Geçtiğimiz gün toplanan Erbakan Vakfı İnegöl Şubesi yönetimi, 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak genel seçimlerde Saadet Partisi´ni destekleme kararı aldıklarını açıkladı.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı İnegöl İlçe Başkanı Celalettin Ergün, “Sağlığı döneminde her an bu vazifeyi layığı ile yerine getiren merhum liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın uyguladığı gibi, vatanını ve milletini seven insanların üzerinde bir vecibe vardır. O da şudur ki; bilhassa çok büyük önem taşıyan seçim dönemlerinde milletin evlatlarını görgü ve tecrübeleriyle aydınlatma ve onların isabetli tercih yapmalarına yardımcı olma vecibesidir. Millî Görüş, 1969 yılında başını Necmettin Erbakan Hocamızın çektiği Bağımsızlar Hareketi ile başlayan ve Millî Nizam Partisi ile partileşen bir siyasal akımdır. Millî Görüş, Türkiye’nin kendi insan ve ekonomik gücü ile kalkınabileceğini, öz değerlerini koruyarak, arkasına tarihinin verdiği kuvveti alarak daha hızlı adımlarla yürüyebileceğini savunur. Partilerimiz, 1974-1978 tarihleri arasında küçük ortak olarak 4 kere, 1996-1997 döneminde ise büyük ortak olarak beşinci kere hükûmette yer almıştır. İktidarlarımız döneminde, Ağır Sanayi Hamlesi ve D8 grubunun oluşturulması gibi projelere imza atılmıştır. Kapatılan Millî Nizam Partisi, Millî Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin ardından Saadet Partisi kurulmuştur” dedi.
“YANLIŞIN EN TEHLİKELİSİ, DOĞRUYA EN YAKIN OLAN YANLIŞTIR”
“Milli Görüş; iyinin, doğrunun, güzelin, adaletin ve faydalı olanın hâkim olmasının mücadelesidir” diyen Ergün, “Bir davadır, bir kavgadır, bir sevdadır. Kınayanların kınamasından korkmadan Hak namına yürüyenlerin yoludur. Milli Görüş dikenlerin arasında, hepsine inat açan güldür. Hakk’ın mı, yoksa batılın mı yanında olma safını belli etme mücadelesidir. Bu mücadelede bizi yanlışa götürecek olan doğru gibi gözüken, doğruya yakın olan yanlıştır. Merhum Erbakan hocamız, ‘Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır’ sözleriyle buna dikkat çekmişlerdir. Milli Görüş; kıyamete kadar sürecek savaşın adıdır. Milli Görüş; yılmadan, yorulmadan, engel tanımadan ufuktaki güneşi görüp ona el uzatmaktır. Bütün insanlığın saadeti için yeryüzünde hakkın ve adaletin hâkim olması gayesiyle, hep beraber disiplinli bir topluluk olarak çalışma görevini ifa etmek, Milli Görüş’ün şiarıdır. Milli Görüş’ün iktidar ortağı olduğu hükümetlerde ve sahip olduğu belediyelerdeki hizmetleri hep insan odaklı olmuştur. Çünkü Erbakan hocamız, ‘Devlet; milletine garson olmalı’ diyerek önemli bir düstur geliştirmiştir. Hocamız, çocukluk dönemimden itibaren insanlığın iki cihan saadetini sağlayacak adil bir dünyayı sürekli deklare ediyordu. Hep aksiyon ve eylem adamıydı, sonuç odaklı çalışmayı severdi. Çünkü çok iyi biliyordu ki, İslam savunma dini değil, taarruz dinidir. Bütün çabalar, şükreden bir kul olmanın cihad eden bir Müslüman olmaktan geçtiğinin idrakiyle ‘Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya’nın kurulması içindi. Erbakan hocamızla alakalı kitaplar dolusu açıklama yapsak yine de yetmez, yetersiz kalır” şeklinde konuştu.
