İspanyol hükümeti, Müslümanlardan miras kalan İspanyol düğümünün “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ne alınması için UNESCO’ya başvurdu.
İberya Yarımadası’nda Endülüs İslam döneminde (711-1492) Müslümanlardan öğrendiği halı dokuma tekniğini “İspanyol düğümü” adıyla günümüze taşıyan İspanya, bu tekniğin “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ne alınması için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütüne (UNESCO) başvurdu.
İspanya’nın başkenti Madrid’de 1721’de dönemin Kralı 5. Felipe’nin talimatıyla kurulan Kraliyet Halı Dokuma Fabrikası, bir dönem bu topraklarda egemenlik kuran Müslümanlardan miras kalan İspanyol düğümü tekniğinin hayatta kalmasını sağlayan tek halı üretim merkezi olarak öne çıkıyor.
Halı dokumada en bilinen ve en çok uygulanan Türk düğümü tekniğinden, eğimli çizimlerde kullanılamaması ve her iki tarafının simetrik olmasıyla farklılaşan İspanyol düğümü, sadece keten, ipek ve ince yün iplikte kullanılıyor.
Zikzak desenli olan İspanyol düğümü tekniğinde her metrekareye 72 bin 500’den fazla iplik düğümü yapılırken, zaman ve maliyet açısından Türk düğümüne göre tamamlanması yaklaşık iki kat daha uzun ve masraflı oluyor.
Halı ve kilim dokumacılığında Türk düğümü ile İspanyol düğümü tekniklerini kullanan ender yerlerden biri olan Madrid’deki Kraliyet Halı Dokuma Fabrikası’nın Genel Direktörü Alejandro Klecker de Elizade, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İspanyol düğümünün 2 bin 300 yıldan fazla bir tarihi var. Ancak Endülüs İslam döneminde Mısır’dan İberya Yarımadası’na getiriliyor. O dönemde çok sayıda Müslüman aile bu geleneği devam ettirdiğinden bu bölgede kalıyor ve sonrasında İspanyol düğümü olarak adlandırılmaya başlıyor.” dedi.
İberya Yarımadası’nda 1492’de Müslümanların egemenliğinin son bulması ve Katolik kralların bölgede İslam ile ilgili kültürel geçmişi tamamen silmeye çalışmasından dolayı uzun bir süre yok denebilecek kadar az kullanılan İspanyol düğümünün 20. yüzyılda başlatılan bazı girişimlerle tekrardan ayakta tutulmaya çalışıldığını anlatan Klecker de Elizade, sözlerine şöyle devam etti:
“İspanya’da 15. ve 16. yüzyıllarda halı üretimi oldukça fazla olsa da bunlar hep Türk düğümüyle yapıldı. İspanyol düğümü çok karışık ve daha pahalı. 17. yüzyılda neredeyse ortadan kaybolma tehlikesi olan bir teknikti. 20. yüzyılda özellikle güneyde Cadiz gibi 2-3 İspanyol şehrinde bazı dokuma atölyeleri kuruldu ama çok fazla talep olmadığı için de halı üretiminde pek başarılı olunmadı.”
İspanyol düğümüyle yapılan halıların özel ve pahalı olmasından ticari satışının oldukça kısıtlı olduğunu belirten Klecker de Elizade, şu andaki en büyük avantajlarının Orta Doğu pazarı olduğunu vurguladı.
Aynı zamanda müze olarak da kullanılan Fabrika’nın Direktörü, “Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan öncelikli müşterilerimiz. Bu ülkeler, kendilerini aynı zamanda İspanyol-Müslüman olan bu mirasın bir parçası olarak görüyorlar. Aynı zamanda Kolombiya, Venezuela ve Meksikalı zengin aileler de bizden halı almaya başladı. Ancak fabrikamızda 12-14 dokumacı var. En üst randımanda çalışsak bile yılda en fazla 20 halı üretebiliriz.” şeklinde konuştu.
Türk düğümü ve Türk halılarının dünyaca tanındığını, kendilerinin de İspanyol ve Türk düğümleri tekniklerini birlikte kullandıklarını anlatan Klecker de Elizade, “Herkes Türk halılarını tanıyor çünkü İspanya’daki saraylar, Meclis, Senato, İspanya Merkez Bankası binaları ya da soylu İspanyol ailelerin evlerinin birçoğu Türk halılarıyla dekore edilmiş durumda. Bizim de yaptığımız her 30 halıdan sadece biri İspanyol düğümlü oluyor.” ifadelerini kullandı.
Klecker de Elizade, Kraliyet Halı Dokuma Fabrikası olarak birkaç yıl önce Türkiye’nin Madrid Büyükelçiliği aracılığıyla Türk ve İspanyol halı dokuma sanatçıları arasında restorasyon teknikleri, çizim gibi konularda iş birliğine yönelik bazı girişimlerin olduğunu ancak bunları henüz hayata geçiremediklerini kaydetti.
Türk ve İspanyol halı sanatındaki tarihi değişikliklerin araştırılmasının çok değerli olacağını dile getiren İspanyol Direktör, “Hem Türk hem de İspanyol olarak halı dokuma sanatı dönemlerini yeniden keşfetmek ve ortak noktaları bulmak önemli olacaktır.” dedi.
“Halı dokuma kültüründe İspanya, Türkiye’nin Osmanlı tarihindeki Orta Doğu dünyasının mirasçısıdır.” diyen Klecker de Elizade, İspanya’nın çok severek kullandığı turkuaz mavisi rengini Osmanlılardan aldığını, ipek ve yünün ise tamamen İspanyol-Müslüman köklerine dayandığını söyledi.
İspanya’da Bakanlar Kurulunun İspanyol düğümünün UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınması için başvuru yapılması kararı aldığını hatırlatan Klecker de Elizade, el işiyle ilgili dünyanın farklı yerlerinden UNESCO’ya çok fazla talep gittiğini ancak İspanyol düğümünün tarihi ve kültürel özelliğinin anlaşılarak bu listeye gireceğini umduğunu belirtti.
Çizim sevdasıyla bu fabrikaya giren ve 49 yıldır halı dokumacılığı yapan Jose İgnacio Garcia da “Dünyada bizim yaptığımız işi yapan çok az yer var. Avrupa’da bizim gibi bir fabrika yok. Birçok el sanatında olduğu gibi eğer bu teknik de korunmazsa gelecekte ortadan kaybolma riskiyle karşı karşıya kalır. Korunması için İspanyol düğümü olarak kültürel miras listesine girmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.