AHİD Başkanı Naci Köseoğlu düzenlediği basın açıklamasında, batılı küresel güçlerin İslam coğrafyası üzerinde kötü amallerinin olduğunu ifade etti. Birilerinin ‘Kutlu Doğum ve Tasavvuf’ adı altında sapık fikirlerini, din adına insanımıza empoze etmeye çalıştığını belirten Köseoğlu, sahte mehdilerin piyasaya sürüldüğünü söyledi.
ZULÜM VE KATLİAMLAR HÂKİM OLMUŞTUR
Düzenlenen basın açıklamasında AHİD Başkanı Naci Köseoğlu şu ifadeleri kullandı: İslam Âlemi, S.S.C.B.’nin yıkılıp, soğuk savaş döneminin bitmesinden sonra, dördüncü büyük Dünya savaşıyla karşı karşıyadır. İslam ülkelerinin batı kafalı, kukla veya korkak idarecilerinin pasifliğini fırsat bilen batılı küresel güçler, İslam coğrafyasını köleleştirmek ve sömürmek için her yerde saldırıya geçmişlerdir. Hatta Suriye ve Mısır’da olduğu gibi kendi halkını katleden zalim ve tağut idarecilere el altından destek olmakta ve bu katliamlara bilerek sessiz kalmaktadırlar. İslam coğrafyasında bu saldırılar neticesinde kan, gözyaşı, zulüm ve katliamlar hâkim olmuştur.
HEDEF TÜRKİYE
Başta İsrail, ABD ve batılı güçlerin şu andaki hedef noktasında ülkemizin olduğunu ifade eden Köseoğlu, “Başta İsrail, ABD ve batılı güçlerin en mühim ve son hedefi Türkiye’dir. 1000 yıldan fazla Dünya’ya adalet dağıtmış, Osmanlı Devleti’nin merkezi olan bu Anadolu toprakları İslam Âleminin son kalesidir. Son derslerini Çanakkale ve Kurtuluş savaşında alan batılı güçler, Osmanlı Torunları olan Türk Milletinden korkmakta ve bizleri savaş meydanlarında yenemeyeceğini bildiklerinden Müslüman-Türk milletini itikaden, fikren ve ahlaken çökertmeyi hedeflemişlerdir. Mayası imanla yoğrulmuş bu necip milleti, Hıristiyan veya ateist yapmak mümkün değildir. Ancak dinimizin temel kaynakları olan, Kur’an, Sünnet, icma-i ümmet ve Kıyas-ı fukaha’dan yavaş yavaş uzaklaştırmak ve “Sahte din adamları” vasıtasıyla, bu ümmetin çoğunluğu ve islamın en sahih inanç anlayışı olan Ehl-i Sünnet vel Cemaat yolundan milletimizi uzaklaştırmak ve bid’at fikirlerle inancımızı bozmaya çalışmaktadırlar” dedi.
BİD’ATLER, BÜYÜK GÜNAHLARDAN DAHA TEHLİKELİDİR
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadis-i Şerif’iyle konuşmalarına devam eden Köseoğlu, “Hz. Peygamber (S.A.V): “Ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunların 72’si cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka, benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir. (Tirmizi, ibn-i Mace) buyurmuştur. İtikadi (inançla alakalı) bid’atler, büyük günahlardan daha tehlikelidir. Çünkü itikadi bid’atlerin bir adım ötesi küfürdür. Ahiretteki kurtuluş Ehl-i Sünnet inancı üzerine ölmeye bağlıdır. Mutezile, Şia, vb. bid’at ve sapık fırkaların hepsi delillerini Kur’an’dan aldıklarını söylemektedirler. Bununla beraber Hz. Peygamber’in (S.A.V) ve sahabenin yolundan ayrılıp, dalalete düşmüşlerdir. Dolayısıyla müçtehid olmayan bir Müslümanın kendi kafasına göre Kur’an’dan ve Sünnetten hüküm çıkarması büyük bir cehalet ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Bizlere düşen Selef-i Salihin (Sahabe, Tabiin, Tebe-i Tabiin)’in yolundan gitmek ve inancımızı Ehl-i Sünnet Âlimlerinin (Eş’ari-Maturidi) görüşleri doğrultusunda düzeltmektir. Sonra içtihad ve fetvaları bizlere ulaşan Ehl-i Sünnet âlimlerimizin ameli mezhebleri (Hanefi-Şafii-Maliki-Hanbeli) ‘ne göre helali, haramı, farzı, vacibi, sünneti, mekruhu, müfsidi öğrenmek ve bunlara göre ihlasla amel etmektir. İşte İSTİKAMET Budur. Bunun dışındaki yollar adı İslam, cemaat, tarikat, hizmet vb. ne olursa olsun dalalettir, sapıklıktır” ifadelerini kullandı.