BİZİM DAVAMIZDA KİMSE KENDİSİ İÇİN YAŞAMAZ
Ergün, “Böyle bir lidere sahip Milli Görüşçülerinde; Erbakan hocamızın gösterdiği istikamette teşkilat çalışmalarını yerine getirmeleri gerekmektedir. İslam dünyasında her akan kanın, her dökülen gözyaşının hesabını bizden soracaklardır. Bugün dünden iki misli daha fazla teşkilat çalışmalarını yapmak durumundayız. Herkesin en iyi yapmış olduğu çalışma ‘eleştiri’ çalışmasını bir kenara bırakarak, teşkilata ‘ben ne kadar zaman ayırabiliyorum?’ diye kendimizi sorguya çekmeliyiz. Çünkü hak-batıl mücadelesi, düne göre bugün daha güçlü bir çalışma gerektiriyor. Çünkü bugün yeryüzünde daha fazla fitne var. Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan Milli Görüşçüler, yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak durumundadırlar. Bu korkularını yenip yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış, yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. Zaten Milli Görüşçüler her zaman zora talip olmuşlardır. Bizler zor şartların insanlarıyız. Merhum Erbakan hocamızın işaret ettiği ‘İman varsa imkân da vardır’ sözünü asla unutmadan hedeflerimize ağır ama emin adımlarla ilerlemeliyiz. Bunu yaparken safları birleştirerek yapmalıyız ki, şeytan aramıza girmesin. Erbakan hocamız karşılaştığı zorlukları rahmet görürdü. Her zaman daha fazla çalışmanın nedeni olarak kabul ederdi. Asıl marifet, yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalabilmektir. Yoksa çay sohbetlerinde ve edebiyat kürsülerinde kahramanlık satmak kolaydır. Bu davaya hizmet eden, her mücahit bilir ki, bizim davamızda kimse kendisi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar, menfaati öldürmenin en kolay yolu budur. Bütün mazlum insanlar bizim ayağa kalkmamızı beklemektedirler. Sen varsan bu gözyaşı ve kan duracaktır. Sadece çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen batı medeniyeti, insanlığa saadet getirememiştir. Mazlumların ezilmediği, her türlü sömürünün son bulduğu, adil ve adaletli dünyayı Milli Görüşçüler kuracaktır. Yeni bir dünya kurulacaksa bunu D-8’leri kuran Milli Görüşçüler yapacaktır. Dolayısıyla bunun hayata geçirilmesi, teşkilat çalışmalarının düzenli ve sağlıklı olmasıyla gerçekleşecektir. Erbakan hocamız, ömrünü insanlara cihadı anlatarak tamamlamıştır” diye konuştu.
“ÜLKEYİ FECİ DURUMA GETİRDİLER”
“Her seçim mühimdir, ancak bu seçim çok daha mühimdir” diyerek sözlerine devam eden Ergün, “Bizim 54. hükümetimiz 27 Haziran 1996`dan 3 Temmuz 1997’ye kadar takriben 1 yıllık zaman zarfında milletimize büyük ve önemli hizmetler yapmıştır. Kısa zamanda ülkemizi ekonomik kriz ve buhranlardan kurtarmış, halkımızın refah seviyesini görülmemiş seviyede artırmış, Türkiye’mizi ‘Yeniden Büyük Türkiye’ yapacak projeleri hazırlamış ve bu hamleleri yapabilecek noktaya getirmiştir. Ne yazık ki arkamızdan gelen hükümetler ve 13 yıldır tek başına iktidar olan AKP hükümeti, milletimizi bunaltmış, maddi ve manevi tahribata sebep olmuş, insanımızı, ülkemizi ve yanlış dış politikayla çevremizdeki İslam ülkelerini bugünkü feci duruma getirmiştir. Bugün büyük acılar içerisinde kıvranıyoruz. Bu sebepten dolayıdır ki, çekmekte olduğumuz acılar ve önümüzde bizleri bekleyen, Allah muhafaza etsin, büyük tehditlerden dolayı bu seçim her zamanki seçimden daha büyük önem taşımaktadır. Bu seçimin büyük önemini açıkça ortaya koymak için önce halimizi birkaç kelimeyle özetlemekte zaruret görüyoruz. Esasen tüm ülke evladı bu acıları yaşıyoruz her gün televizyonlarda görüyoruz ve acı acı ülkemizin içine düşmüş olduğu duruma üzülüyoruz. Bizim arkamızdan gelen hükümetlerin yanlış zihniyeti, politikaları yüzünden bugün ülkemiz ve bölgemiz feryat içindedir” ifadelerini kullandı.
DURUM VAHİM
Durumun sadece bilgisizlik, tecrübesizlik ve yanılgıların neticesi olamayacak kadar büyük ve vahim olduğunu belirten Ergün, “Bu kadar kısa zamanda bu neticelerin alınması, ancak bazı dış mihrakların kendi maksatlarına uygun, Türkiye’yi güçsüzleştirmeye matuf, planlı hareketin bir sonucu olabilir. Türkiye’yi yönetme sorumluğunda olanlar bilmeden, farkında olmadan bu planlı gidişata birer vasıta olarak kullanılmışlardır. Ne yazık ki görünen gerçekler, bu tespiti doğrulamaktadır. Ve ne yazık ki bu gidişat bu noktada duracak gibi gözükmüyor. Allah korusun bu gidişat devam edecek olursa ülke bütünlüğü tehlikeye girecektir. Çünkü aynı dış mihraklar her vesile ile Kıbrıs’ı Yunanistan’a vermeye, Türkiye’yi parçalamaya, Güneydoğu Anadolu’muzu ayırmaya, Sivas’ın doğusunu Ermenilere vermeye, Pontus’u, Bizans’ı yeniden diriltmeye diğer bir ifade ile bu aziz vatanımızı ve milletimizi bölmeye, parçalamaya ve güçsüzleştirmeye çalışmakta ve böylece, kendi ana gayelerine ve menfaatlerine uygun görmedikleri için Türkiye’nin bağımsız, güçlü bir Türkiye olmasını engellemeye gayret etmektedirler. Partilerin isimleri ne olursa olsun önemli olan zihniyetleri ve politikalarıdır ve bu seçimde önümüzde iki tane alternatif var. Biri Saadet Partisi diğeri ise tüm siyasi partilerin birbirlerinin aynısı olması nedeni merhum hocamızın tabiri ile diğerleri” dedi.