o rejimi düzeltme çabası sanki var. Ama o da net değil. Böyle bulanık bir yönetim şuan iktidarda” şeklinde konuştu.
Yeni yönetimin ardından Özbekistan halkının hayatında bir değişiklik olmadığını belirten Salih, “Onun için Özbekistan hakkında kesin bir şey demek şahsen benim için imkansız. Yani hiçbir şey belli değil. Yarın ne olacak. Belki geçici bir siyasi figür olarak siyasi rol üstlendi mi, yani Rusya ya da başka büyük devletlerin anlaşması ile gelen geçici bir lider mi? Ya da başka bir oluşum yakında biz göreceğiz, bu da belli değil yani. Onun için bugün net bir şey söylemek mümkün değil. Özbeklerin hayatında maalesef hiçbir şey değişmedi. Çünkü Kerimov zamanındaki o yoksulluk, Kerimov zamanındaki o siyasi baskılar ve Kerimov zamanındaki o belirsizlik, geleceğe dönük umutsuzluk hala devam ediyor. Yani bir ışık hala görünmedi. Toplum tabi benim gibi umutla umutsuzluk arasında belirsiz bir durum” diye konuştu.
Ülkesine dönme konusunda ümitlerini koruduğunu ifade eden Salih, “Son 25 yıl içinde hep bu umutla yaşadık. Ve bugün de ben hala umutluyum. Bir gün ülkeme döneceğim ve yıllardır düşündüğüm projelerimizi inşallah gerçekleştireceğiz diye umut ediyorum” dedi.
Türklerin sorunlarının sona ermesi için birleşmesi gerektiğini vurgulayan Salih, bu yapının Avrupa Birliği şeklinde bir yapı olması gerektiğini kaydetti. Muhammed Salih, “Türkiye’den beklentimiz aslında Türk dünyasının entegrasyonunun esas teşebbüsçüsü Türkiye olması lazım. Ben Türk dünyasının birleşmesi demiyorum, Türk dünyasının entegrasyonu diyorum. Bu daha çağdaş deyim. Çünkü eğer Türk dünyası birleşmeli dediğimizde hemen Pantürkizm yapıyorlar diye yaklaşıyorlar. Ben diyorum ki Türk dünyası da Avrupa Birliği gibi bir entegrasyona girebilir. Neden kültürleri, dilleri, etnik kökenleri birbirinden uzak olan yabancı ülkeler, yabancı halklar birleşiyor da neden biz birleşmeyeceğiz. Neden biz kanımız bir, canımız bir, dinimiz bir, dilimiz bir, neden biz bu entegrasyona başlamayalım. Neden biz hala dikenli tellerle örüyoruz kendi sınırlarımızı. Kardeşlerimizi geçirmek için vize uyguluyoruz. Akrabalar birbirine vize uyguluyor bugün. Biz 25 yıldır konuşuyoruz. Sovyetler yıkıldıktan sonra tarihi bir şans doğdu. Tarihi bir imkan doğdu. Bu da Türk dünyasının birleşmesi imkanı. Ama biz bunu maalesef kaybettik. Bunu yeniden canlandırmak lazım. Ve 250 milyon nüfus Türk var dünyada. Bu demek biz Slavlardan daha büyük bir milletiz aslında. Yani eğer bunlar tesevvür edip, bu nüfus tek gaye etrafında birleşse, tamam Türk Cumhuriyetleri her biri bağımsız olarak kalsın, her birinin bayrağı olsun, her birinin anayasası olsun ama bunlar ekonomik alanda, stratejik noktalarda birleşmesi lazım. Yani bir konfederasyon neden olmasın. Neden Türk dünyası bir konfederasyon etrafında birleşmesin. Yani biz bu arzu ile yaşadık yıllarca ve hala bu arzu ile yaşıyoruz” diye konuştu.