SAHTE MEHDİ’LER PİYASAYA SÜRMÜŞ
Son günlerde asrın imamı ve mehdisi olarak kendilerini ifade eden insanların sapıklık içinde olduklarını ifade eden Köseoğlu, “Birileri “Kutlu Doğum ve Tasavvuf” adı altında sapık fikirlerini, din adına insanımıza empoze etmeye çalışmakta, hem inancımızla oynamakta, hem de kendilerini “Asrın İmamı”, “Mehdi’si” göstererek kendi menfaatlerine uygun, kötü amellerine alet etmektedirler. Şüphesiz Hz.Mehdi ile alakalı Hadis-i Şerifler sahihtir, tevatüre yakındır. Kıyametten önce zuhur edip, Müslümanların ittihadını (birliğini) sağlayacak, Deccal ve ordusuyla savaşacaktır. Ve ona yardım etmek üzere Allah (C.C.) göğe, katına çıkarmış olduğu Hz. İsa (A.S)’mı yeryüzüne indirecek ve Hz. İsa (A.S) Deccal’i öldürüp İslam bütün dünyaya hakim olacaktır. Yeryüzünde zulüm bitecek, bütün dünyaya adalet hâkim olacak, yerin üstünden ve altından rahmet ve bereket fışkıracaktır. Hz. İsa (A.S)’ın nüzülü ile ilgili hadisler manevi mütevatir hadislerdir. Bu hususta ümmetin icma’ı vardır. İnkârı küfürdür. Bu husustaki Ayet ve Hadis-i Şerifleri ABD, İsrail ve batılı güçlerde bildikleri için, Ümmetin birliğini, dirilişini sağlayacak bu muhteşem büyük zatın ortaya çıkması halinde Ümmetin tek vücut olmaması ve tefrika (bölünme) içerisine düşmesi için ve mevcut başsız, zayıf ve zillet durumunun devam etmesi için son yıllarda bazı sahte Mehdileri piyasaya sürmüş ve bunları perde arkasından büyük paralarla ve basın-yayın organları ile desteklemektedir. Kısacası savaş meydanlarında mağlup edemedikleri bu milleti, itikadımızı bozarak ve bizleri tefrikaya düşürerek mağlup etmek ve ümmetin son kalesi olan Anadolu topraklarını da işgal etmeyi planlamaktadırlar. Unutmayalım ki, Ehl-i Sünnet inancından uzaklaşır ve itikadımıza bidatleri bulaştırırsak, Allah (C.C)’ın manevi yardımı kesilir ve O’nun yardımı olmadan da elbette zafere kavuşamayız. Ümmet olarakta bu zilletten kurtulamayız. Halkımız bu gerçekleri iyi görmeli, bilinçli, şuurlu bir Müslüman olmalı, dinimizi, kitabımızı ve Allah Resulü (S.A.V) ‘nü ve Fıkhi ölçüleri iyi öğrenmeli, her Allah, Peygamber diyenin peşinden gitmemeliyiz. Unutmayalım ki; Hz. Peygamber (S.A.V)’in adap cinsinden en kolay bir sünneti ile amel etmek, bin kerametten efdaldir. Şeriatsız tarikat zındıklıktır. Tasavvufta hedef Sünnet-i Seniyye’ye uymaktır. Sonrası Şeriatın beyan ettiği iman hususlarında Yakine (kesin inanç) ulaşmak ve Şer’i hükümleri kolaylıkla yerine getirmektir. Yine İmam-ı Rabbani Hazretleri Mektubatında buyuruyor ki; Rasullullah (S.A.V)’ın sünnetidir diye öğlen vakti, biraz kaylüle uykusuna yatmak, Sünnet niyeti olmadan binlerce geceyi ihya etmekten faziletlidir. (Mektubat-ı Rabbani). Rabbim, bizleri istikametten ayırmasın” ifadelerini kullanarak sözlerini tamamladı.